İmparatorluklar geçmişte, bugün ABD'nin yaptığı, kayıpları azaltmak amacıyla çeşitli stratejiler izlediler. Bu stratejilerin bazıları diğerlerine nazaran daha başarılıydı. En az başarılı ve en mâliyetli olanlar, sömürge hâkimiyetini yeniden tesis etmek amacıyla emperyalist karşıtı büyük hareketleri geri püskürtmeye girişen stratejilerdi. Sömürgeci restorasyon politikaları, küresel ekonomik gücün çöküşte olduğu bir süreçte her daim başarısız olmuştur. Gayri-askeri stratejiler ise hiç değilse emperyal varlığın bazı tezahürlerini güvene alma noktasında en az mâliyetli ve en başarılı olanlardı. Yükselen sömürge burjuvâzisinin ortaklığıyla, pazar üstünlüğünün emperyal hegemonyayı güvence altına almasına izin veren müzakereye dayalı bağımsızlıklar sayesinde başarılı olundu.
Tarihi olarak, çöküşteki emperyal güçlerin başvurduğu beş (veya bunların bileşkesi) strateji vardır.
1. Yenilenen askeri saldırılarla kolonileri veya neo-kolonileri geri kazanmak. II. Dünya Savaş'ından sonra Fransa (Hindiçini ve Cezayir'de), İngiltere (Kenya'da) sömürge hakimiyetini yeniden tesis etmeye çalışırken büyük bir iktisâdi ve siyasi bedel ödediler ve en nihayet başarısız oldular.
2. Neo-kolonici anlaşmalar. İngiltere, II. Dünya Savaşı'ndaki kayıpları yüzünden ciddi şekilde zayıfladı ve milyonlarca bağımsızlık hareketiyle yüzyüze geldi. Bunun üzerine müzakere yoluyla Hindistan'a bağımsızlık vermenin daha akıllıca olduğuna hükmetti; maksadı, emperyal ticari ve yatırım bağlarını sürdürmek, İngiliz eğitimli (İngilizleşmiş) askeri ve sivil yetkililer eliyle dolaylı bir siyasi nüfuzu elinde tutmaktı.
3. Liderlik makamını, yükselen ve daha üstün bir emperyal güce devretmek. Bu yaklaşım, küçük ortak haline gelerek, miktarı azaltılmış ekonomik faydayı ve siyasi nüfuzu muhafaza etmeye bakar. İngiltere, Yunanistan'da komünistlerin liderliğinde faşist karşıtı direniş hareketlerle karşı karşıya kaldı ve ABD, siyasi jandarma rolüne soyunup yükselen uydu devletin kontrolünü ele alırken, o, geriye kayıp ikinci derecede rol oynadı. İngiltere, Balkanlar'da ve Akdeniz'de daralmış bir nüfuz küresini elinde tutmayı sürdürdü. Benzer şekilde, Belçika, ABD'nin desteklediği kukla Mobutu rejimine konum üstünlüğü vermek için, Kongo'da Patrice Lumumba başkanlığındaki yeni ulusçu hareketi tepelemeye kalktı.
4. Siyasi hâkimiyeti, sömürge döneminin ekonomik ve mâli vâsıtalarını korumakla mükellef yerli yöneticilere devretmek. İngiliz sömürge rejiminin Karayipler'den çekilmesi, esasında, sömürge dönemi sonrasının başlarında sterlin üzerinden yapılan ticaret ve yatırımı teşvik etmek ve de korumak için yapılan idâri ve kolluk gücü masraflarını azaltmaya yaramıştır. Emperyal “tercih”, İngilizleştirilmiş – İngilizlerin eğittiği ve beyinlerini yıkadığı - seçkinlerin hâkim olduğu bir toplumda haşmet ve geçit törenlerinin etkisi altındaki “bizim çocuklar” vâsıtasıyla teşvik edildi. Ancak zaman içerisinde, sömürge sonrası geçmişin eski çocuklar ağı üzerinden sağlanan pazar hâkimiyeti, yerini “serbest ticaret doktrinlerine” bıraktı ve kapıları Amerikan hegemonyasına açtı.
