Uzun zaman uyudu Zerdüşt ve yalnız pembe seher değil, sabah da geçti yüzü üstünden. Fakat nihayet gözleri açıldı: hayran hayran bakındı ormana ve sessizliğe, kendi içine bakındı hayran hayran. Sonra birdenbire karayı gören gemici gibi, çabucak ayağa kalktı ve sevinçle haykırdı: çünkü yeni bir gerçek belli olmuştu kendisine. Ve şöyle dedi gönlüne:
Bir ışık doğdu içime: halka değil, yoldaşlara söz söyleyecek Zerdüşt! Zerdüşt bir sürünün çobanı ve çomarı olmayacak!
Birçoklarını ayartmak sürüden, -bunun için geldim ben. Halkla sürü öfkelenecekler bana: çobanlar haydut diyecekler Zerdüşt"e. Ben çobanlar diyorum, onlarsa iyiler ve doğrular diyorlar kendilerine. Çobanlar diyorum ben, hak dinine inananlar diyorlar onlar kendilerine.
İyilerle doğrulara bakın siz hele! Kimden nefret ediyorlar? Kendilerinin kıymet levhalarını parçalayandan, bozandan, kanun bozandan yaratıcı odur hâlbuki.
Bütün inançların inançlı kişilerine bakın siz hele! Kimden nefret ediyorlar en çok. Kendilerinin kıymet levhalarını parçalayandan, bozandan, kanun bozandan yaratıcı odur hâlbuki.
Yoldaşlar arar yaratıcı, cesetler değil, sürüler değil, inançlı kişiler değil. Kendi gibi yaratıcılar arar Yaratıcı: yeni levhalara yeni kıymetler kazıyanları. (Nietzsche: Böyle Buyurdu Zerdüşt)
İşte böyle ve tarih boyunca da böyle olmuştur. Kim meşruluğu kendinden menkul güçlere karşı bir kıyam hareketi başlatsa öncelikle kendilerinin meşru bir inanca sahip olduklarını, kıyama geçenlerin ise bölücü, yobaz, gerici, fanatik, hain vb özdeş kavramlarla lanetli oldukları ilan edilir.
Sorun şu: meccanen bir yaşamı "kastı mahsusa" ile seçmişseniz nefsinizle savaşmadan önce size yöneltilecek ilenç oklarını bertaraf etmeniz lazımdır.
Kötü iyiyi kabul edemez!
Çünkü ona göre iyi kendisi ve kendi dışındaki her şey ise sadece kötüdür. Bu yargı "şeytanın çocuklarının" vazgeçilmez ilkesidir.
Gerçekle yüzleşme zamanı!
Mevcut hal biraz daha karışmaya açık bir durumu işaret eder. Son bombalı Ankara eyleminden sonra "bu hamur daha çok su kaldırır" sonucuna gelebiliriz. Mevcut kaygan zemin insanların doğru anlamasını bırakın aklı başında gazeteci ve yazarların bile kafasını karıştırmaya yetecek kadar donatı taşır!
Biraz insaf!
Bu kısır döngüyü kırmadan sağlıklı bir yaklaşımı öne sürmek abesle iştigaldir! Ancak kendinizi bu kısır döngünün dışına atarak gerçeğe yakınlaşabilirsiniz
Sorun bunu nasıl gerçekleştireceğinizdedir?
Üzerinize boca edilen iletişim bombardımanını boşa çıkarmadan kendinizi dışarıya atamazsınız zaten
İşte bize düşen gerçek sorumluluk: mevcut halin bizi aldatmaya yönelik "illüzyonist bilgilerini" tespit edecek bir farkındalık geliştirmektir. Bu farkındalık ile de sahte ile gerçeği birbirinden ayırarak hakikate yönelmektir. Çıkar çatışmalarının farkında olarak, birbirlerinin tökezletilmesine yönelik bilginin kirlilik yarattığı gibi büyük gücün (Amerika)Ortadoğu"nun geleceğine yönelik siyasal yaklaşımından kaynaklanan dezenformasyonunun da kafa bulanıklığına neden olduğunu bilmektir. Uluslar arası istikbarın bölge üzerine geliştirdiği siyasetin Türkiye ayağını hesaba katmadan bu ülkede meydana gelen politik şiddet ve eylemliliği anlamlandıramayacağımızı anlamaktır.
Ayrıca Türkiye deki siyaseti doğru anlayabilme adına ittihat ve terakki partisi ile başlayan politik entrikaları ve bu entrikaların cumhuriyet sonrası hakkında yeterli bir zihinsel hazırlığa sahip olamazsanız çözümleme gücünüzü kaybedeceğinize inanmanızdır.
Ortadoğu üzerine geliştirilen bütün siyasal tezlerde siyasetin dışlanması ve militer / para- militer güçlerin siyasal gücü temerküz etmelerine destek vermede yatmaktadır. O zaman bu bölgenin ve Türkiye topraklarının öncelikle bu militer/ para- militer güçlerden siyasetin temizlenmesi ve sivil ve millet iradesine dayalı siyasetin gücü eline almasını sağlamaktır.
Bu toprakların sevdalısı olanlar! Bu toprakların bağımlısı olanlar! Bu toprakların özgür havasını solumanın paha biçilmez olduğuna inananlar! Özgürlük ve aşk tutkusuyla yanıp kavrulanlar! