Aydınlanma Çağı boyunca ve özellikle 19. yüzyılda insanların akıl sahibi, ‘rasyonel’ yaratıklar olduğuna inanılıyordu. 20. yüzyılda yaşananlar bu inancın yanına kocaman bir soru işareti koydu.

21. yüzyılda bu soru işareti daha da koyulaşıp büyüyor.
Önceki gün Amerikan Temsilciler Meclisi’nin Dışilişkiler Komitesi’nde yapılan oylamanın sonucu akıl dışı faktörlerin Amerikan başkentinde ne kadar egemen hale geldiğinin bir kanıtı olarak gösterilebilir.

Uzun dönemde kimseye faydası olmayacak olan bu sonuç, en başta gariban Ermeni halkı olmak üzere pek çok kişiye zarar verecektir. Bunların başında kuşkusuz, o Meclis’in korumakla yükümlü olduğu Amerikan halkı vardır.

Kimseye faydası yok derken belki biraz abartıyorum: Varlığını soykırım ticaretine ve Türkiye nefretine borçlu olan Ermeni lobisi hariç demem gerekir.

Onlar Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma sürecinden hiç memnun değillerdi, çünkü bu yakınlaşma onların varlık nedenini sorgulanır hale getiriyordu. Şimdi ise, edindikleri bu gazla Amerika’da bir Ermeni Kongresi kurmaktan söz etmekteler.

Hatırlayacaksınız, Türkiye ile Ermenistan arasında protokoller imzalandıktan sonra diasporadaki homurtular çığlık halini almış, öfkelerini 2009 Ekim’inde ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında Ermenistan Cumhurbaşkanı Sergizyan’ın suratına haykırmışlardı.
Aynı yılın kasım ayında Ermenistan’a yapılacak yıllık teleton yardım kampanyasında bağışlar bir önceki yılın neredeyse üçte birine düşmüştü.

Ders veriyorlardı: Türklerle barışırsın ha!
Bu yıl diaspora, gücünü yeniden kazanıp Ermenistan Ermenilerine göstermek için yeniden örgütlendi, her zamankinden daha fazla çalıştı.

Ve başardı, buna başarı denirse. Şimdi hayatlarından memnunlar.
Öyle sanıyorum ki, bu bilek güreşinin mağlupları arasında yer alan Obama Clinton yönetimi işin ciddiyetini çok geç anladı. Son anlarda yaptıkları girişimler cılız kaldı.

Oylama maksimum etki için bir oyun gibi sahneye konmuştu sanki. 21-13’lük bir farktan, 23-22’lik bir sonuca geçişi olayı izletenlere adeta kanırta kanırta izlettiler.

Bu elbette Erdoğan-Davutoğlu dış politikası için de bir yenilgi oldu.
Ki onlar bu alanda yenilgiye pek alışkın değiller.
Buradan nereye gidilir?
Protokolleri onamak üzere TBMM’ye gidilmeyeceği belli...
İzleyeceğiz.

 

 Kaynak: Radikal