New York’ta bu seneki BM Genel Kurulu toplantısı fiyaskoydu. Büyük güç rekabetinin uluslararası örgütü felç edişini resmettiği gibi çeşitli dünya liderlerinin yanıltıcı, yoldan çıkmış ve bazen de komik müdahalelerini imlemiştir.

Örneğin François Hollande, Beşar Esad yönetiminin yerini alacak bir Suriye hükümetini tanımaya Fransa’nın hazır olduğunu ilan etti. Hâlbuki böyle bir hükümet belli belirsiz olsun ufukta görülmüyor. Bu arada, İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu uluslararası hukuku âşikarca ihlal ederek, İsrail’in nükleer tekeline meydan okuyacağı ve İsrail’in komşularına karşı saldırganlığını kontrol altına alacağı korkusuyla İran’a karşı önleyici savaş kampanyasını sürdürdü. Netanyahu’nun, eli kulağında bekleyen İran tehdidini haklı kılmak için çocukça bir bomba karikatürü göstermesi uluslararası eğlence konusu olduğu gibi Netanyahu’nun akıl sağlığı hakkında şüphelere de yol açtı.

Katar Emiri Şeyh Hamad, Suriye’deki çatışmaların sona ermesi için Arap askeri müdahalesi çağrısında bulundu. Arap devletlerinin kardeş katli demek olan böylesi bir harekete ne kabiliyetlerinin ne de iradelerinin olmadığını bilmiyor sanki. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Suriye’ye askeri müdahaleye karşı çıkarak Emir’in teklifini boşa çıkardı.

ABD Başkanı Barack Obama daha iyi iş çıkarmış değil. Afganistan’da devam eden feci savaş, zehirleyici Arap-İsrail çatışması, İran’a karşı zalim ve tehlikeli müeyyideler, Amerikan politikalarına karşı Müslümanların duyduğu öfke gibi sorun ve çatışmaları çözmek için Amerikan gücünü ve kendi belâgatini işe koymak yerine “insanların görüşlerini ifade haklarını korumak adına Amerikalıların dünyada savaşıp ölmesi” gibi boş söylemlerle vakit geçirdi. Siz onu zulüm ve işgal altındaki Filistinlilere, fakirleştirilmiş ve evlerinden çıkarılmış ve ölmeye devam onbinlerce Iraklıya, Amerikan Drone’larıyla her gün katledilmekte olan Afganlıya, Pakistanlıya ve Yemenli köylülere anlatın.

Dramatik olayların ardından dünyanın boş laflar yerine şöyle tepki verdiğini hayal edin:

Delhi’de uzun ve gizlilik altında sürdürülen görüşmelerden sonra Amerika ve Taliban temsilcilerinin Afganistan’da ateşkese vardıklarını, geçiş için ulusal birlik hükümeti kurulması kararı aldıklarını, savaş yorgunu ülkeye barışı getirme ve Amerikan askerlerinin çekilişine nezaret taahhüdünde bulunduklarını Obama’nın dünyaya ilan ettiğini hayal edin.

Obama, Kasım’da tekrar seçildiğinde vahşi – ve amaca aykırı sonuçlar üreten –terörle savaşa son verdiğini; masum sivilleri korumak adına tüm Amerikan insansız savaş uçaklarını çektiğini ve sözde teröristlere füze saldırılarına son verdiğini ilan ettiğinde kopacak alkış kıyameti hayal edin.

Körfez bölgesindeki Amerikan askeri üslerini kademeli olarak kapatacağını, Amerikan donanmasına “ufukta konuşlanmak” yerine geri dönmesini emrettiğinde ortaya çıkacak heyecanı hayal edin.

Yeniden seçilmesinin ardından, ABD-İran arasındaki ihtilafları çözmek amacıyla İran’la kapsamlı görüşmelere hazır olduğunu ilan ettiğinde yaratacağı rahatlamayı ve coşkuyu hayal edin. Teklif edilen görüşmelerin rehberi, uranyumu yüzde 3.5’tan yukarı zenginleştirmemesi olacaktır; her hangi bir askeri saldırı veya tahribe karşı İran’a Amerikan garantisinin verilmesi, müeyyidelerin kaldırılması ve Washington-Tahran diplomatik ilişkilerinin onarılması böylelikle de otuz yıldan daha fazla bir süredir devam eden husûmet ve ilan edilmemiş savaşın sona ermesi karşılığında.

İslam Cumhuriyetini Körfezin güvenlik mimarisine eklemenin ilk adımı olarak, birbirlerinin iç işlerine müdahale etmeme ve saldırmazlık anlaşmasını amacıyla Körfez İşbirliği Konseyi’nin ve İran’ın BM Genel Kurulunun kanatlarında stratejik diyalog başlattıklarını hayal edin.

S. Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz ve Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ortak bir demeçle Sünni ve Şii ulemayı karşılıklı şeytanlaştırmaya, ihlale ve mezhep bölünmesine son vermek; tüm Müslümanları İslam’ın düşmanlarına karşı birleştirmek üzere Mekke’de toplantıya çağırdıklarını hayal edin.

İsrail başbakanı Netanyahu’nun kaba karikatürü kenara koyduğunu, uzun bir tefekkür ve kalp yoklamasından sonra Büyük İsrail rüyasının gerçekleşmeyeceği sonucuna vardığını hayal edin. Büyük İsrail yerine Filistinlilerle ve bütün Araplarla barış yoluyla İsrail’in geleceğini güvence altına almak gibi büyük bir emeli gözettiğini hayal edin. Bir Filistin devletinin kurulması dâhil Arap Barış İnisiyatifi’nin hayata geçmesi için Oslo gibi tarafsız bir yerde İsrailli mevkidaşlarıyla görüşmeler yapmaları için Arap liderlere bakanlık heyetleri göndermeleri çağrısında bulunacaktır bu hayale göre.

S.Arabistan, Mısır, Türkiye ve İran’ın ortak bir bildiri yayınlayarak Suriye hükümetine ve önde gelen muhalif gruplara 15 Ekim’e kadar çatışmayı durdurma, kasaba ve köylerden askeri kuvvetlerin çekilmesi çağrısı yaptıklarını ve Medine’de bir barış konferansı için heyetler gönderdiklerini hayal edin. S.Arabistan ve Katar, serbest ve âdil seçimler yapıldıktan ve ulusal hükümet kurulduktan sonra Suriye’nin yeniden inşası, istihdam yaratılması için 15 milyar dolarlık bir fon oluşturmaya hazır olduklarını ilan ettiklerini hayal edin.

Söylemeye gerek yok, New York’taki bu çarpıcı gelişmeler yoğun uluslararası ilgiyi üstüne çekecekti. BM Genel Kuruluna katılan heyetlerin beyanatlarını, bildirilerini ve taahhütlerini duyan, gelişmeleri kaydeden gazeteci kalabalığı bir de şunları görünce hepten afallayacak ve memnun kalacaklardı: Obama’nın İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ı kucakladığını; Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov nazik bir şekilde Hillary Clinton’ın elini öptüğünü; İsrail başbakanı Netanyahu’nun kendi yerine Filistin Otoritesi başkanı Mahmud Abbas’ı soğuk bir sarılmaya mecbur bıraktığını; Katar Emiri’nin Suriye dışişleri bakanı Velid Muallim’e dostça selam verdiğini; Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Ortadoğu’da vazgeçilmez bir barış yapıcı olarak yükselişini tüm tarafların uzun ve sıcak alkışıyla karşılandığını.

Sevgili okurlar, rüya görmeye devam edin.

Kaynak: Agence Global

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı