Geçen gün İstanbul üniversitesi Rektörü Prof.Parlak'ın, tartışılmakta olan anayasa değişikliği üzerinden hareketle, "sivil anayasa" vurgusuna karşı çıkışını okuduk...
Sayın Parlak'ın "sivil olmayan anayasa" taraftarı olacağını zannetmiyorum. Ama şu var; yeni yapılacak olan anayasa değişiklik tasarısı "sivil" vurgusu taşırsa, üzerinde değişiklik planlanan 82 Anayasası'nın bir o kadar "sivil olmadığı", sivil şartlar altında yazılmadığı, bir kere daha gün yüzüne çıkacaktır. 82 Anayasası'nın mimarı Prof. Orhan Aldıkaçtı ve dolayısıyla İstanbul Üniversitesi iken, 2007 değişikliğinin bilimsel patronajlığı Bilkent Üniversitesi'ne kaymıştır... Bu bağlamda Sayın Parlak ne kadar üzülse azdır ama ismi yolsuzluk ve intihal davalarına karıştırılarak sürekli prestij kaybettirilen İstanbul Üniversitesi, niçin tercih edilmediğini gözden geçirse çok iyi olur...
Sivil Anayasa tanımına ben de karşı çıkıyorum, zira üzerinde tartıştığımız şey; yeni ve sivil bir anayasa değil, mevcut anayasanın üzerinden gerçekleşen geniş çaplı bir "değişiklik" hareketi... Yeni bir anayasa yapmıyor Meclis, hazırlanan şey; "Anayasa Değişiklik Tasarısı"...
Aynı zamana denk gelen eski savcı Kanadoğlu'nun "Anayasayı ancak Kurucu Meclis yapar" şeklindeki çıkışı da üst üste gelince, bu birbirine denk düşen muhalefeti açmak gerekir diye düşünüyorum...
Şimdiye kadar yapılan anayasalarımız olağanüstü şartlar altında ve askeri ihtilaller ardından kaleme alınmışlardır. Kısacası Kurucu Meclis'in gerekirliğinden söz edenlerin işaret ettiği şey; askeri darbelerdir. Halkın demokratik şartlar altında gerçekleştirdiği seçimler sonucu kurulmuş Meclis'leri değil de, olağanüstü dönemlerin olağanüstü yetkileri ile donanmış Kurucu Meclis'leri işaret etmenin, en başta demokrasi karşıtlığı olduğunun altını çizelim...
Ne demektir bu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa değişikliği yapamaz demektir düpedüz... Meclis; halk iradesi ve temsiliyeti anlamını taşıyan, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir sözünün tecelligahı olarak durup dururken... Nereden çıkartılıyor "Kurucu Meclis" dayatmaları?
Aslında bugünkü mevcut anayasa değişiklik çalışmalarına "halktan gizleniyor" eleştirilerini getirenler, bilmiyorlar mı ki aynı çalışma, "Kurucu Meclis" gibi olağanüstü bir grup tarafından hazırlansaydı, bu kadarından bile haberimiz olmazdı. Kaldı ki değişiklik tasarısı son halini almamıştır, yani bilim kurulu ile hükümet komisyonu tartışmaya açılacak son metni hazırlamamıştır. Belki aylarca sürecek bir konuşma-tartışma-fikir teatisi gibi bir sivil süreçten geçtikten sonra, Meclis'in ve halkın oyuna sunulacaktır...
Kişisel olarak henüz görmediğim bir Anayasa'yı desteklediğimi peşinen söyleyemem. Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa cunta baskısı olmadan gerçekleşecek bir anayasal değişikliğin, Türkiye adına çok önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, her ne kadar ihtilal anayasası olmasa da sivil anayasa demek taraftarı da değilim...
Zira; yeni bir anayasa hazırlanmıyor. Öncelikle bunun altını çizelim. Elimizdeki mevcut anayasa üzerinden planlanan bir değişiklik tasarısı ile karşı karşıyayız. Devletin dayandığı resmi ideolojinin temel taşları hükmünde olan "Değiştirilemez", "Değiştirilmesi Teklif Dahi Edilemez" hükümleri aynen korunuyor. Keza; 82 Anayasası'nın pek çok maddesi de korunacak... Dolayısıyla Sivil Anayasa değil, belki Sivil Anayasa Değişikliği ile karşı karşıyayız...
Mevcut Anayasa'nın amir hükümlerine göre; yasal seçim sonuçlarına göre kurulmuş TBMM, belirli nisapların eşliğinde Anayasa Değişikliği yapmaya zaten muktedirdir... Keza AKP Hükümeti, şimdiye kadar değiştirilmemiş bir Anayasa üzerinden vermiyor Anayasa değişiklik paketini... Önceki meclisler ve hükümetler eşliğinde zaten 71 kere tadilat görmüş, 71 maddesi değiştirilmiş bir Anayasa'dır elimizdeki...
Kısacası yaptırılmayan ilk Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana, Meclis iradesini hiçe saymak için başvurulmadık hile kalmadı... Şimdi de "Bu Meclis yapamaz Kurucu Meclis yapar" diyorlar... İyi o zaman, halkı tamamen ortadan kaldıralım, Meclis de kapansın, sizin isteklerinize göre belirlenmiş kişilerden oluşan Kurucu Meclis ve Emekli Savcılar tarafından yönetilsin ülke...
Tüm telaşları, haksızca sahip oldukları bir şeyi kaybetmeye dair aslında... Oysa başından beri sahip değillerdi ki, sadece halka ait olanı gasp etmişlerdi.
Sivil olandan korkmaları da bu yüzden...
Kaynak: Vakit