İspanya'da demokratik açılımın ardınan ETA terör eylemi yapınca ilk tepki bölge halkından gelmişti.

PKK'nın Tokat eyleminin ardından DTP'nin barış yanlısı yöneticileri doğru bir tepki gösterdi.

Şu anda DTP'nin oy oranına bakınca, Kürt kökenli yurttaşlarımızın önemli bölümünün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını öne aldığını söyleyebiliriz.

Şimdi Kürt kökenli aydınlarımız ciddi bir tercihle karşı karşıya.

Bu topraklarda birlikte mi yaşacağız, yoksa ayrılacak mıyız?

Ayrılmak bence ölüm değil.

Ama burası Çekoslovakya değil, ayrılmak kolay olmaz elbette.

Onın için Kürt kökenli aydınların sesini yükseltmesi gerekir.

Eğer PKK'nın bir Ergenekon'u varsa, aynı bizim gibi onların da sesini yükseltmesi gerekir.

Bu iş, hukuk meselesidir, etnik köken değil.

Türkiye'de insanlar Ergenekon'a karşı çıkıyorsa, Kürtler de karşı çıkmak zorunda.

Şovenizm tehlikelidir.

Bugün Kürtler'in aydın kesimi ırkçılık yapıyor.

Sosyalist olduğunu iddia eden bir hareket, etnik kökeni eşitliğin önünde tutuyorsa, faşizandır.

Eğer Kürt kökenli yurttaşlarımız etnik kökeni demokratik eşit yurttaşlığın önünde tutuyorsa, ayrılık esas demektir.

Bu, tarihsel körlük demektir.

Aynı topraklarda yaşayan insanları birbirine düşürmeye yönelik her eylem, faşizandır.

Tokat'ta 7 gencimizin öldürülmesinin hiçbir faydası yokur.

Türkiye'nin Batısı'nda ırkçılığı güçlendirmekten başka.

Soru şu...

Biz, her türlü faşizme karşıyız, siz Kürtler ne diyorsunuz.

DTP'nin kapatılması

Ahmet Türk'ün milletvekilliğinin düşürülmesi devletin sertlik yanlısı yola döndüğünü gösteriyor. Bu Türkiye'nin uzun vadeli sağlığı açısından tehlikeli bir karar. Kürtlerin şahine değil güvercine ihtiyacı var. Ahmet Türk de bunlardan biriydi.

Kaynak: Star