Bir Lübnanlı diğerine nükte bağlamında 'Suriye'nin Lübnan sınırına askeri yığınak yapmasının küresel mali krizle ilişkisi ne' diye soruyor.
Diğeri alayı daha da arttırarak 'ilişkisi Darfur krizinin Filistin'deki çekişmeyle ilişkisi kadardır' diye cevap veriyor. Nükteyi yapanlar dünyanın şartlar ve olaylar bakımından her şeyin birbiriyle ilişkili olduğu sınırlarla bağlantılı kılınmasından hareket ediyorlar!
Geçen sekiz yıldaki Amerikan politikalarının küresel kaosla bir fiil ilişkisi oldu. Bu ise şu üç şekilde yaşandı: Bazı ülkeler evrensel hareketi içinde kendisine katıldılar. Washington bazı ülkelerde karışıklıkları körükledi ve bazı ülkeler Amerikan karışıklığını körükledi. İlki açısından kelimenin tam anlamıyla ABD'nin Tony Blair dönemindeki İngiltere dışında dostu ve müttefiki kalmadı. Blair'in Washington'u desteklemesinde şahsi ve siyasi olarak ne elde ettiğini anlamış değilim. Fakat ekonomik konularda istifade ettiği kesin. Ne var ki savaşa ve sonrasına katılımı kendisi ve İngiltere için iyi sonuçlar getirmedi.
Afganistan ve Irak'a yönelik Amerikan saldırısından istifade eden ülkeler ise İsrail ve
İran'dı. İsrail teröre karşı savaşın Filistin'de ve Hamas'a karşı işine yarayacağını düşündü. İsrail şu iki noktada istifade etti: Teröre karşı savaşın bir parçası olarak Filistinlilere karşı savaş ve düşmanlarının eksilmesi açısından Irak savaşı. Yahudiler ABD'nin daimi desteğiyle 2002'den 2007'ye kadar barış görüşmelerini ertelediler. Fakat uzun vadede acaba İsrail bu Amerikan tek kutupluluğundan istifade etti mi? Barış ve Filistin devleti İsrail'in bekası için kaçınılmazsa şayet hiçbir şey elde etmemiş oluyorlar. Irak devletinin yıkılmasıyla cehennem kapıları İsrail de dahil bölgeye açıldı. El Kaide, İran ve Suriye rejimi Irak'a girdi ve hepsi de İsrail düşmanlığı çağrısı yapıyorlar. Kendisiyle barış yapsa bile Suriye'nin güçlenmesine İbrani devleti niçin sevinsin! İran'ın ise ABD'nin dostu veya müttefiki görülmesi mümkün değil. Fakat savaş konusunda İranlılara direk veya dolaylı olarak danışıldı. Afganistan'da NATO'ya destek verdiler. Taliban ve Saddam rejimlerinin yıkılması İran'ın çıkarınaydı.
ABD kendi çıkarlarını ve dünyayı terörden korumak için dilediği gibi davranma noktasında şüpheler oluşturdu. Amerikan politikalarının kızdırdığı ilk ülke Rusya'ydı. Zira Ruslar Sovyetlerin yıkılması sonrası bitirici bir kaos içine girdiler ve bu krizi aştılar. Fakat ABD Balkanlar, Doğu Avrupa yanı sıra Ortadoğu kanalıyla geldi. Rusya uzun yıllar diplomasiyle kaybettiklerini askeri yolla geri almaya çalıştı. Fakat Amerikalılar dört bir yandan kendilerini kuşattığı için bu boşunaydı.
ABD'ye tepki iki yıl önce başladı. Sadece El Kaide ve İran kanalıyla değil, Avrupa ülkeler, Japonya, Hindistan ve ardından Rusya kanalıyla geldi. İngiltere hariç belli başlı Avrupa ülkeleri Irak savaşına onay vermemişti. Şu ana kadar imar çalışmalarına katılmış değil. ABD'ye asıl kızanlar ise Ruslardı. Sembolik olarak Gürcistan'la savaştılar. Yalnız sorunlar başka yerdeydi. Örneğin Gürcistan'ın Doğu Avrupa ülkeleriyle birlikte NATO'ya girme projesi ve Afganistan gerekçesiyle Orta Asya'daki Amerikan üsleri...
Bu anlatılanlar Geçmiş yıllarda Amerikan saldırısının ülkelerimizde yaşanan gelişmeler üzerindeki etkilerine dair kısa bir özet oldu. Gözlemciler Obama ve McCain'le ilgili kamuoyu anketleri kanalıyla geleceği okumaya başladılar. Onlara göre McCain korkunç kayıplarına rağmen meydan okuma politikalarının sürmesi anlamına gelirken Obama sadece Irak'tan değil, El Kaide yenilgisi sonrası Afganistan da zaruri periyodik çekilme anlamına geliyor
Böylelikle ABD saldırdı ve büyük kaos yayıldı. Kaos daha büyük olabilir. Üç yıldır İran'ın durumunda olduğu gibi Tahran her açıklamayı veya sözü ABD ve İsrail'e karşı kendisi için bir zafer olarak görüyor. Bu yüzden Amerikan çekilmesi boşluğun doldurulması veya farklı kazanımlar üzerindeki rekabete alan açacaktır. Bu ise tutumların ve mevkilerin düzeltilmesi için birçok bölgesel savaş ve gelecek sürecin büyük göstergelerinin ortaya çıkması demek.
Paul Kennedy 'İmparatorlukların yükselişi ve düşüşü' adlı kitabında süper ülkelerin çoğunluğunun yükleri kaldırma güçlerinin olmaması sebebiyle yıkıldığını, ABD'yi geçen yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinde vuran hastalığın bu olduğunu ifade ediyor. Ne var ki Avrupalılar ve Japonlar şu an ABD'nin daimi olarak kendilerinin ve dünyanın aleyhinde çalıştığını ifade ediyorlar. Maalesef efendi ve köle şu an ezici krizde birlikte boğuluyorlar. Dereceleri farklı olsa da her ikisi de yaralı. Ortadoğu ise kasırganın merkezinde.
Kaynak: Zaman