İç gündemlere daldığımız için pek fark edemiyoruz ama Kafkaslar'da olduğu gibi alt kıtada, özellikle kardeş Pakistan'da da kritik gelişmeler yaşanıyor. Dünün müttefikleri Pakistan ile ABD askerleri, Afgan sınırında karşı karşıya geliyor ve baştan beri Batı ekseninde yer alan Pakistan'da yeni eksenler konuşuluyor.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz günlerde Bush'un askerlerine Pakistan'da operasyon yetkisi verdiği haberi çıkmış; Amerikan Genelkurmay Başkanı Mullen da Afganistan'daki direniş gruplarını yenmek için bunların Pakistan'daki üslerine de operasyon yapılması gerektiğini söylemişti. Çok geçmeden, Pakistan askerlerinin bölgede operasyon yapan ABD askerlerini durdurmak için ateş açtığı haberi geldi. Mullen'ın İslamabad'da bu tür olayların tekrar etmeyeceği sözünün hemen ardından benzer bir hadisenin yaşanması, Pakistan'ı ayağa kaldırmış durumda.
Dün yolum Ankara'ya düşünce, bir fırsat bulup Pakistan'da ya-şananların ne anlama geldiğini en iyi bilenlerden biri olan Furkan Hamidi'nin kapısını çaldım. Onunla, Cumhurbaşkanı Gül'ün Pakistan gezisinde tanışmıştık. Gül, kendisine eşlik eden Türk gazeteci heyetine onu da eklemişti. 20 yıldır Türkiye'de yaşadığı için bizi iyi tanıyan, iki ülke liderlerinin görüşmelerinde tercümanlık yapan Hamidi, Pakistan resmi haber ajansının Türkiye temsilcisi ve ülkesinin en büyük gazetesi Cenk'in köşe yazarı. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde ise Urduca hocası.
Ülkesinde yaşananları anlatırken, Pakistanlıların hissiyatını, siyasi tablonun karmaşıklığını ve karşı karşıya oldukları kritik tercihleri dile getiriyor. Amerikalıların Pakistan içinde operasyona girişmesi, zaten yüksek olan Amerikan karşıtlığını zirveye taşımış. "Şayet sınırın Pakistan tarafında tehlikeli bir durum varsa ABD, bunu Pakistan'a haber verir. Gerekli müdahaleyi Pakistan askeri yapar." diyor. Taliban lideri Molla Ömer ve El Kaide lideri Ladin Afganistan'da yaşıyorken, ABD'nin neden kafayı Pakistan'a taktığına kimsenin anlam veremediğini söylüyor.
Amerika'nın hamlesi, Pakistan'ın milli egemenliğine müdahale olarak görülüyor ve buna karşı iki tedbir konuşuluyor: Birincisi, Afganistan'daki operasyonlar için Amerika'nın Pakistan üzerinden yaptığı sevkiyatı durdurmak. Irak için İncirlik ve Habur ne ise Afganistan için Karaçi limanı onu ifade ediyor. İkinci seçenek ise Çin ve Rusya'nın başını çektiği Şanghay Örgütü'ne katılmak. Bu örgütte halen gözlemci olarak bulunan Pakistan'ın tam üyeliğine karşı çıkan Rusya'nın şimdi Pakistan'ı davet ettiği söyleniyor.
Bu, ciddi bir kırılma noktası. Çünkü Soğuk Savaş boyunca Rusya'ya kaşı Batı ittifakının yanında yer alan ve Afganistan'da Moskova'ya karşı ABD ile omuz omuza savaşan Pakistan'ın, ABD karşıtı cepheye geçişinden söz ediliyor. Bu arada eskiden Rusya'ya yakın duran Hindistan ile ABD arasındaki yumuşamayı da unutmamalı.
Bu kritik tercihler karşısındaki Pakistan'ın zorluğu, bir türlü istikrara kavuşmayan siyasi yapısı. Ülke genelinde radikal eğilimlere destek marjinal olsa da Afganistan'a sınır olan ve devlet otoritesinin pek ulaşmadığı sınır eyaletinde Taliban çizgisi güçleniyor. Burada Müşerref tarafından kızlar için yaptırılan okul binalarının, son aylarda yakılıp yıkılması bunun göstergesi. Askerlerin bu bölgedeki aşırı unsurlara karşı savaşmasına karşı fetvalar veriliyor.
Ayrıca kaotik bir sürecin ardından yapılan cumhurbaşkanlığına seçilen Benazir Butto'nun eşi Zerdari'nin ne kadar kalıcı olacağı tartışmalı. Şimdiden siyaset tıkanmış durumda. Müşerref'i düşüren süreç, yargıya yaptığı müdahaleyle başlamıştı. Ve muhalefet de yargıçların görevlerine iade edileceği sözüyle iktidara geldi. Şimdi Zerdari, bu sözü yerine getiremiyor. Zira yargıçların, Müşerref'in kendi cumhurbaşkanlığı karşılığında Butto'yla vardığı uzlaşma çerçevesinde rafa kaldırdığı yolsuzluk dosyalarının tekrar açılacağını ve koltuğunu kaybedeceğini düşünüyor. Bu adımı atmadıkça da daha ilkeli siyaset izleyen, İslami kimliği daha güçlü Navaz Şerif'in popülaritesi yükseliyor.
Pakistan'ın karşı karşıya olduğu bu kritik tercihlerin ve siyasi yapıdaki belirsizliklerin yeni bir askerî müdahaleye kapı açmasından bile endişe ediliyor. Öyle görünüyor ki, Pakistan kolay kolay gündemden düşmeyecek.
Kaynak: Zaman