Bugün 9 Kasım 2009. Bundan tam 20 yıl önce dünyanın seyrini değiştiren önemli bir gelişme yaşandı Almanya'da.
Ne oldu?
-Berlin Duvarı yıkıldı.
Takvim yaprakları 9 Kasım 1989 tarihini gösterirken meydana gelen bu hadiseden sonra Doğu ile Batı arasındaki Soğuk Savaş bitti.
Başka?..
İkinci Dünya Savaşı'nı müteakiben 45 yıl boyunca birbirlerinden ayrı düşen Almanlar yeniden kucaklaştı.
Komünist sistemle yönetilen Demokratik Doğu Almanya ile Federal Batı Almanya birleşme kararı aldı.
3 Ekim 1990'dan itibaren de tek bir devlet haline geldi iki ülke.
Angela Merkel, Berlin Duvarı yıkılırken 35 yaşında bir Doğu Alman vatandaşıydı.
Bugün "başbakan" olarak Almanya'yı yönetiyor.
Hem de iki dönemdir.
Duvar yıkılmasa kapitalist sisteme kızan, komünizme övgüler düzen biri olarak hayatını sürdürüyor olacaktı muhtemelen.
Türkiye için de çok önemli bir tarih 9 Kasım 1989.
Çünkü...
O gün nasıl Almanlar duvarlarını yıktı ise rahmetli Turgut Özal da Türkiye'de bir tabuyu yerle bir etti bundan tam 20 yıl önce.
Ne yaptı?
Cumhuriyet tarihi boyunca "asker kökenli" cumhurbaşkanlarının görev yaptığı Çankaya'ya "sivil" bir siyasetçi olarak çıkmayı başardı.
"Başardı." demem şundan.
O tarihlerde Özal'ın önüne olmadık engeller çıkarıldı cumhurbaşkanı olmaması için.
Faik Tarımcıoğlu, geçen hafta Neşe Düzel'e çok güzel anlattı bunların neler olduğunu.
12 Eylül döneminde sıkıyönetim savcılığı yapan Tarımcıoğlu'na göre cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye'de bir rejim sorunudur.
Dolayısıyla...
Cumhurbaşkanı mutlaka asker kökenli olmalıdır.
Çankaya'ya çıkmayı kafasına koyduğu andan itibaren Özal'ın, sırf bu yüzden boy hedefi haline geldiğini söylüyor Tarımcıoğlu.
Halk nezdindeki itibarını düşürmek için de yargı üzerinden Özal'a baskı yapıldığını iddia ediyor.
Meselâ...
Anayasa Mahkemesi, başörtüsü kanununu yerel seçimler öncesinde haksız yere iptal eder.
Gerekçesini yazmadan kararı açıklayarak Özal'ı zor durumda bırakır.
Ardından...
Beyazıt Camii'nde her hafta cuma namazı çıkışında başörtüsü eylemleri başlar.
Tarımcıoğlu'na göre bu gösterilere katılan çember sakallı eylemcilerin ayaklarında postallar vardır.
Sonra?..
Yargıtay, "Tapu tahsis belgesi geçersizdir." diyerek Anayasa Mahkemesi'ne senkronize bir karar verir.
Medya bu haberi, "Özal yalan söyledi." diye manşetten duyurur.
Tam da bu sırada...
Benzer bir adımı Danıştay atar.
Özal'ın çok önem verdiği ikinci değişim programıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararnamesini iptal eder.
Yüksek Seçim Kurulu da Anavatan Partisi'nin (ANAP) eli seçimde zayıflasın diye önemli bir karar alır:
-Seçime katılmamanın bir müeyyidesi yok.
Daha önce seçime katılmayanlara para cezası verilirken alınan bu kararın amacı nedir peki?
-ANAP'ın büyük şehirlerde oy kaybetmesini sağlayarak Özal'ın cumhurbaşkanı olmasını önlemek.
Sonuç?..
Özal, tüm engelleme planlarını boşa çıkarır ve adını tarihe "Sekizinci Cumhurbaşkanı" olarak yazdırır.
"Bugün halkın gönlünde neden hâlâ daha Özal sevgisi var?" diyenlerin aradığı cevap, onun 1983-1993 yılları arasında Türkiye'nin çağdaş ve demokratik bir devlet haline gelmesi için attığı "cesur" adımlarda gizli.
Kısacası...
Özal, zor bir dönemde "milletin ayağındaki prangaları" sökmeye çalıştı.
20 yıl önce de bir ilk'e imza atarak arkadan gelenlere örnek oldu.
Mekânı cennet olsun.
Kaynak: Zaman