Emekli orgeneral Hilmi Özkök emeklilik döneminde konuşan bir asker. Görevdeyken tersi bir görünüm çizerdi.

Şöyle diyelim: Asker olduğu zamanlarda konuşmayarak ya da az konuşarak yerine getirdiği demokratik işlevi şimdi konuşarak, çok konuşarak yapıyor.

İki gün önce Murat Yetkin'e yaptığı yazılı açıklama yine son derece önemliydi.

İki açıdan:

Bir yandan, bir devrin perde arkasına dair yeni ve ciddi ipuçları koyuyordu.

Öte yandan bu açıklama farklı bir asker zihniyetiyle ilgili, Türkiye'de gelişmesini beklediğimiz, "yasalcı ve demokrat bir filiz"le ilgili yeni esintiler içeriyordu.

Murat Yetkin'den naklen, Özkök'ün kimi sözlerini gözden geçirmekte fayda var.

Şöyle diyor emekli Genelkurmay Başkanı:

"Hep çağdaş bir Türkiye'ye ve onun şanlı ordusuna layık olan hedefleri arayıp bulmaya ve onları gerçekleştirmeye çalıştım…"

"Geçmişin uygulamalarıyla yetinmek kolaylığı yerine, onları bu günün merceğinde inceleyip, yarınlara yakışacak hale getirmeye çalıştım.

Bazıları beni anlasalar da 'aslan terbiyecisi' rolüne devam etmek için anlamazlığa geldiler…"

"Ettiğim yemine sadık kalarak siyaseti TSK'ya sokmamaya gayret ettim…"

"Kanunların yapmamamı söylediklerini yapmadım, ama yap dediklerini hakkıyla yapmaya çalıştım…"

"Ne yaman ironidir ki hükümetle alenen kavga etmediğim için benimle kavga edenler, demokrat olduğum için kınayanlar oldu…"

"Koruma kollama görevimi kapalı kapılar ardında saygın bir şekilde tartışıp, bu görevi, muhataplarımı ikna yoluyla gerçekleştirmemden memnun kalmayanlar oldu…"

"Halkımı, ekonomiyi, dış politikalarımızdaki dengeleri olumsuz etkilemekten kaçınmamı suskunluk ve pasiflik olarak niteleyenler (…) oldu…"

Bu ifadeler açık bir şekilde Özden Örnek'in günlüklerini doğrulamaktadır.

Hilmi Özkök, askeri muhtıra vermediği, siyasi iktidarı uyarmadığı, muhtıra vermek ve müdahale etmek isteyenlere engel olduğu için o dönemde kendi komuta kademesi tarafından ve onların Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Emin Çölaşan gibi sivil taifesi tarafından topa tutulmuştu.

Bu ifadeler bizce Ergenekon davasının arka planındaki yatan karanlığı da tarif etmektedir.

Nitekim Hilmi Özkök, Ergenekon iddianamesinin ikinci bölümüne esin olacak, Özden Örnek günlüklerinin, yani darbe girişimlerinin, Ayışığı ve Sarıkız hazırlıklarının varlığına "hayır demedi", dava o aşamaya gelirse, "bakarız, konuşuruz" anlamında açıklamalar yapmıştı…

Hilmi Özkök'ün bir sözünün altını özellikle çizmek gerekir:

"Arslan terbiyeciliği…"

Özkök kimilerinin askeri faaliyetten ne anladığına ve bu faaliyetini nasıl tanımladığına, siyasete verdikleri anlam ve değere işaret etmektedir.

Açıktır ki başta bu vurgu olmak üzere, Özkök'ün söylediği her söz, Genelkurmay Başkanlığı döneminde olduğu gibi, şimdi de bu gelenekten, vesayetçi mantıktan kopuşu ifade etmektedir.

Özkök, "ettiğim yemine sadık kalarak siyaseti TSK'ya sokmamaya gayret ettim, kanunların yapmamamı söylediklerini yapmadım, ama yap dediklerini hakkıyla yapmaya çalıştım…" derken "askerin siyasi müdahaleleri"nin ne denli yasa dışı ve gayrimeşru olduğunu ifade etmiyor mu?

Özkök'ün değeri, subayın ordu içindeki işlevini, entelektüel vurguyla yeniden tanımlaması, ordunun siyasi düzen içinde gerçek yerine işaret etmesidir…

Hilmi Özkök bu orduda yetiştiğine göre onun gibi yüzlercesi daha yetişecektir…

Ve onun sözleri mutlaka filizlenecektir…

Türkiye için hayati bir meseledir bu.

Kaynak: Yeni Şafak