TRT'nin Kürtçe kanalı test yayınına başladı. TRT-6, 1 Ocak'tan itibaren 24 saat yayında olacak.
Elbette bu kanal, yaptığı yayınlar, ne getirip götüreceği tartışılacak.
Tartışılmalı da.
Ama herhalde bunun belli bir düzeyde olması, en azından konuyu bir parça bilenler eliyle sürdürülmesi en doğrusu.
* * *
Mesela aklı başında bildiğimiz bir gazetemiz TRT-6 konusunda haber yaparken 'Ekrana çıkanların hedefte olduğuna' dikkat çekiyor!
İnsaf, bu nasıl bir yaklaşım.
Bu iş öylesine zor şartlar altında, öyle akla gelmedik dengeler üzerinde yürüyor ki.
Böylesine ağır bir sorumluluğu üstlenen 'birkaç iyi adam'a haksızlık etmeyelim.
Zaten bu proje başarısız olsun diye pusuya yatmış onca güç merkezi varken, ne dediğimize, ne söylediğimize biraz daha özen gösterelim.
* * *
Bir başka eleştiri de şu:
'Madem Kürt dilinin varlığını kabul ediyor ve bir devlet kurumunda kullanıyorsanız, neden TBMM'de konuşulan birkaç kelimeyi bilinmeyen bir dil olarak tanımlayıp, Diyarbakır ve Viranşehir sokaklarına, Kürtçe isim verilmesine karşı çıkıyorsunuz?'
Haklı gibi görünen bu eleştiri, başından beri Kürt meselesinden rant elde eden, şimdi bunu kaybetme telaşına düşenlerin yaklaşımı aslında.
Hangi adım atılsa, hangi haklı talep yerine gelse, mazeretler bulup işi başka taraflara çekmeye gayret edecekler.
Onların misyonu da bu.
* * *
Başka bir tartışma.
TRT-6'nın tanıtımda kullandığı bir slogan var.
'Em di bin eyni ezmani de'.
Kıyamet koparanlar oldu.
Burada verilen mesajın tercümesi şu:
'Hepimiz aynı göğün altındayız.'
Belki bir harfi yanlış okumaktan, belki kötü niyetten, daha kötüsü cehaletten birileri bunu 'Hepimiz aynı Osmanlı gibiyiz' diye tercüme etmişler.
'Hepimiz Osmanlıyız' diye tercüme etmeye kalkışanlar da var.
Başından beri bu işe muhalefet edenler kıyamet koparıyor.
Oysa mesaj hepimizi kuşatan ve son derece yerinde bir sözden ibaret.
'Hepimiz aynı göğün altındayız.'
Hoş. Bana sorarsanız 'Hepimiz Osmanlıyız' demenin de hiçbir sakıncası yok.
Hele İsrail'in devlet eliyle katliam yaptığı şu günlerde çok da anlamlı olurdu doğrusu.
* * *
Kıyamet koparmaya gerek yok.
Türkiye aklı başında işler yapmaya çabalıyor.
TRT, bugün Kürtçe yayın yapıyor.
Yarın Arapça, ertesi gün Farsça, hatta Ermenice yayın yapacak.
Çünkü bu coğrafyada barışın adresi Türkiye'dir.
Çünkü bu coğrafyada mazlumlara sahip çıkacak yegane güç Türkiye'dir.
Onun için çok dilli kanalı olacak.
Onun için kendi içinde ve etrafında herkesle barışık olacak.
Kimse endişe etmesin tam da bu adımlarla daha güçlü olacak.
* * *
Gazze'ye bakın.
İsrail'in dünyanın gözünün içine bakarak aylar yıllardır aç susuz, ilaçsız ölüme mahkum ettiği, şimdi de katlettiği mazlumlara bakın.
Bakın ve hatırlayın.
Yüzyıllar önce dört bir yandan kuşatılan Endülüs halkı, Osmanlı Padişahı Beyazıt Han'a nasıl sesleniyordu:
'Efendimiz, dinimizin ve dünyamızın güvencesi! Padişahımız, Sultanımız, din ve dünya yardımcımız! Adaletin dirilticisi! Zulme uğramışların koruyucusu! Arapların, Acemlerin, Türklerin ve Kürtlerin Sultanı! Darda kalmışların koruyucusu, kafirleri dize getiren efendimiz!'
Nerede yaşadığımızı, kim olduğumuzu ve kimlerin bizden ne beklediğini unuttuğumuz an...
İşte o an biz de 'unutulanlarla birlikte unutulmaya' mahkum olacağız.
Star