Rakip imparatorluğun hızlı çöküşü, daha yavaş ve uzatmalı çöküş yaşayan bir imparatorluğa yeni bir hayat verebilir. Komünist uydu sisteminin ani ve topyekûn çöküşü, Sovyetler Birliği'nin parçalanması, Amerika'ya askeri üs imparatorluğunu genişletmesi ve kendi emperyal savaşlarını vermesi için para askerler istihdam etme fırsatını verdi. Avrupa'nın başlıca güçleri, Rusların “doğrudan” pazar ve ideolojik hâkimiyetinin yerini alarak, Doğu Avrupa'da, Baltık devletlerinde ve Balkanlar'da sanayi, hizmet, taşımacılık, medya, gayri menkul ve finans gibi stratejik sektörleri ele geçirmek sûretiyle emperyal zenginliğin dirilişine şahit oldular.
Emperyal yönetici sınıfların kendi çöküşleriyle başa çıkma şekilleri, Amerikan emperyal yöneticilerinin tepkileri üzerinde doğrudan etkilidir.
Emperyal çöküşe Amerikan tepkisi: İmparatorluğu korumak, ulusu kurban etmek
Amerika, kendi çöküşüne en az altı tepki vermiştir.
1. Washington'ın dünya ekonomisindeki ekonomik çöküşüne ve çeşitli bölgelerde siyasi nüfuzunun çöküşüne uzun vadeli ve geniş ölçekli tepkisi, küresel askeri üs ağlarını genişletmek ve tahkim etmek olmuştur. 1990'lardan başlayarak, eski Varşova Paktı ülkelerini – Polonya, Macaristan, Çekoslovakya – ABD liderliğindeki NATO üyeliğine aldı. Ardından, Ukrayna ve Gürcistan'ı NATOPA ortak üyesi yaparak askeri erişimini artırdı. Bunu da Kırgızistan, Kosova ve diğer eski Yugoslavya cumhuriyetlerinde askeri üs kurulması takip etti.Yeni Binyıl, Irak ve Afganistan'da pek çok askeri üs kurulmasına ve yerel paralı askerlerin ve polis gücünün istihdam edilmesine varan müzmin savaşlara ve askeri işgallere şahit oldu.
Beyaz Saray, Kolombiya'da yedi askeri üssü güvenceye aldı ve askeri varlığını Paraguay ve Honduras'a kadar genişletti; Ekvator/Manta'daki askeri üsten kovulmuşken, Peru, Şili ve Brezilya ile ikili askeri anlaşmalar imzaladı. ABD, küresel askeri varlığını Asya ve Latin Amerika'ya genişletirken, Çin de Brezilya'nın, Arjantin, Peru ve Şili'nin başlıca ticari ortağı olarak ABD'nin yerini aldı. ABD, Irak'ta büyük bir paralı asker ordusunu beslerken, Çin, S. Arabistan'ın ana ihraç pazarı haline geldi. ABD'nin küresel askeri genişlemesi, küresel ekonomik gücünün buna paralel veya buna uygun bir şekilde toparlanmasını sağlamadı. Tam aksine, askeri erişimi artarken ekonomik erişimi azaldı.
2. Beyaz Saray'ın ekonomik çöküşe verdiği ikinci tepki, bağımlı rejimler yaratma kampanyasıdır. Bu çabanın büyük bir kısmı, yerel seçkinlere, STK'lara, yumuşak başlı siyasi muhaliflere ve ABD'de ikamet edip de Washington'la ve onun istihbarat servisleriyle bağları olan sâbık vatanperverlere mâli destek vermek oldu. Ukrayna ve Gürcistan'daki “renkli devrimler”, Kırgızistan'daki “lale ayaklanması”, Yugoslavya'nın etnik patlaması, Irak'ın fiili/de facto bölünmüşlüğü ve bir Kürt “cumhuriyetinin” kurulması, Çin'de Tibetli ve Uygur ayrılıkçıların teşvik edilmesi, doğu Bolivya'daki oligarklar, Tayvan ordusunun güçlendirilmesi, bunların hepsi de küresel ekonomik çöküş karşısında siyasi hâkimiyetin genişletilmesi çabasının bir parçası olarak görülebilir.
Bağımlı rejimler yaratma çabası iki bakımdan başarısız oldu. Bağımlılar ekonomiyi yağmaladılar, kamu hazinesini batırdılar ve nüfusu sefâlete sürüklediler, ki bazen ya güç yoluyla ya da sandık yoluyla devrildiler. İkincisi, bağımlılar Amerika'nın küresel iktisâdi emellerine katkı yapmaktan ziyâde ABD hazinesinden kredi ve sadaka çeken bir külfettiler. Mâliyetli bağımlı rejimler inşası, yerli sömürge vâlilerinin desteklenmesi, ekonomik imparatorluk inşasına zarar verir. Bu esnada, Çin'in imâlat sanayine yaptığı yatırımlar ve bunun tabiî sonucu olan hammadde ve gıda maddeleri talebi, Çin'in Amerikan bağımlısı devletlerde daha büyük ve daha kazançlı bir varlık göstermesine yol açtı. Amerikan destekli bağımlı devletler hızla yükselip hızla düşerken, Çin'in pazar eksenli varlığı, gitgide artış kaydediyor.
3. Nüfuzlu Siyonist siyasi karar alıcılar dâhil, askerileşmiş seçkinlerin yönlendirmesi altındaki Washington, “güç gösterisi” ulusçulara ve bağımsız devletlere gözdağı verir ve ABD ekonomik varlığını perçinler varsayımından kalkışla, Ortadoğu ve Güney Asya'da içinden kolay kolay çıkılmaz trilyonlarca dolarlık kolonyal işgallere atıldı. İşgaller tam da umut edilenin tersine Amerikan nüfuzunu azalttı, özellikle de Siyonistleşmiş Washington'ın İsrail kolonyalizmine verdiği kayıtsız şartsız destek ışığı altında, ulusçu ve pan-müslim reddi artırdı. Teorik olarak, Amerika'nın küresel ekonomik varlığını artırabilecek ve Çin karşısında rekabetçi konumunu güçlendirebilecek Amerikan kaynaklarını, İmparatorluğu yastıklayacak hamleler arasında en çok da müzmin kolonyal savaşlar yanlış yöne kaydırmıştır.
4. Emperyal gücü iade etmek için yapılan kolonyal savaşlar, yukarıda kaydettiğimiz üzere, II. Dünya Savaşı'nın ardından Avrupalı güçler tarafından denenmiş ve başarısız olmuştur. Benzer şekilde, Wall Street'in verimli bir ekonomiyi yağmalaması ve çokuluslu şirketlerin sermayeyi ve işleri – dış kaynak kullanımı yoluyla Çin ve Hindistan'a – yurtdışına nakletmesi sonucu içeriden zayıf düşmüş ABD, denizaşırı imparatorluk inşasını başarmaya ve bundan kazanç elde etmeye pek az muktedirdir. İronik olan şu ki Amerika, Avrupa'nın sömürgecilik modeli imparatorluk inşasına karşı yarım asır önce pazar hâkimiyetini yeğlemişti. Şimdi roller değişti. Avrupalılar ve Çin, pazar üzerinden hegemonya tesis etmeye bakarken, Amerika, askeri eksenli sömürgecilik modeli imparatorluk inşasını benimsiyor.
