İran devrimin otuzuncu yılını kutluyor. Son otuz yıl içerisinde İran milletlerarası yaptırım kararları ve savaş tehlikesi ile beraber yaşadı. Tüm bunlara rağmen ülke inanılmaz başarılar elde etti.

Dünya Bankasının verdiği rakamlara göre İran 180 ülke arasında GSMH sıralamasında 776 milyar dolar ile on yedinci sırada bulunuyor. Şunun da belirtilmesi gerekiyor ki Avustralya ve Hollanda gibi ülkeler bu sıralamada İran'dan sonra gelmektedir.İran ekonomisi diğer bölge ülkeleri ile kıyaslandığı zaman dünya mali krizinden en az zarar gören ekonomi oldu.

İran devlet başkanı Mahmut Ahmedinejad dünya mali krizinin İran bütçesini kesinlikle etkilemediğini belirtti. Çünkü Ahmedinejad ülke ekonomisi kendi ayakları üzerinde durmakta ve yabancı sermaye bağımlılığı olmadığını söyledi. İran Devlet Başkanı petrol fiyatları yedi ya da beş dolara düşse de ülkelerini idare edebileceklerini ilan etti.


Onun söyledikleri gerçekleri yansıtmaktadır. İran 138 milyar barel petrol kaynağına sahiptir ve dünya petrol ihraç eden ülkeler içerisinde dördüncü yerde bulunmaktadır. Bununla beraber ülkede yeterince petrol imal sanayisinin bulunmaması sonucunda bazı sorunlar da yaşanabiliyor. Petrolden başka yeraltı zenginliği ise günlük 485 milyon kübametre çıkan doğalgaz. Bu zenginlik ile de İran ilk sıralarda yer almaktadır. Ancak biz otuz yıl öncesine dönelim. İslam devrimi 1978 Ocak ayından 1979 Şubat ayına kadarki olaylar zincirinde gerçekleşti. Neticede şah Muhammed Rıza Pehlevi devrildi ve yeni yönetim şekli getirildi. Ülkenin başında Ayetullah Humeyni bulunmaktaydı. İran tarihinin önemli adımlarından birisini atmış ve kendine özgü gelişim yolunu tercih etmişti.


Şah Muhammed Rıza Pehlevi 1941 yılında hükümete gelmişti. Otuz sekiz yıllık yönetimi zamanında İran'ın radikal bir şekilde batılılaşmasını sağladı. Pehlevi dış politikasını ABD ile yakınlık ve İsrail ile müttefiklik üzerine kurmuştu. Ülkede her türlü muhalefet yasaklanmıştı. Muhalif görüşler SAVAK özel birimi tarafından acımasızca bastırılmakta idi. Rejimi en fazla eleştirenlerden birisi de Şialar için mukaddes sayılan Kum şehrinden olan Ayetullah Humeyni idi. O şahın batı yanlısı politikasını eleştirmekteydi. Onun göz alınmasından yani 5 Haziran 1963'den sonra İran'ın her tarafında protesto eylemleri düzenlendi. Silahlı güçlerin müdahalesi sonucunda on beş bin insan hayatını kaybetti. Humeyni sekiz aylığına ev hapsine atıldı. Ancak o serbest kaldıktan sonra da şah aleyhindeki faaliyetlerine devam etti. 1964 yılında Humeyni ülkesinden sürüldü.


Humeyni muhacir olarak da devrim faaliyetlerine devam etti. "İslam devleti" adlı kitabında devlet yapılarının temellerini anlattı.  Onun kitapları ve ses kayıtları gizli yollardan İran'a sokuldu ve halk arasında yayıldı. 1977 yılında şah ABD'nin baskısıyla geri adım atmağa başladı ve birkaç yüz siyasi tutukluyu serbest bıraktı. Onlar "İslam sosyalizmi" düşüncesi etrafında gruplaşmaya devam ettiler. İran'da 8 Ocak 1978 devrimin başlangıcı olarak kabul görmektedir. Belirtilen tarihte Kum'da hükümet aleyhinde en büyük gösteri düzenlenmiş, gösteri acımasızca dağıtılmıştı. Yetmiş kişi hayatını kaybetmişti. 1978 yılı içerisinde İslam din adamları ülkenin çeşitli şehirlerinde eylemler organize ettiler. Eylemler şah askerleri tarafından dağıtılmakta idi.
Devrimciler greve başladılar ve 1978 yılının Kasım ayında ülke ekonomisi durma noktasına geldi. Petrol imal eden fabrikalar durdu. Limanlar ve sanayi çalışamaz hale geldi. 2 Aralık'ta Tahran'da iki milyon kişinin katılımıyla protesto yapıldı. Protestocular şahın indirilmesini talep etmekteydi. 16 Ocak 1979'da şah İran'dan kaçtı. Kısa bir süre sonra başbakan Bahtiyar Humeyni ile irtibata geçti ve ondan yeni İran Anayasasının hazırlanması için yardımını talep etti. 1 Şubat 1979'da Ayetullah Humeyni İran'a geri döndü ve üç gün sonra başbakanı kendisi tayin etti. Yeni başbakan Mehdi Bazargan oldu. Humeyni taraftarları zamanla emniyet karakollarını ve askeri bölgeleri ele geçirdiler. Halka silah dağıtmağa başladılar. Böyle bir durumda ordu 11 Şubat tarihinde tarafsız olduğunu ilan etti.


1979 yılında yeni Anayasa kabul edildi. Yeni Anayasaya göre hükümetin başına resmen Humeyni gelmiş oldu. Sivil hükümeti devlet başkanı, başbakan ve meclis paylaştı. Bu Anayasa'nın kabul edilmesiyle teokrasi rejimi de yasalaşmış oldu. Ülkenin gerçek başkanı dini lider oldu. Devlet başkanı ise devletin ikinci adamıydı. Şah kaçtıktan sonra ABD'den yardım talep etti. Ancak dönemim ABD başkanı Jimmy Carter şaha askeri destek vermekten kaçındı. Çünkü batı basınında şah rejiminin muhaliflere karşı yaptıkları sert bir şekilde eleştirilmekteydi. İran'a ordu gönderilmesi konusunda ABD yönetiminde fikir ayrılığı yaşandı. ABD'nin milli güvenlik danışmanı Zbignev Brejinski askeri müdahaleyi savundu. Ancak devleti yönetenlerin bir çoğu devrimi durdurmağın imkansız olduğunu ileri sürdüler.


Sonraki otuz yıl içerisinde ise sürekli tehditler savurmaya yaptırımlar uygulanmaya başladı. İran kuşatma altında kaldı. Ancak ülkenin gelişimi İran'ın baskılara dayandığını göstermektedir. Bu da tarihin çelişkisi olsa gerek: İran sürekli izole edilmekte yine de gelişmeye devam etmektedir.

Dünya Bülteni için çeviren: İbrahim Ali