Amerikalı gazeteciler Laura Ling ve Euna Lee'nin bir Kuzey Kore mahkemesinin mahkum ettiği zalim kaderden kurtulmalarıyla yaşanan ferahlık sırasında Bill Clinton'ın yaptığı ziyaretin uzun vadeli sonuçlarını düşünüp taşınmak, müşkülpesentlik olarak görülebilir.

İki genç kadını Kuzey Kore'deki bir çalışma kampında geçirecekleri 12 yıllık kürek mahkumiyetinden kurtarma dürtüsü güçlüdür. Madem ki bu hedefe ulaşıldı, ânın hissiyatını gelecek için oluşan bu emsalle dengelememiz gerekiyor şimdi de.

Rehine olaylarında, potansiyel olarak yürek burkan insani durumlar, politik kararlara baskın çıkar. Rehin alanın pazarlık gücünün arttığı yer burasıdır. Öte yandan, her an, milyonlarca Amerikalı yurtdışında ikamet ediyor veya yurtdışına seyahat ediyor. En iyi nasıl korunabilirler? Bu hikayeden alınacak ders, insafsız herhangi bir grubun veya hükümetin, rehine alarak veya ellerindeki mahpuslara gayri insani muamele yapmakla tehdit ederek üst düzey bir Amerikalıyla sembolik görüşme yapmayı talep edebilecekleri midir? Elindeki nükleer kapasiteden dolayı Kuzey Kore'nin özel bir durum olduğu söylendiğinde, nükleer silahların yayılması için özendirici yeni teşvik oluşturmaz mı bu?

Bağlam önemlidir. Pyongyang, altı aydan daha az bir zaman evvel bir nükleer test gerçekleştirdi ve 2007 Şubat'ında Pekin'de "altı gücün" düzenlediği bir konferansta imzalanan anlaşmayı ihlal ederek nükleer silah imâline uygun plütonyum üretimine devam etti. Kuzey Kore, nükleer silahlara sahip olma çabaları hakkında kendisiyle müzakereler yapmak için atanan yeni Amerikalı özel temsilcinin ziyaretini kısa bir süre önce reddetti. Pyongyang, bu faaliyetlerden vazgeçmesi ve ABD, Çin, Japonya ve Rusya ile görüşmelere başlaması çağrısını yapan çeşitli BM Güvenlik Konseyi kararlarını da reddetti. Dışişleri Bakanıyla evli eski ABD Başkanı'nın ziyareti, Kim Jong Il'e bu ziyareti Kuzey Korelilere ve belkide diğer ülkelere, ülkesinin uluslararası câmia tarafından kabul edilmesinin göstergesi olarak aksettirme imkanı verecektir ki Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, Pyongyang nükleer silah programından vazgeçinceye kadar ABD politikasının hedefi olarak târif ettiği şeyin tam aksidir.

Clinton ziyaretinin, Amerikan politikasının seyrinde bir değişimin ve ikitaraflı bir ABD-Kuzey Kore çözümünün açılışını yapmıştır şeklinde spekülasyonlar yapılıyor. Fakat altı taraflı çerçevenin dışında yapılacak iki taraflı müzakerelerin asla bir anlamı olmadı. Kuzey Kore nükleer silahları, ABD'ye olduğundan daha çok K.Kore'nin komşularına tehdittir. Altı taraflı müzakerelerin diğer üyeleri, yapılacak herhangi bir anlaşmanın uygulanmasına veya bu anlaşmaya giden yolda müeyyidelerin uygulanmasına yardımcı olmak zorundalar. Bu ülkelerde, ABD'nin kendi küresel tasarımları için onları piyon olarak kullandığı şeklinde bir his uyandırılmamalı. Elbette, Obama yönetimi ayrı, iki taraflı müzakere niyetini yalanladı. Fakat diğer taraflar, bu teminatların değiştirilmesi ihtimalinden korunmaya kışkırtılacaklardır. Bu hissin Japonya'da, ulusal seçim kampanyalarının sürdüğü ve Kuzey Kore'nin kaçırdığı Japon vatandaşlar adına yetersiz desteği olduğunu hâlihazırda hissetmekte olan Tokyo'da bilhassa güçlü olması muhtemeldir.

Clinton misyonunu özel, insani bir ziyaret şeklinde yansıtmak sûretiyle Obama yönetiminin çektiği sıkıntı ve seyahatin sade bir tarzda düzenlenmesi, bu risklere dair bir farkındalığın olduğunu gösterir. Dışişleri bakanının eşi eski bir başkan sözkonusuyken özel ve kamu arasındaki ayrımın târifi zorsa da Amerikan yönetimi halen uzun vadeli cömert neticeler elde edecek durumdadır.

Pyongyang'la aramızdaki on yıllık tartışmanın kökenindeki neden, Kuzey Kore'nin nükleer silahlarının olmasıyla olmaması arasında bir orta yerin mevcut olmayışıdır. Müzakerelerin sonunda, Kuzey Kore ya nükleer cephaneliğini imha edecek yahut da de facto nükleer devlet olacaktır. Pyongyang, şimdiye kadar müzakere forumlarını becerikli bir oyalama/sürüncemede bırakma kampanyasında kullandı ve müzakere safhalarının pekiştirmeye yaradığı teknolojisinde birbirini izleyen sıçrayışlar yaşandı.

Böylesi bir pekişme safhasına yaklaşıyoruz gibi duruyor. Kuzey Kore, bizi, eli kulağında atılım beklentisiyle başka yöne yönlendirme taktiğine dönebilir. K.Kore'nin 2006'da gerçekleştirdiği nükleer silah testinden sonra olan tam da buydu. Pyongyang, sürgit devam eden diplomasiyle nükleer bir devlet olarak fiili kabul alma arayışını sürdürecek şüphesiz. Son şantajlarıyla neticelenen yumuşak hava, bizi veya ortaklarımızı yoldan çıkarıp havayı meselenin özüyle karıştıran yan yollara sürüklememeli.Belirli bir zaman zarfında Kuzey Kore nükleer silahlarının imha edilmesi dışındaki herhangi bir netice, nükleer silahların yayılmasını önleme ümidine, küresel barış ve istikrara indirilmiş bir darbedir.

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı