Ortadoğu iki temel şeyin 'susuzluğunu' yaşıyor. Bu iki şey yoksa hayat da yok demektir. İlki barış. Çözüm girişimlerine dair bütün gürültülere rağmen yakın gelecekte barışa ulaşılacak gibi görünmüyor.
İkincisiyse su. Suya susamış bölge ülkeleri için bir şairin şu tanımlaması uygun düşüyor: 'Sırtında su taşıdığı halde susuzluğun öldürdüğü çöldeki deve gibi'. Nil, Fırat ve Dicle gibi dünyanın neredeyse en büyük nehirlerinden üçü bölgeden geçiyor.
Bunların yanı sıra irili ufaklı birçok nehir var. Lübnan'daki Asi ve Litani nehirleri, Suriye, Filistin ve Ürdün'deki Ürdün nehri gibi. Dahası bölge Akdeniz, Kızıldeniz, Körfez, Arap denizi ve hatta Atlas Okyanusu gibi bularla çevrili.
BM araştırmalarına göre, dünyanın su ihtiyacı 2. Dünya Savaşı'na öncesindekinin iki katı. Bununla birlikte 1 milyar 100 milyon insan temiz sudan mahrum. Özellikle de halkları kırıp geçiren ve genelde ölümle sonuçlanan hastalıkların yüzde 80'inin sebebi sağlıklı olmayan su.
Türkiye'yle de kriz yaşanabilir
Özellikle de Arap dünyasında su üzerine anlaşmazlık Sudan'ın doğusundaki Darfur'da yaşanan krizin ateşini tutuşturan kıvılcım oldu. Su anlaşmazlığı Suriye ve Irak'la Dicle ve Fırat üzerinde büyük bir dizi barajlar inşa eden Türkiye arasında da bir krizi tutuşturan kıvılcımı çakabilir.
Tebariye (Celile) gölündeki su anlaşmazlığı da, Suriye'yle İsrail arasında İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesi temelindeki siyasi çözüme engel oluyor.
Su anlaşmazlığı İsrail'in Lübnan'a ait Şebaa Çiftlikleri'nden çekilmesini de engelliyor. Ürdün nehri üzerinde yaşanan ihtilaf Ürdün'le İsrail arasındaki Wadi Araba anlaşmasını bozuyor.
Nil havzasındaki bir dizi ülkenin kendi payını artırma veya Nil suyunu Mısır'ın Avsan şehrindeki El Ali barajına ulaşmadan önce tutacak barajlar kurma eğilimini ortaya koyması sonrası, 'Nil'in hediyesi' sayılan Mısır bile kendi payından emin değil.
Suudi Arabistan yatırımlara başladı
Tabii sorunlar Nil havzası ülkeleri ve Dicle-Fırat havzası ülkeleriyle sınırlı değil. Dünyanın birçok bölgesinde benzer sorunlar yaşanıyor. Güney Kore'yle Kuzey Kore arasında Han nehri suyu konusunda sorun yaşanıyor. Ayrıca Hindistan'la Bangladeş arasında da Ganj nehriyle ilgili sorun had safhada. Güney Amerika ülkeleri de birçok benzer sorunla karşı karşıya. Su tüketiminin artması, dünya nüfusunun 2012'de 7 milya-ra, 2050'de de 9,4 milyara çıkacak olması ve dünyadaki kuraklık oranının artmasıyla birlikte, nehirler üzerindeki çekişmenin şiddeti artıyor. Su, Ortadoğu'da siyasi çözüm imkânlarının ve çözüm içeriklerinin belirlenmesindeki en temel etken.
Peki deniz suyundan tatlı su elde edilmesi bu sorunları çözer mi? Bilimsel olarak yerküre üzerindeki su kaynaklarının yüzde 97,5'unun tuzlu su olduğu biliniyor.
Dünya nüfusunun yüzde 60'ının deniz ve okyanus kıyılarında yaşadığı da biliniyor. Dolayısıyla deniz suyundan tatlu su elde edilirse, bu su dünya nüfusunun yüzde 60'ını içeren şehir ve beldelere aktarılabilir.
İşin aslı şu ki, bu konu birçok ülkede destek alınıyor. Örneğin Suudi Arabistan, dünya su hacminin yüzde 18'ini oluşturan Kızıldeniz ve Arap Körfezi'inden tatlı su elde etmeye çalışıyor. Ortadoğu ülkelerinin, gelecek 10 yıl içinde 30 milyar dolarlık su tatlandırma projeleri üzerinde anlaşacağı tahmin ediliyor. Cezayir ve Libya'nın yanı sıra aralarında Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin de bulunduğu bir dizi Arap ülkesi, içme suyu ve kullanıma uygun su ihtiyacını temin etmek için arıtılmış deniz suyuna dayanıyor.
Gelecek deniz suyunu arıtmakta
Hatta birçok büyük nehir ve karın eksik olmadığı dağlık tepelere sahip Çin bile, deniz suyunu arıtmaya şiddetle muhtaç. Çin şu ana dek bu deniz suyunu arıtma projelerine 300 milyon dolar harcadı. Bu tutarın gelecek 10 yılda artması bekleniyor. Dünya çapında deniz suyunu arıtma projelerina yapılan yatırım miktarı 11 milyar dolar. Bu miktarın, Suya duyulan ihtiyacın artmasıyla birlikte 2015 yılında 126 milyar dolar gibi astronomik bir rakama yükselmesi bekleniyor.
Biliminsanları birkaç yıldır uzak gezegenlerde su aramakla uğraşıyor.
Ayda su bulmaktan umut kesilmesinin ardından şimdi Venüs'te su bulunacağını düşünüyorlar. Fakat denizlerin altında büyük tatlı su kaynakları olduğu da biliniyor. Denizlerin derinliklerinden çıkan tatlı su nehirleri var. 'Çöldeki tek deve' Ortadoğu değil. Susuzluk bütün dünyayı öldürmek üzere. (Lübnan gazetesi Müstakbel, 11 Eylül 2009)
Kaynak: Radikal