Ergenekon Operasyonu'nda ipin ucunu çekin!

Ergenekon Operasyonu, dünkü yazımda da belirttiğim gibi, bu ülkede demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve insan hakları düzenini çok yakından ilgilendiriyor.
Hatta yaşamsal denebilir.
Bir başka deyişle:
Eğer Susurluk'ta olduğu gibi, Ergenekon Operasyonu da yarım kalmaz ve sonuna kadar gidilirse, Türkiye'de rejim barsaklarını ciddi şekilde temizlemiş olur.
Bu temizlik Soğuk Savaş sonrası özellikle NATO üyesi Batı ülkelerinde, demokrasilerin neredeyse tümünde yapıldı.
Bizde ise hâlâ bekliyor.
O yüzden daha hâlâ tam demokrasi olamadık. O yüzden devleti daha hâlâ hukuk ve demokrasiyle doğru dürüst tanıştıramadık.
1990'larda Susurluk'la bir ara umutlanmıştık sonunda bir şeyler oluyor diye. Ama sonra düş kırıklığına uğradık. Çünkü birden buharlaşıverdi Susurluk...
Bu kez de öyle mi olacak?
Bilemiyorum.
Ama şunları kaydetmekte yarar var:
Emniyet ile Savcılık açısından iyi bir başlangıç söz konusu. Titiz ve yürekli bir çalışmanın sinyalleri geliyor.
Ayrıca, siyasal iktidarın Ergenekon Operasyonu'nun önünü tıkamadığı anlaşılıyor. Hatta arkasına siyasal irade koyduğu bir gerçek.
Fakat burada durmamak lazım.
Hükümet daha fazlasını yapmalı.
Yetki vermek, cesaretlendirmek hiç kuşkusuz çok iyi.
Ama burası Türkiye!
Sonuna kadar gitmek için bu kadarı yetmeyebilir. Çünkü bir nokta gelir, idarede soruşturmaların önü mevzuat efendiye uygun olarak tıkanabilir.
Daha ileriye gidemezsin.
O yüzden, idari soruşturmaların tıkanmasını önlemek için bazı yasal değişiklikler gerekiyor.
Kısacası:
Sonuna kadar gitmek için yasal tahkimat da yapılabilir TBMM'de. Örneğin neden bir "Temiz eller yasası" çıkarılmasın, bir paket halinde...
İpin ucunu çekmek lazım!
Cinayetler işleyerek, suikast planları yaparak, sağda solda bomba patlatarak, Türkiye'de hukuk devleti ve insan haklarının bir kez daha canına okuyacak darbeler için ortam yaratmak isteyenleri etkisiz kılmak bir demokrasi görevidir.
Bu açıdan yalnız iktidara değil, muhalefet partilerine de, herkese de sorumluluk düşüyor.
Ergenekon Operasyonu'nu, siyasal iktidarın bir gündem saptırması olarak görmenin isabetli bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum.
Türbanı da, laikliği de tartışırız; geliyorum diyen büyük ekonomik sarsıntıyı da ele alırız; 301'i ve iyi gitmeyen AB sürecini de ele alıp, bu çerçevede Başmüzakereci Ali Babacan'ı da eleştiririz; Sudan Devlet Başkanı'nın hiç de gerekmeyen Ankara ziyaretini de topa tutabiliriz; Başbakan Erdoğan'ın değerlerle ilgili açıklamasını da, Maliye Bakanı Unakıtan'ın YÖK Başkanı'yla ilgili gafını da eleştiririz.
Bunların hepsi olur, oluyor da.
Hiçbirine mani yok, olamaz da.
Ama eğer gerçekten demokrasi diyorsak, hukukun üstünlüğü diyorsak, insan hakları diyorsak ve eğer bütün bu konulardaki hassasiyetimizin hakiki olduğunu söylüyorsak, o zaman şu Ergenekon Operasyonu'nda ipin ucunun çekilmesine el vermekten başka çaremiz yoktur.
Yoksa inandırıcı olamayız.
Eğer işin peşi bırakılmayacaksa, eğer sonuna kadar gidilecekse, bu konuda medyanın oynayacağı rol de yaşamsaldır.
İyi başlangıç yapıldı.
İnşallah sonu gelir!

Kaynak: Milliyet