5. Gizli operasyonlar yani “darbe bezirganlığı”, Latin Amerika'da, İran, Lübnan ve öteki yerlerdeki ulusçu halkçı rejimleri tersine çevirmenin yöntemi oldu. Washington, her bir vakada, kendisine bağımlı bir rejim kurmada başarısız oldu ve bumerang etkisi yarattı: Hedefe koyulan hükümetler siyasetlerini radikalleştirdiler, destek kazandılar ve kök saldılar. Örneğin, Venezüella'da ABD destekli darbe ters tepti, Başkan Chavez göreve iade edildi ve çokuluslu şirketleri kamulaştırdı, serbest ticaret anlaşmaları ve askeri üslere karşı Latin Amerika'da muhalefeti körükledi. Benzer şekilde, İsrail'in ABD destekli Lübnan işgali karşısında Hizbullah'ın başarılı savunması, Hizbullah'ın Amerikan yanlısı Hariri rejimindeki varlığını tahkim etti.
6. Amerika'nın Ortadoğu'da kolonyal savaşlara yağ sürmede başlıca müttefiki, ırkçı, kolonyal militarist İsrail devletini kayıtsız şartsız desteklemesi tam tersi sonuçlar doğuruyor: 1.5 milyarlık İslam âlemi yabancılaşıyor, (Türkiye ve Lübnan gibi) eski müttefiklerin desteği aşınıyor ve iki milyonluk silahlı kuvvetleri olan İran'la “üçüncü bir cephe” açılmasını savunan Siyonist politika güçleniyor.
İmparatorluktan Cumhuriyete dönüşüm?
Yönetici seçkinler, Amerika'nın ispatlanabilir ekonomik çöküşü karşısında, imparatorluğun (arzulanır bir şey olup olmadığı bir yana) sürdürülebilir olmadığını kabul edemez mi? Amerika, Çin'e yaptığı ihracatı ve dünya ticaretinden aldığı hisseyi artırarak mâli dengeyi sağlayabilir, o da ancak ve ancak derin siyasi ve ekonomik değişimlere giderse.
Amerika'nın çöküşünü, siyasi ve ekonomik devrimden daha azı hiçbir şey geri çevirmez. Kilit şudur: Amerikan ekonomisinin finans merkezli ekonomiden sanayi merkezli bir ekonomiyi dönüşmesi. Fakat böylesi bir değişim, Wall Street ve Washington'da kök salmış güce karşı sınıf savaşlarını gerektirir. Mevcut imâlat sektörü böylesi bir tarihi değişim açlığı göstermiyor. Şimdiye değin, imâlatçılar, mâli kurumlardan hisse aldılar veya finans kurumları onların tüm hisselerini aldı. Üretici sektör olarak kendilerine ait vasıfları kaybettiler. Amerika'da yeniden sanayileştirme yönünde siyasi değişim olduğunu farzetsek bile, sanayi, kârını azaltmalı, uygulamalı araştırma-geliştirme yatırımlarını artırmalı, ürünlerin kalitesinde muazzam bir artış kaydetmelidir ki yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda rekabetçi olabilsin. Savaşlara, kapsamlı ulusal sağlık hizmetleri gibi sosyal hizmet “pazarlamalarına” ve spekülasyonlarına tahsis edilen büyük miktarlar, iç pazardaki etkinliğin ve rekabetçiliğin artması için yüksek yetenekli mühendislik ve ileri sanayi eğitimine yönlendirilmelidir.
Kolonyal savaşlara ayrılmış trilyonlarca doların yeniden tahsisi, ulusal ve uluslararası pazar için zehirli kimyasalları ve çevreye zararlı enerji kaynaklarını azaltacak mal ve emtia dâhil, kaliteli mallar üretecek sivil ekonomiye geçişi kolayca sağlayabilecektir. Askeri üslerin yerini ticari temsilciliklerin alması, Amerika'ya akışı artırabilecek ve dışa akışı azaltabilecektir. İsrail gibi askerileşmiş ülkelerle siyasi bağlara ve milyarlarca doların onlara akıtılmasına son verilmesi, İran gibi belli başlı ekonomik pazarlara uygulanan müeyyidelerin kaldırılması, ABD hazinesinin boşalmasını yavaşlatacak, ekonomik girdileri artıracak ve üretken sektörler için 1.5 milyarlık İslam dünyasında fırsatlar sunacaktır.
