Abdullah Gül kimin cumhurbaşkanı olacak sorusu sormuş ve şu yanıtı vermiştik, dün:
Gül toplumun cumhurbaşkanı olacak…
Bu ülkede ilk kez seçmen tüm ağırlığını koyarak, yüzde 47'lik bir oy oranıyla cumhurbaşkanının kim olacağına karar vermiştir.
Gül'ün eşinin tesettürünü cumhurbaşkanı olmasına engel görmemiştir.
Tesettürlü eşin laiklikte bir gedik açmayacağını fark etmiş ve bunu beyan etmiştir.
Bugün, TBMM'de üç farklı partinin çıkardığı üç aday yarışmakta ve AK Parti'nin adayı olan Gül'ün Anayasa kurallarına göre üçüncü turda cumhurbaşkanı seçilmesi kesin görülmektedir.
Açık:
Abdullah Gül gerek yasal açıdan gerek meşruiyet açısından gerekli tüm koşulları haizdir.
Peki bu feryat niye?
Nedir bu hazımsızlık?
Demokrasi kaybeden ile kazananın birbirilerinin hukukuna ve hakkına saygı gösterdikleri, varlıklarını hazmettikleri bir rejim değil midir?
Demokrasilerde seçimle gelenin seçimle gitmesi, seçimle gelenin, daha önemlisi seçimin meşruiyeti ve yasallığı esas değil midir?
Sizin istemediğiniz biri sandıktan çıkıp başbakan, cumhurbaşkanı olunca, yetkili ve sorumlu makam tarafından atanıp, vali, büyükelçi kılınınca, bunu kabul etmemek, onu görmezden gelmek demokrasilerde mümkün olabilir mi?
Hal böyleyken topluma, yasallığa, meşruiyete meydan okuyanlar nasıl olur da demokratlıktan, demokrasiden dem vururlar?
Demokrasi bir çocuk oyunu değil…
Kimse Başbakan'ın ters bir açıklamayla kendisini ve benzerlerini, demokrasi kahramanı görüntüsü vermesine bakmasın…
Kimse başka ve yeni bahane de aramasın…
Diyorlar ki, itirazlarımız laik düzenle ilişkiliymiş, Gül'ün adaylılığı laikliğin, ardından demokrasinin çöküşü anlamına gelecekmiş…
Hadi canım sizde…
Gül bu ülkede yıllarca Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmadı mı?
Ne oldu laik düzene ya da demokrasiye?
Şu oldu:
Laiklik bu ülkenin tarihinde hiç olmadığı kadar pekişti. Sadece bir grubun değil, farklı toplumsal eğilimlerin ortak değeri haline geldi…
Ülke demokrasi konusunda, 12 Eylül rejiminin delinmesi konusunda çok ciddi yol aldı…
Ama bunu da anlamayacaklardır kimileri…
Hatta bu konuda alınan yolu, demokratikleşmeyi bölünme tehlikesi, sivilleşmeyi irtica tehlikesi olarak algılayacaklardır…
Ama zihniyet otoriter olunca yapacak bir şey kalmıyor.
Yıllardır boşuna mı söyleniyor, bu ülkede sorun siyasi akımlarda, solculukta. İslamcılıkta, sağcılıkta değil, onları kuşatan otoriter zihniyettir diye…
Kenan Evren'i kalbine basanların Gül'e itirazları ironik değil midir?
12 Eylül'ü savunan ve bunu hiç utanmadan yazan yayın yönetmenlerinin ülkesinde yaşıyoruz…
O yayın yönetmeni değil midir, günlerdir köşesinde yazarı Bekir Çoşkun'u kahraman, demokrat ilan eden…
Peki, aynı Bekir Çoşkun değil midir, günlerce darbeleri öven, askeri müdahaleyi çağıran…
Başbakan'ı eleştirin, bu doğaldır…
Yanlış ve kabul edilemez bir cümle sarf etmiştir, bir Başbakan olarak…
Ama haddinizi de bilin, Bekir Çoşkun'u ve benzerlerini, büyük yazar adı altında lanse ettiğiniz fikir ve dil fakirlerini demokrat kılmanıza, muhalifliği askercilik olarak lanse etmenize kuşlar bile güler…
Kısa kurnazlık uzun yol almaz…
Ayrıca bilin ki Gül, beğenseniz de beğenmeseniz de, isteseniz de istemeseniz de cumhurbaşkanınız olacaktır.
Peki bu feryat niye? Nedir bu hazımsızlık?
