Bir kısmı birleşti ve sayı dörde düştü: ExxonMobil, Chevron, Shell ve BP. Bu şirketler dünyanın en büyük ve güçlü finans imparatorları arasında. Ancak, petrol üzerindeki aşırı kontrollerini hükümetlere kaptırdıkları günden bu yana söz konusu devler, eskiye dönmek için çabalıyor. Dünyadaki ikinci en büyük rezerve sahip Irak her daim şirketlerin istek listesinin başında yer aldı. Eğer geçerse, bu ay içinde Irak parlamentosu, petrol şirketlerinin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak yeni bir petrol yasası kabul edecek. Bu yasa, Irak petrollerinin büyük bir bölümünü Irak hükümetinin elinden alıp bir ya da daha fazla kuşak uluslararası şirketlere verecek. 2001 Mart'ında, Amerika'nın en büyük petrol şirketlerinin yöneticilerini de içeren Ulusal Enerji Politikası Geliştirme Grubu (Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in enerji görev gücü olarak daha iyi biliniyor), Birleşik Devletler hükümetine, Ortadoğu ülkelerinin "yabancı yatırımlara enerji sektör alanlarını açma" girişimlerini desteklemesi tavsiyesinde bulundu. Bir askerî müdahale ve sonrasındaki politik mühendislik çalışması, Irak petrol yasasıyla şirketlerin hedefine ulaştığının en önemli göstergesidir. Bu yasa, şirketlere büyük yarar sağlıyor ve Irak ekonomisine, demokrasisine ve egemenliğine ise büyük zarar veriyor. Irak müdahalesinden bu yana, Bush yönetimi petrol yasasının geçmesi için saldırgan bir tutum içindeydi. Bu, Başbakan Nuri el Maliki için bir "ön kabul testi"ydi. Bush, Dışişleri Bakanı Rice, General William Casey, Büyükelçi Halilzad ve yönetimin diğer yetkilileri açık bir biçimde meselenin aciliyet taşıdığına vurgu yapıyordu. Merkezi Irak hükümetinin petrol gelirlerini ulusa kişi başına düşen gelir bazında dağıtma girişimi altında Bush yönetimi, yasanın gelir dağılımı planını kendine göre şekillendirdi. Aslında, Irak yönetiminin bu güzel önerisi yasanın diğer maddeleri aracılığıyla budandı -söz konusu maddeler de Irak petrolünün ülke dışına akmasına ve gelirin uluslararası petrol şirketlerinin cebine girmesine olanak veriyor. Bu yasa, Irak petrol endüstrisini, sınırlı pazarlama sözleşmeleri dışında Amerikan petrol şirketlerine kapatan ulusallaştırılmış bir modelden, uluslararası şirketlere tümüyle açık, hemen hemen özelleştirilmiş ticari bir endüstriye dönüştürecektir. Irak Ulusal Petrol Şirketi, Irak'ın bilinen 80 petrol alanından sadece 17'si üzerinde bir kontrol sahibi olacak -yani bilinenin üçte ikisinden vazgeçiliyor ve keşfedilmemişler de elden çıkarılıyor. Bunlar da yabancı kontrolüne bırakılıyor. Yabancı şirketler gelirlerini Irak ekonomisine yatırmak, bir Iraklı şirketle ortak olmak ya da Iraklı işçileri istihdam etmek ya da yeni teknolojileri paylaşmak zorunda değil. Hatta, Irak hükümeti en zayıf dönemindeyken onlar sözleşmeler imza ederek mevcut "istikrarsızlıktan" da sağ salim çıkabilir ve ülkeye adım atmadan önce iki yıl bekleyebilir. Irak petrolünün büyük bir bölümü, ülkenin ekonomik gelişmesi için kullanılmak yerine iki yıl daha yer altında kalabilecek bu anlaşmayla. Uluslararası petrol şirketleri aynı zamanda, üretim paylaşma anlaşmaları adı altında dünyadaki diğer dostane şirketlerle de anlaşmalar yapabilecek. Bu anlaşmalar, petrol endüstrisi için önerilen bir model, ancak Ortadoğu'daki tüm önemli petrol üreten şirketler tarafından reddediliyor; çünkü uzun vadeli sözleşmeleri içeriyor (Irak'ın taslak yasası örneğinde 25-30 yıl) ve diğer modellere oranla şirketlere büyük kâr, sahiplik ve kontrol veriyor. (International Herald Tribune, 14 Mart 2007)