Yurtiçi ve dışı ekonomiler için temiz enerji ve teknoloji pazarına yatırıma odaklanılması, yeni istihdam alanları açacak ve hayat standartlarını yükseltirken yaşam mâliyetini düşürecektir. Milyonerlere/milyarderlere, özellikle de tüm bir Wall Street yönetici seçkinlerine yıkıcı vergi uygulanması ve bir milyon doların üzerindeki tüm gelirlere üst sınır getirilmesi, sanayi ve devlet üzerindeki yükü azaltarak sosyal güvenliğe ve kapsamlı kamu sağlığı sistemine mâli kaynak sağlayabilir. İmparatorluktan cumhuriyete geçiş, sosyal gücün yeniden dengelenmesini ve ABD ekonomisinin yeniden yapılanmasını gerektirir. İşte o vakit Amerika, ekonomik olarak Çin'le dünya ekonomisinde rekabet edebilecektir.
Parazit spekülatör ekonomik seçkinlere medyun yozlaşmış siyasi seçkinlerin çürüttüğü militarist emperyalist bir güç olmaktan çıkıp dengeli bir ekonomisi ve rekabetçi sektörleri olan üretici bir cumhuriyet dönüşmek, köklü siyasi değişimler ve derin ideolojik devrim ister. Bu siyasi ve ekonomik devrimi gerçekleştirmek, rekabetçi sanayi sektörleri kurarak kamu hizmetleri yapacak, iç pazarı derinleştirecek ve sosyal hizmetleri genişletecek şekilde devletin yeniden yapılandırılmasını talep eder.
Denizaşırı pazarların artırılması amacıyla Washington, mâli ve siyasi kurumlara sinmiş, yasamayı kontrol eden İsrail yanlısı beşinci kolun ittirmesiyle uyguladığı boykotlara ve İsrail'e askeri uşaklığa son vermelidir. Askeri yönelimli imparatorluk inşasına son verilmesi, kamu kaynaklarını sivil teknolojik yeniliklere akıtacaktır; yurtdışına teknoloji satışına getirilen kısıtlamalara son verilmesi, ticari açıkları azaltabilir ve yerel üretimi rekabetçi düzeye çıkarabilir.
Biraz daha ileriye gidebilmek ise finans sermayesinin ideologlarıyla kafa kafaya karşılaşmayı ve dikkatleri Amerika'nın yıkılmasında oynadıkları rolden başka yana çevirme gayretlerini reddetmeyi gerektirir. Amerika'nın yapısal dengesizliklerinin yol açtığı şeylerin sorumluluğunu Çin'e yükleyen kampanya, bizi yeni, mâliyetli ve kendimize zarar verici ticari savaşlara veya daha kötüsüne sevketmeden evvel engellenmelidir.
Çin'in iç dengesizlikleri derindir, her yere sirayet etmiştir ve zaman içerisinde dış genişlemenin sütunlarını zayıflatabilir. Çin'deki sınıf, eşitsizlikler, dengesiz bölgesel kalkınma, özel servet ve kamunun yozlaşması, göçmenlere ikinci sınıf vatandaşlar olarak ayrımcı muamele yapılması (çifte vatandaşlık sistemi) gibi sorunlar, sosyo-ekonomik bölünmeler sınıf mücadelesine tahvil olurken içeriden çözülecektir.
