TÜRK ve İsrailli akademisyenlerin hafta içinde Tel-Aviv'de ortaklaşa düzenledikleri bir konferans, İsraillilerin Türkiye'nin Ortadoğu politikasındaki son gelişmeler karşısında ne kadar kırgın ve kaygılı olduklarını ortaya koydu.
Bahçeşehir Üniversitesi ile İsrail'deki Bar-İlan Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen iki günlük toplantılarda, İsrailli diplomatların ve askeri uzmanların da katılımıyla, Türkiye'nin dış politikasındaki yeni yönelimlerin yanı sıra, Türk-İsrail ilişkilerindeki sıkıntılar tartışıldı.
Toplantılarda konuşulanların ışığında, İsrail'deki Türkiye ile ilgili "genel hava"yı şöyle özetleyebiliriz:
"Anadolu Kartalı" tatbikatından son dakikada İsrail'in dışlanmasının ve TRT'de "Ayrılık" dizisinin gösterilmesinin İsrail'de yol açtığı şok hâlâ devam ediyor. Tatbikat olayı, stratejik işbirliğine indirilen bir darbe olarak görülüyor. TRT'deki dizi ise, bir düşmanlık ve nefret yaratma potansiyeline sahip olması bakımından tehlikeli sayılıyor.

Farklı bakış açısı
BİRÇOK İsrailli konuşmacı, Türk hükümetinin Davos olayından bu yana aldığı tavrı, haysiyet kırıcı ve şimdiye kadar Türkiye'nin izlediği İsrail ile dostluk politikasına aykırı saydıklarını açıkça belirttiler.
Hemen şunu belirtelim ki, Türkiye'nin bu tutumunu sert ifadelerle eleştiren İsrailli akademisyenler ve uzmanlar, genelde Türkiye'yi iyi tanıyan ve konuşmaları ve yazılarıyla destekleyen kimseler. Bunlar, bir akademisyenin deyişiyle, şimdi "farklı bir Türkiye" ile karşılaştıklarını ve bu değişiklikten düş kırıklığına uğradıklarını söylüyorlar.
Bu duygulara bir de Türk dış politikasının giderek -kendi deyişleriyle- "radikal Ortadoğu ülkeleri"ne yönelmesinden duydukları kaygı ekleniyor. İsrailli katılımcılar özellikle Türkiye'nin İran'la sıkı bir işbirliği dönemine girmesinden ve Tahran'ın pozisyonunu savunmasından duydukları kaygıyı dile getirdiler. Bir profesör, Türkiye'nin İran'a verdiği desteğin, bu ülkenin nükleer amaçları konusunda daha sert davranmaya iteceğini ve Ortadoğu'daki nüfuzunun artmasına da yol açacağını iddia etti.
Bu kaygı İsrail'de oldukça yaygın. Türkiye'nin İran ile ilişkilerini geliştirmesinin, onun uluslararası camiayla uzlaşmasına katkıda bulunacağı görüşü Tel-Aviv'de kabul görmüyor. Bu konu, Türkiye ile İsrail'in, bölgedeki olaylara ve krizlere bakış açısının çok farklı -hatta zıt -olduğunu ortaya koyuyor. 

İlişkilere devam
TÜRKİYE'nin Ortadoğu'daki yeni açılımları, Gazze olaylarından sonra Ankara'nın İsrail'e karşı açık bir tavır alması, Türk- İsrail ilişkilerinde bir kriz yarattı. Bar-İlan'daki toplantılarda ilişkilerin nasıl tekrar rayına oturtulabileceği konusu da tartışıldı. Ancak görünen o ki, bu krizin etkilerinin -ve bunun yarattığı güvensizliğin -giderilmesi için zamana ihtiyaç olacak.
Siyasi alanda ilişkilerdeki soğukluğa rağmen, ekonomide, savunmada, teknolojide işbirliğinin devamında iki taraf da yarar görüyor. Dolayısıyla bu alanda bazı hareketler bekleniyor.
Tel-Aviv'deki yeni Türk Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'un Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle verdiği resepsiyonda konuşan İsrail Ticaret Bakanı Ben Eliyezer, önümüzdeki ay Türkiye'ye geleceğini açıklarken, temasların devamının her iki ülke için önem taşıdığını ve yakında ilişkilerin yeniden canlanacağından emin olduğunu söyledi. Büyükelçi Çelikkol da, Türk-İsrail ilişkilerinin sağlam bir zemine oturduğunu belirtti.
Bu sözler hiç olmazsa her iki tarafın da resmi politikalarında ilişkilerin sürdürülmesinin eski önemini koruduğunu gösteriyor.

Kaynak: Milliyet