Iraklı Kürt lider Mesud Barzani'nin geçen hafta el Arabiye televizyonunda yayınlanan mülakatı, Irak'ın kuzeyinde kontrolün Birleşik Devletler'den çıktığına dair bir işaret olarak algılanabilir.
Barzani, Kürt halkının kendi kaderini belirleme hakkı olduğu iddiasında her zaman sözünü sakınmaz biriydi; ancak bu kez çizgiyi aştı ve Türkiye'deki Kürt alt milliyetçiliğinin ateşini körükleme tehdidinde bulundu. Ankara'nın, cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle zaten gergin olan politik ikliminde, Barzani seçimler üzerinde dahi etkisi olabilecek hassas sinirlere dokudu. Bu arada, cevabı hiç de kolay olmayan birkaç soru gün yüzüne çıkıyor. Barzani'yi bu minvalde konuşması için birileri kışkırttı mı?
Washington, sinirleri yatıştırmak için araya girdi. Aslında, Türkler tehdit edilmeyi sevmiyor ve Barzani bunu tüm Arap dünyasının gözü önünde, hem de Osmanlıların onurlu tarihinin bir bölümünü oluşturan Arap Ortadoğu'su önünde yaptı. Aynı zamanda, Türk onuru bir hafta içinde ikinci kez yara aldı. Daha önce de Bağdat -hiç şüphe yok ki Washington'un izniyle bunu yaptı- Irak konferansının 3-4 Mayıs tarihinde Kahire'de düzenlenmesini kararlaştırdı.
Barzani, röportajı 28 Şubat'ta verdi; ancak bazı nedenlerden ötürü altı hafta sonra yayınlandı. Fakat, tesadüf ya da değil, geçen hafta Türk medyası Washington'un Türkiye'nin İran ile giderek artan stratejik işbirliğinden rahatsız olmaya başladığını yazmıştı.
Barzani, Türk-ABD ilişkilerindeki ayrılıklardan mı faydalanıyordu? Sonuç olarak, Barzani ve İsrailli casuslar arasında devam eden gizemli ilişkiler var. Mülakatında Barzani, İsrail'e de dostane göndermelerde bulundu. Elbette, İsrail'in Kuzey Irak Kürtleri ile eski bağları var.
Seymour Hersh'e göre, İsrail istihbaratı Kuzey Irak'ı, İran'daki eylemlerini rahatlıkla yapabilmek için kullanıyor. Hersh, üç yıl önce New Yorker dergisindeki yazısında, İsrail'in Kuzey Irak'taki petrol ve gaz üzerinde gözü olduğunu belirtmişti. Sadece Güney Kürdistan'daki petrol miktarının 45 milyar varil ve 100 trilyon metreküp gaz olduğu tahmin ediliyor. Kürt bölgesindeki İsrail varlığı kaçınılmaz bir şekilde, Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri üzerinde bir gölge oluşturuyor.
Son zamanlarda İsrail, Erdoğan hükümetinin Hamas liderliğindeki Filistin hükümeti ve Tahran ile temas kurmasından hoşnutsuz. Erdoğan, bir süre önce Hamas lideri İsmail Haniye'yi Ankara'ya davet etmişti. Hiç kuşkusuz, Barzani'nin Türkiye'ye meydan okumasının ardında birden fazla sebep olabilir. Mülakatında Barzani, Türkiye'nin Kerkük'teki Kürt otonomisine karışmasına tepki gösterdi.
Irak anayasası, yıl sonuna kadar Kerkük'te bir referandumu öngörüyor ki, Erbil, Dohuk ve Süleymaniye'nin kaderi de bu referandumla belli olacak. Barzani, "Türklerin Kerkük meselesine karışmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin böyle bir hakkı yok. Aksi halde, biz de (Kürt nüfusun yoğun olduğu) Diyarbakır'a karışırız." dedi.
Öngörülebileceği gibi, Ankara'daki tepki keskin oldu. Bir yazar, Barzani'nin Ankara'ya "botlarını yalamaya, üzgün olduğunu söylemeye" geleceğini yazdı. Kürt bölgeleriyle sorunun çözümünde politik bir uzlaşıdan yana olan Erdoğan da sert tepki verdi.
Erdoğan hükümeti, daha önce bu konuda "yumuşak" olmakla suçlanıyordu. Ufuktaki cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleriyle birlikte, Erdoğan, Barzani'yi "sözlerinin altında kalacağı" şeklinde uyardı. Türk Dışişleri Bakanlığı da, Irak'a bir nota verdi ve sınır ötesi terörizmi engellemesi çağrısında bulundu.
Ankara, Kahire'deki Irak konferansında bu konuyu gündeme getirebilir. Daha da önemlisi, Ankara, Washington nezdinde diplomatik girişimde bulunarak, Barzani'nin sözlerinin aşırı rahatsız edici ve kabul edilemez olduğunu belirtti.
Gül, Rice ile konuştu. Türk diplomasisi, Birleşik Devletler'le Irak konusundaki ayrılıkları gidermek için elinden geleni yapıyor. Açık bir şekilde, Türkiye bir krizden kaçınılması için Kerkük'teki referandumun ertelenmesinden büyük bir memnuniyet duyacaktır. Ankara, ABD ile özel ilişkilerine dikkat çekiyor.
Geçen hafta Türkiye, Afganistan'da bölgesel komutanlığı üstlendi ve asker sayısını bin 150'ye yükseltti. Ancak, Ankara hiçbir zaman ABD destekli Kürt Bölgesel Hükümeti'nin varlığını onaylamadı.