Şayet Libya'da parlamento seçimlerinin, önceki Libya rejiminin halkın bilincinin hor görülmesi ve 'yeşil kitap' diktatörlüğünün dayatılması noktasında bıraktığı tabloyu ortadan kaldırmak dışında bir hedefi yoksa, güvenlik ve gelecek perspektifinde bu seçimler doğru yönde yürümenin başlangıcını oluşturacak, yeni kuralların temelini atacak, demokrasi, partilerin rolü ve milis mantığıyla çalışmış halk komitelerinin yetkileri etrafında kırk yıl boyunca hakim olan kavramlara direnecektir.
Albay Kaddafi'yi deviren değişim, uluslararası ilişkilerin ritmini disipline eden uzlaşı ve yasaların dışına çıkmaksızın Libya'nın uluslararası sisteme entegrasyonunun yolunu açsa da demokrasinin getirilmesi işlemi kolay olmayacaktır. Bu işlemin zorlukları sıfırdan başlamasında saklı. Yani yeni devletin güce ve silaha başvurmadan açılım, çoğulculuk ve farklılığın kabulü gibi değerlerle olumlu normalleşmeye gitmesi için demokratik olan her şeye düşmanlığa son verilmelidir.
Bu durum herhangi bir sınıflamaya ve açıklamaya tabi olmayan bir dönemin olumsuz etkileri için geçerlidir. O dönemde kurumlar ve araçlar yoktu ve devlet, ülkeyi hücreler cehennemine, darağaçlarına ve geri kalmışlığın saflarına götürmekte başarılı olan 'liderin' şahsına indirgenmişti. Bu tünelden çıkış zor olacak ancak krizin ve istikrarsızlığın belirtilerini ortadan kaldıracak ve radikal eğilimleri def edecek yumuşak bir geçişin gerçekleşmesi imkansız değil.
Libya deneyimi diğerlerinden farklı. Bu deneyim bölgede farklı şartlarda neşet etti. Kurtuluş ve değişim iradesiyle gelmesiyle birlikte demokratik araçlar -partiler ve yasalar- daha fazla sabır, akılcılık ve deneyim istemektedir. Arkasında partili birikim ve siyasi gelenekler bulunan, seçim dünyasına ve oy sandıklarının iradesine nüfuz eden doğu komşusu Mısır, yeni bir rota çizmekte başarılı olamadı. Batı komşusu Tunus'ta Kartaca Sarayı'nın devrik yöneticisinin, elindeki bütün kök sökme araçlarını kullanmasına rağmen muhalif siyasi güçleri yok edemedi. Bu yüzden rejiminin çöküşü Tunus'un demokratik yöntemlere yeniden yükselmesi için can alıcı bir fırsat oluşturdu.
Şartlar Cezayir deneyimi için farklılık arz ediyor. Dr. Talib El İbrahimi, Cezayir deneyimini ortaya çıkmayan 'Cezayir Baharı' olarak niteledi. 1990'ların başındaki olayların önünün alınması için çoğulculuk karşıtlarının çabaları birleşti. Bu etkileşimin coğrafik bölgesi içinde yeni siyasi kültürün berraklaşma yolunda olduğu ifade edilebilir. Demokrasinin en iyi örneği, sadece bir partinin veya blokun aldığı oyların hesaplanması üzerinde durulmaması, sokağın eğiliminin ölçülmesine ve siyasi aktörlerin terazisinin baskın gelmesine yönelmesidir. Zira siyasi aktörler ittifaklar yapmaktalar veya birbirleriyle mücadele etmekteler. Devrimden kaynaklanan etkileşimin yoğunluğuna yer vermeden Libya seçimlerinin ele alınması veya boyutunun tahmin edilmesi mümkün değildir.
Libya şartlarında iki hedef söz konusudur. Bir yandan tartışmasız bir meşruiyete dayanan yeni siyasi sistemin kurulması istenmekte, diğer yandan iktidardaki siyasilerin seçiminde düşüncelerin ve seçeneklerin yarışması hedeflenmektedir. Bu, haddizatında Libya'nın kendi vatandaşlarına açılan, ilişkilerini çok daha dengeli ve birlikte yaşam içinde çizen normal bir devlet olması eğiliminden başka bir şey değildir.
Bu sorunlarla birlikte misyon, sandalyeleri kimlerin kazanacağı veya kaybedeceği üzerinde durmamakta, parlamento seçimlerinin stratejik bir ipoteğe dönüştürülmesini istemektedir. Libya'da şu ana kadar yapılan ve şu an yapılması gereken, Libyalıların kendi aralarında halledecekleri konulardır.
El Hayat gazetesi 2 Temmuz 2012
Kaynak: Zaman