Abdullah Gül kimin cumhurbaşkanı olacak sorusu sormuş ve şu yanıtı vermiştik, dün:
Gül toplumun cumhurbaşkanı olacak…
Bu ülkede ilk kez seçmen tüm ağırlığını koyarak, yüzde 47'lik bir oy oranıyla cumhurbaşkanının kim olacağına karar vermiştir.
Gül'ün eşinin tesettürünü cumhurbaşkanı olmasına engel görmemiştir.
Tesettürlü eşin laiklikte bir gedik açmayacağını fark etmiş ve bunu beyan etmiştir.
Bugün, TBMM'de üç farklı partinin çıkardığı üç aday yarışmakta ve AK Parti'nin adayı olan Gül'ün Anayasa kurallarına göre üçüncü turda cumhurbaşkanı seçilmesi kesin görülmektedir.
Açık:
Abdullah Gül gerek yasal açıdan gerek meşruiyet açısından gerekli tüm koşulları haizdir.
Peki bu feryat niye?
Nedir bu hazımsızlık?
Demokrasi kaybeden ile kazananın birbirilerinin hukukuna ve hakkına saygı gösterdikleri, varlıklarını hazmettikleri bir rejim değil midir?
Demokrasilerde seçimle gelenin seçimle gitmesi, seçimle gelenin, daha önemlisi seçimin meşruiyeti ve yasallığı esas değil midir?
Sizin istemediğiniz biri sandıktan çıkıp başbakan, cumhurbaşkanı olunca, yetkili ve sorumlu makam tarafından atanıp, vali, büyükelçi kılınınca, bunu kabul etmemek, onu görmezden gelmek demokrasilerde mümkün olabilir mi?
Hal böyleyken topluma, yasallığa, meşruiyete meydan okuyanlar nasıl olur da demokratlıktan, demokrasiden dem vururlar?
Demokrasi bir çocuk oyunu değil…
Kimse Başbakan'ın ters bir açıklamayla kendisini ve benzerlerini, demokrasi kahramanı görüntüsü vermesine bakmasın…
Kimse başka ve yeni bahane de aramasın…
Diyorlar ki, itirazlarımız laik düzenle ilişkiliymiş, Gül'ün adaylılığı laikliğin, ardından demokrasinin çöküşü anlamına gelecekmiş…
Hadi canım sizde…
Gül bu ülkede yıllarca Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmadı mı?
Ne oldu laik düzene ya da demokrasiye?
Şu oldu:
Laiklik bu ülkenin tarihinde hiç olmadığı kadar pekişti. Sadece bir grubun değil, farklı toplumsal eğilimlerin ortak değeri haline geldi…
Ülke demokrasi konusunda, 12 Eylül rejiminin delinmesi konusunda çok ciddi yol aldı…
Ama bunu da anlamayacaklardır kimileri…
Hatta bu konuda alınan yolu, demokratikleşmeyi bölünme tehlikesi, sivilleşmeyi irtica tehlikesi olarak algılayacaklardır…
Ama zihniyet otoriter olunca yapacak bir şey kalmıyor.
Yıllardır boşuna mı söyleniyor, bu ülkede sorun siyasi akımlarda, solculukta. İslamcılıkta, sağcılıkta değil, onları kuşatan otoriter zihniyettir diye…
Kenan Evren'i kalbine basanların Gül'e itirazları ironik değil midir?
12 Eylül'ü savunan ve bunu hiç utanmadan yazan yayın yönetmenlerinin ülkesinde yaşıyoruz…
O yayın yönetmeni değil midir, günlerdir köşesinde yazarı Bekir Çoşkun'u kahraman, demokrat ilan eden…
Peki, aynı Bekir Çoşkun değil midir, günlerce darbeleri öven, askeri müdahaleyi çağıran…
Başbakan'ı eleştirin, bu doğaldır…
Yanlış ve kabul edilemez bir cümle sarf etmiştir, bir Başbakan olarak…
Ama haddinizi de bilin, Bekir Çoşkun'u ve benzerlerini, büyük yazar adı altında lanse ettiğiniz fikir ve dil fakirlerini demokrat kılmanıza, muhalifliği askercilik olarak lanse etmenize kuşlar bile güler…
Kısa kurnazlık uzun yol almaz…
Ayrıca bilin ki Gül, beğenseniz de beğenmeseniz de, isteseniz de istemeseniz de cumhurbaşkanınız olacaktır.
Kaynak: Yeni Şafak