Referandum kampanyası iki algı üzerinde ilerledi. Muhalefet referandumu AK Parti'ye yönelik bir güvenoyu oylamasına indirgemeye çalıştı.
"Evet" oyu isteyenler ve evet oyu vermeye niyetlenenler ise sandığı demokrasi ve anayasayı iyileştirme imkânı olarak gördüler ve görüyor.
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz bir bakıma...
Kim olduğunuz, ne istediğiniz önemli...
Ve sorular şunlar:
Değişim istikametinde yola devam mı değil mi?
Demokrasi hattında derinleşme mi yoksa duraksama mı?
Referandumu kim nasıl algılarsa algılasın, gerek siyasi iklim açısından gerek referandumun çıkacak objektif sonuçları açısından durum değişmeyecektir...
Kabul etmek gerekir ki, 2007 Temmuz koşullarında değiliz...
Gelişmeler o günlere oranla daha karmaşık, seçmenin kafasında daha çok soru var, değişim sürecindeki çatışmalar ve sertlik şüpheleri körüklüyor...
Tüm bunlar şu gerçeği değiştirmiyor:
"Evet" sonucu, Türkiye'ye yeniden hız ve değişim yoluna meşruiyet katacaktır.
Kafayı dik ve net tutmak gerek: Değişim derinleşiyor, derinleştikçe değişim kavgaları da artıyor.
Unutmamak gerek...
Son 1,5 ay içinde Balyoz iddianamesi, 102 subay hadisesi, Hasan Iğsız meselesi ve 4 Ağustos YAŞ toplantısı yaşandı. Bu olayların her biri değişim sürecinde önemli kilometre taşları oluşturdular.
Bunları görmeden referandum ve 12 Eylül anayasası tartışmasının bir anlamı yoktur. DEVAMI>>