Yapılan tartışmalarda "hayırcı"ları çok dikkatle dinliyorum. Her ne kadar Habertürk yazarı Ece Temelkuran birlikte çıktığımız bir televizyon programına atfen tam tersini iddia etse de! Mevcut Anayasa değişiklik paketinin "Cumhuriyeti daha demokratik yapmaya yetmeyeceğine" ilişkin tüm itirazlara katılıyorum. Elbette daha fazlasına ihtiyaç var. Ancak hayır diyenlerin ya da "inadına sosyalizm, inadına isyan, inadına devrim" diyerek boykot edenlerin argümanlarında da makul ve akılcı tek bir itiraz noktası bulamıyorum, velev ki Ece gibi hukuk okumuş olsalar bile.
BDP "anayasa değişiklikleri Kürt halkına bir şey vaad etmiyor" diyerek boykot ediyor, MHP "bu değişiklik Türk yurdunu bölüyor" diyerek hayır diyor. Aynı anda iki zıt içeriğin konumunu anlayabilmek mümkün değil. İtirazlar akılcı gelmiyor. Çünkü itirazcıların yaşam alanları halk ile kesişmiyor. Vatandaşın en basit miras,ceza,borç gibi ideolojik olmayan ama hayatlarını birebir ilgilendiren bir çok alanda yaşadığı sıkıntılardan bile bihaberler.
Bu toprakların gerçeğinden kopuk bir sosyalizmi savunmak ve halka temas etmediğiniz sürece de solcu olmakta sorun yok. Üstelik bu elitist olmaya da mani değil. Ama konu Anadolu halkının demokratik tercihleri olduğunda solculuk rafa kalkıyor, gerçek tüm çıplaklığı ortaya çıkıyor. 12 Eylül sonrası "siyasetçileri serbest bırakalım" diyen darbeci paşalara "hayır efendim biraz daha içeride kalsınlar" diyen hukuk adamlarımız, darbeye hukuk kılıfı bulan profesörlerimiz "bu halk demokrasiden anlamaz" diyen darbecilerimiz, "çobanın oyu ile benim oyum bir mi" diyenler arasında da hiç bir fark yok. Şöyle bir üflemek yeterli. Tozlar hafif kalktığında bile gerçek resim ortaya çıkıyor. Seçkinci, elitist, kemalist, ayrıcalıklı olmaya alışkın...
Ece Temelkuran'da da bu tutumun benzerini görünce hayalkırıklığına uğramasam da "sen de mi" demekten kendimi alamadım. Ece Anadolu hakim ve savcılarının ve 81 ilin barosunun HSYK için yapacağı seçimlere "Anadolu insanının durumunu biliyoruz" diyerek karşı çıkmanın görüntüdeki demokratik kişiliği ile çelişmesini bigane kaldığı gibi "hayır"cıların argümanlarının küçümsendiğinden yakınmış. Hayret ki ne hayret!. DEVAMI>>