22 Temmuz'daki seçimlerin muazzam bir şekilde inşa edilmesinden sonra, sonuçlar hayli sıkıcıydı. Modern Türk tarihinde ilk kez, analistler seçim sonuçlarını doğru öngörmüş ve sonuçlar sandıkların kapanmasından sadece saatler sonra ilan edilmişti. 
 
Sonuçlara yakından göz atmak ve oyların Türkiye için ne anlama geldiğine bakmakta fayda var. 2002'deki şaşırtıcı zaferin aksine, iktidardaki AKP'nin, 550 milletvekilli Türk Parlamentosu'nda sandalyelerin 341'ini alması pek de şaşırtmadı. 2002'deki olağandışı atmosfer ışığında, AKP oyların sadece 3'te 1'ini; almış ancak Meclis'teki sandalyelerin üçte ikisinin kontrolünü ele geçirmişti. Aslında, 2007 seçimlerinde AKP 22 sandalye kaybetti. Bunun anlamı, AKP'nin diğer partilerle ya da bağımsızlarla birlikte hareket ederek cumhurbaşkanını seçmesi ve ilerideki anayasal değişiklikleri oylaması demektir. Her halükarda, Türkiye Başbakanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en başarılı ve istikrarlı hükümeti yönetti ve ödüllendirildi. AKP, beş yıllık görev süresinde Türkiye'yi AB'ye yakınlaştırdı ve diğer tüm önceki hükümetlere kıyasla çok ciddi reformlara imza attı. Türk stok piyasasındaki artış ve dolara karşı Türk Lirası'ndaki değer yükselişi, yatırımcıların tümüyle AKP'yi ve onun ekonomik, politik programlarını onaylamasını sağladı.

Bu tablo içinde Erdoğan en büyük kazanan olarak ortaya çıktı. AKP'nin nisan ayında cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül'ü aday göstermesiyle baş gösteren kriz sonrasında, Türk ordusu şimdi Türk seçmenlerin tercihine saygı duymalı. Çünkü, seçmen AKP'nin gizli İslamcı ajandası olduğu yönündeki laik korku tüccarlığını reddetmiştir. Seçim sonuçları, Erdoğan'ın geçmişteki mirası hakkındaki tüm soruları sildi ve son 50 yılda herhangi bir partiye verdiğinden çok daha fazla oyla AKP'ye güçlü bir desteği ortaya koydu. Halkın ruh halini yanlış okuyan ve yargılayan Türk ordusunun, Çankaya cumhurbaşkanlığı seçimi yerine, barakalarına odaklanmasında fayda var. Bu arada, artan harcama ve kampanyalarına rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi, 2002'deki seçimlere yakın bir oy oranı aldı ve 111 sandalye elde etti. Ancak, bu seçimlerde oylarını yüzde 1 oranında artırmasına rağmen 67 sandalye kaybetti. Sonuçlar, CHP lideri Deniz Baykal'a ve partisinin muhalefet partisi olarak performansına bir tepkinin ürünüdür.

Baykal, genel merkez önünde kendisine karşı, istifa etmesi için ayaklanma çıktığında adım atmadı ve yerinde kaldı. Oysa, sağ lider, DP'nin lideri Mehmet Ağar, seçimdeki yenilgiden sonra istifa etti. Baykal, yerini yeni kuşak Türk politik liderlere bırakmalı. Seçimlerden çıkan iki küçük sürpriz, oyların yüzde 14,5'ini ve sandalye sayısının 70'ini alan Milliyetçi Hareket Partisi ve oyların yüzde 5'ini, sandalyelerin 28'ini alan bağımsız adaylar tarafından gösterilen nezaket oldu. Katı bir milliyetçi retorik izleyen ve sert bir kampanya yürüten MHP'nin parlamentodaki varlığı, Türkiye'nin terörist probleminin çözülmesinin öneminin artışının bir göstergesi. Diğer taraftan, Türkiye'nin güneydoğu bölümünü temsil eden Kürt milletvekilleri, yüzde 10'luk seçim barajından bir kaçış noktası buldu ve bağımsız aday oldular. Bu vekiller, Türkiye'nin Kürtlerini ilk kez Meclis'te temsil edebilecek ve böylece Türkiye'nin en önemli iç sorunlarından birinin çözümü için önemli bir politik forum oluşturulmuş olunacak. Yeni günde, Türk politikaları belki de ilk kez halkın iradesinin en fazla yansıdığı bir Meclis'te ifade gücü bulacak. Eski İslamcı isimlerin çoğunu liste dışı bırakan yeni AKP ile Erdoğan, kutuplaşan bir ulusu yeniden birleştirmenin yolunu arayarak olumlu bir örnek oluşturmalı. İlk görev de Türkiye cumhurbaşkanlığı üzerinde uygun bir isimde anlaşmak olmalı.
 
Kaynak: Zaman