Amy Goodman

New York City'den sosyal hizmet görevlisi bir kişi G-20 protestoları için geldiği Pittsburgh'da geçen hafta tutuklandı ve daha sonra FBI evini bastı. Tüm bunların nedeni Twitter kullanmasıydı. Elliot Madison, tutuklamayı veya soruşturmayı engelleme, bir iletişim aracını suç teşkil edecek şekilde kullanma ve suç aletleri bulundurma suçlamasıyla yüz yüze. G-20 protestoları sırasında polisin dağılma emri verdiği yerler dâhil çevredeki polis faaliyetleri hakkında herkesin bildiği mevcut bilgileri bir Twitter beslemesine gönderiyordu.

Kamusal bir bilgiyi insanların dikkatine sunmak, tutuklanmayı gerektirecek bir suç olarak görülmeyebilir ama uyarılmadık demeyin: Aynı "suçtan" dolayı pek çok insan İran'da da tutuklanmıştı.

Geçen Haziran ayının 20'sinde İranlılar seçim sonuçlarına karşı protesto eylemleri düzenlerken Başkan Barack Obama bir beyanında şöyle demişti: "Evrensel haklar olan toplanma ve ifade özgürlüğüne saygı gösterilmeli ve Birleşik Devletler, bu hakları tasarruf etmeye çalışanların yanındadır."

Beyanı İngilizce, Farsça ve Arapça yayınlandı ve Beyaz Saray'ın Twitter beslemesine gönderildi. Senatör Charles Schumer ve Lindsey Graham Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a mektup yazarak İran'a gizli dinleme teknoloji satışlarını sınırlamaları için Avrupa uluslarına baskı yapmasını istemişlerdi: "Son seçimlerin ardından İran hükümeti, barışçıl gösteriler yapan İran vatandaşlarını kısıtlama çabalarının bir parçası olarak internet ve cep telefonu iletişimlerine müdahale etmek ve baskı altında tutmak için yeni bir iletişim izleme merkezi kullanmaya başladı... Sesli aramalar, e-postalar, kısa mesajlar, anlık iletiler, web trafiği ve Twitter, MySpace ve Facebook gibi sosyal ağlara gönderilen mesajlar dâhil."

İranlıların protestolarında Twitter'ın öneminden etkilenen ABD Dışişleri Bakanlığı, Twitter'dan İran'daki protestolar sırasında hizmetin kesilmesine neden olabilecek sistem bakımını ertelemesini istemişti.

Madison "Dışişleri Bakanlığının gelip bizi desteklemesini umuyorum" diye iyimser bir şekilde düşünürken, avukatı saygın insan hakları hukukçusu Martin Stolar şöyle dedi: İnanılmaz bir şey bu. Karşılaştığım en kuru, en salakça dava bu. Kanuni protesto faaliyetine katılan insanlara verilen destek hizmetlerini kanun dışı yapma eğilimi sergiliyor. Yan yana yürüyen iki kişiden birinin ötekine 'hey, caddenin o tarafına gitme, polis dağılma emri verdi. Oradan dur' dedi diye tutuklanması görmek sarsıcıdır.

Terörle mücadele timi (JTTF) evlerine daldığında Madison, eşi ve ev arkadaşları uyuyorlardı. Ellerini saatlerce kelepçede tuttular, evde arama yaptılar ve bilgisayarları, evde bulunan herkesin diğer eşyalarını kaldırdılar. Madison FBI'nın "16 saat boyunca peluş oyuncaklardan kitaplardan mutfaktaki mıknatıslara kadar ne varsa aldılar....Curious George [marka] doldurulmuş hayvanları da aldılar."

Amerikan hükümeti, demokrasimizi ve muhalefeti güçlendirmek için sosyal ağların kullanımını yüreklendirip desteklemekten ziyâde (hatırlayın, Obama seçim kampanyası online ve mobil araçlardan hayli yararlanmıştı) tam tersi istikamete yönelmiş görünüyor. Los Angeles Polis şefi William Bratton, ABD ve Kanada'daki 63 büyük şehri temsilen polis müdürlerinin katıldığı profesyonel bir örgüt olan Major Cities Chiefs Association'ın yıllık toplantısında "Los Angeles'ı İzliyorum" (I Watch LA) adlı programı başlatmıştı. Bratton bunun terör faaliyetleriyle bağlantısı olan hareket ve faaliyetler hakkında halkı eğitmek için oluşturulmuş toplumsal farkındalık programı olduğunu iddia ettiyse de komşuları gammazlamak ve insanları polise çevirmek içindi (...)

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı