Ankara'yla Tel Aviv arasındaki çok az 'açık yol' kaldı. Zira bu iki 'stratejik müttefik' arasındaki ilişkiler geriliyor. Aralarındaki uçurum tehlikeli biçimde genişliyor. İsrail kendini kaybetmiş durumda; İsrailli siyasetçiler ve yorumcular Türkiye'yi aşamalı bir biçimde 'şer eksenine' katılmakla suçlamaya başladı.

Küstahlık öyle bir noktaya vardı ki, bazı İsrailli yazarlar Türkiye'nin 'hasta adam' çağına döndüğünü iddia ediyor. Gösterdikleri tek gerekçe de, Türkiye'nin İsrail'le stratejik koalisyon karesini terk etmeye başlaması, Sanki İbrani devletiyle ilişkisi Türkiye'nin özellikle de son 10 yılda beslendiği tek kaynakmış gibi.

İşin aslı ortada: Türk-İsrail denklemindeki değişimi haklı kılan derin sebepler var. Zira Türkiye Ahmet Davutoğlu'nun dışişleri bakanlığında komşu ülkelerle anlaşmazlıklarını sıfırlama, ekonomik ve ticari ilişkilerini büyütme ve bütün engelleri kaldırma kararı aldı. Türkiye Hazar, Karadeniz, İran, Körfez ve Irak'tan Avrupa'ya akan doğalgazın ve petrolün geçiş ve dağıtım durağı haline gelmek istiyor.

Ankara siyasi düzlemdeyse, Filistin ve Irak'ta barış görüşmelerinden, Gazze ablukası, Suriye ve İsrail barışı, Şam-Bağdat ilişkileri, Afrika, Somali, Yemen, Kafkaslar, Orta Asya ve Balkanlar'a kadar her krizde rol oynamaya çalışıyor. Bütün bunlar Ankara'nın AB üyeliği eğilimini ve Kopenhag kriterlerine yerine getirmek yönündeki ciddi çabalarını da ortadan kaldırmadı.

Dünün düşmanlarına ve müttefiklerine açılan Türkiye, rolünü güçlendirme ve çıkarlarını artırma fırsatından ödün vermez. Bu öncelikler ve karşısında İsrail Türkiye'nin öncelikleri arasında zayıf bir yer işgal ediyor. Tel Aviv'i hoşnut etmek, Türk dış politikası açısından artık en önemli kriter değil, birçok kriterden biri.

Kamuoyunun Türkiye'nin kararlarında önemli bir aktör haline gelmesiyle ve İsrail'e karşı çıkan, Filistin ve Araplarla dayanışma duygularının artmasıyla birlikte,  hükümet kendisini başbakanın da dediği gibi 'halkının nabzını' ve taleplerini ifade etme eğilimi içinde buluyor.

Tam kopukluk meydana gelmez
Bugün Türkiye gerçek bir demokratik deneyim yaşıyor. Türkiye artık hükümetin kurulurken veya liderler seçilirken ordunun güç gösterisi yaptığı veya rolünü test ettiği bir ülke değil. Türkiye bugün ülkelerimizdeki İslamcı hareketler için iyi bir örnek olabilecek özel bir model. Buna karşın İsrail son yıllardaki en çirkin görüntüyü sunuyor. Dünya kamuoyu ve hukuk örgütleri İsrail'e öfkeli. Lübnan ve Gazze'deki iğrenç savaşlarının yanı sıra insanlığa karşı işlediği savaş suçları Türk kamuoyunu ve yönetimini öfkelendirdi. İkili ilişkilerdeki kötüleşmenin nedeni bu.

Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin tam kopukluk veya gerçek bir kriz düzeyine kayması beklenmiyor. Zira Türkiye ve İsrail'in bunda çıkarı yok. Fakat aralarındaki özel ve seçkin ilişki dönüşü olmayan bir noktada. Türki-ye'nin Arap dünyasındaki birçok düzlemde ilham kaynağı olması bekleniyor. Hatta büyük Arap devletlerinin başkentlerinin veya en azından bir kısmının rollerinin gerilemesi sonrası Türkiye liderlik rolüne soyunabilir. (Ürdün gazetesi Düstur, 17 Ekim 2009)

Kaynak: Radikal