Kendimizi çok çabuk kandırıyoruz. Ya da gaza gelmekte üstümüze yok. Her şey bir anda olup bitsin istiyoruz.
Onun için de:
Kökleri derinlere giden PKK ve şiddet gibi sorunların sanki mucize reçeteler varmış gibi şıpın işi çözüleceğini sanıyoruz.
Hayali beklentiler yaratılıyor.
Bir gün yedi düvele meydan okuyarak Kuzey Irak'ı istila ediyoruz. Ertesi gün bir af yasası ile, bir eve dönüş düzenlemesi ile PKK'yı dağdan ovaya bir anda indiriveriyoruz.
Keşke her şey bu kadar kolay olsa.
Ama değil.
Bugünden yarına halledilemiyor bazı meseleler. Kararlılıkla birlikte sabır da gerekiyor çözüm için...
AKP'nin içinde, Kürt sorunu ile PKK'yı yakın takipte tutan bir milletvekiliyle dün sohbet ederken şöyle dedi:
"Daha alfabenin başındayız. Kimileri z harfine gelmiş bile... Olacak iş mi? Böylelerinin iyi niyetine de inanmak zor."
Şunu söyleyebilirim:
Ankara bir süredir konuyu kontrollü götürmeye, iyi yönetmeye başladı. İpler, Erdoğan hükümetinin elinde. Çankaya-Hükümet-Genelkurmay üçgeninde uyum ve işbirliği dikkati çekiyor.
Bütün bunlar iyiye işaret.
PKK sıkışmaya başladı.
PKK izole ediliyor!
Yeni bir süreç söz konusu.
Hükümete yakın güvenilir bir kaynakla dün sabah sohbet ederken, kısa süreli olmayan bu süreci şöyle özetledi:
"Hedefimiz nedir? Terörü bitirmek! PKK'yı etkisiz kılmak için gerektiğinde Kuzey Irak'a da operasyon yapmak... Bunun için önce PKK'nın izole edilmesi gerekiyordu. Bunun değişik aşamaları vardı.
Birinci aşama:
Başta İran ve Suriye olmak üzere bütün bölge ülkeleriyle diplomatik zemini hazırladık. Tahran ve Şam'la PKK'ya karşı bugün için çok iyi bir işbirliği içindeyiz.
İkinci aşama:
5 Kasım'daki Başkan Bush-Başbakan Erdoğan buluşması, ABD'nin kesin işbirliğini sağlamaya dönüktü. Bu da sağlandı. Başkan Bush, PKK'yı ortak düşman ilan ederek düğmeye bastı. Böylece PKK artık Kandil Dağı'nda eskisi gibi rahat değil.
Üçüncü aşama:
Avrupa Birliği yalnız PKK'yı değil, DTP'yi de sert biçimde eleştirmeye yöneldi. Türkiye'nin teröre karşı mücadele açısından Kuzey Irak'a da müdahale hakkı kabul görmeye başladı.
Dördüncü aşama:
PKK'ya karşı Irak hükümeti de kesin tavır aldı.
Beşinci aşama:
Bütün bu gelişmeler olurken, Türkiye'nin askeri kararlılığı -ya da elde sopa kararlı duruşu- Kuzey Irak Kürt yönetimini de etkiledi. Mesut Barzani, Türkiye'yle başını daha fazla belaya sokmaması için PKK'ya karşı hareketlendi."
Aynı kaynak şöyle devam etti:
"Bütün bu aşamalar diplomatik ve askeri girişimlerle aşıldı. PKK izole edildi. Böyle bir zeminde, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK'yı hedef alan operasyonlarına bütün bu saydığım aktörlerden ses çıkamaz."
Soruyorum:
"Yani operasyon kapıda mı?"
Şöyle yanıtlıyor:
"Her an operasyon yapabilir bir noktada Türkiye. Silahlı Kuvvetleri buna hazır. Ama bugünden yarına ille de operasyon olacak diye bir şey yok. Cezalandırmak değil öncelikli amacımız, sorunu çözmek..."
Soruyorum:
"Sorunu çözmek ne demek?"
Yanıtın özeti:
"Önce PKK'ya silah bıraktırmaktır. Ateşkes değil, şiddetten tümüyle vazgeçmesini sağlamaktır. Ama bu öyle kolay değil, bu bir süreçtir. Bu süreçte sıralama ve zamanlama çok önemli. Neyi, ne zaman, hangi sıraya göre yapacaksın? Bu açıdan 2002 sonuyla 2003 başında iyi sonuç alamamıştık. Kapsam iyi ayarlanamamıştı, iyi anlaşılamamıştı."
Şöyle devam etti:
"Ayrıca Amerika o zaman PKK üzerinde herhangi bir baskı uygulamadı. Çok rahattı PKK Kandil'de. Şimdi öyle değil. Amerika vidayı gitgide sıkıştırıyor. PKK, dağdan ümidini kesmeli! Dağda bize artık ekmek yok demeli. Amerika bunun için bastırıyor. Kuzey Irak yönetimi de öyle. PKK'ya rahat yok artık. Kandil'den kaçıp İran'a, Suriye'ye gidebilirim diye düşünemez. Bu işbirliğini de sağladık. Burada bir diplomatik cambazlık söz konusu. Yani örneğin Amerika'yla İran'ı PKK'ya karşı Türkiye'nin yanında tutmak tabii kolay değil. Ama başarısız değiliz bu bakımdan da..."
İşte böyle.
Tekrarlamakta yarar var:
PKK'yı izolasyon süreci iyi işliyor.Kararlılık ve sabır inşallah elden bırakılmaz.

Kaynak: Milliyet