Özelleştirilmiş sağlık sisteminin kapsamlı ulusal kamu sağlığı sistemine doğru köklü değişim yaşaması esastır fakat bu değişimler, devlete ve özel çıkarlara karşı bir sınıf mücadelesinin dirilişini talep eder.
Sonuç
Devasa iç dengesizliklerle, ticarette rekabetçilik kaybıyla ve mâli faaliyetlere aşırı bağımlılıkla yüzyüze kalmış çöküşteki güçler, ölümünü geciktirmek için gözünü geçmişte olduğu gibi bugün de siyasi günah keçilerine, askeri ittifaklara ve ticari kısıtlamalara çevirirler. Yükselen yeni emperyal devleti günah keçisi yaparak şövanist duyguları kamçılayan propagandanın ve Çin'i çevrelemek için askeri ittifaklar şekillendirmenin hiçbir etkisi kesinlikle olmayacaktır. Çin'in tüm komşularının Çin’le ekonomik bağları geliştirmesine engel olmadılar. Durumun yakın gelecekte değişme ihtimali de yok. Çin, çift haneli büyümeyi sürdürecek.
Amerikan imparatorluğu, kronik durgunluk, bitmeyen savaşlar içerisinde debelenmeyi ve siyasi yıkım araçlarına, muhtemelen çökecek veya devrilecek ayrılıkçı rejimleri teşvik etmeye bel bağlamayı sürdürecek. Geçmişin müesses sömürgeci güçlerinin aksine Amerika, Çin'in stratejik hammaddelere erişimini Japonya örneğinde görüldüğü üzere engelleyemez. Rejimlerin büyük bir çoğunluğunun pazar fiyatı üzerinden parayı verenle ticaret ve yatırım yaptığı sömürge sonrası dönemde yaşıyoruz. Japonya'nın aksine, Çin, pazarları garantiye almak için askeri işgale değil ekonomik rekabetçiliğe - pazar gücüne – bel bağlıyor. Japonya'nın aksine, dev bir emek gücü var; fethetmek ve yabancı iş gücünü sömürmek zorunda değil.
Sanayi merkezlerini harap edip terk edilmiş evleri otoparklara çevirerek ekonomiyi kemiren ve aşındıran mâli spekülatörlerin başına bela olduğu Amerika'nın aksine, Çin'de kendi durum ve şartlarına göre dünyayla ilişki kurma özgürlüğüne sahip seçkinlerin yönetimindeki pazar yönelimli imparatorluk inşası, modern zamanlara uygundur.
Şayet Çin'in dünya gücü oluşunu nasıl kuşatabileceği hakkında Amerikan emperyal seçkinlerinin kafası karışıksa, Amerikan işçi sınıfı da askeri güdümlü imparatorluktan üretken bir cumhuriyete nasıl yol alabileceği konusunda kafa karışıklığı yaşıyor. Ekonomik çöküş ve kök salmış siyasi ve sosyal seçkinler, huzursuzluğun politik niteliğini yok ettiler; sistemik ekonomik krizler, özel bireysel illetlere çevrildiler. Uzun vadede, bir şeyler patlak verecek; militarizm ve Siyonist güç Amerika'ya öylesine kan kaybettiriyor öylesine tecrit ediyor ki bu gereklilik güçlü bir tepkiye yol açacaktır...Ne kadar uzun sürerse, cumhuriyetin yeniden doğuşu da o denli şiddetli olacaktır. İmparatorluklar barışçıl şekilde ölmez, olağanüstü zenginlik ve güce gömülmüş finans seçkinleri de imtiyazlı konumlarını barışçıl şekilde teslim etmez. Evlerinden çıkarılmaya, iş verene mahkumiyete, beşinci kol kolonizasyonuna ve iç çöküşe dayalı askeri imparatorluk inşasına Amerikan halkının daha ne kadar dayanacağını zaman gösterecek.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı
Yazarın “Rising and Declining Economic Powers: The Sino-US Conflict Deepens” başlıklı makalesinden.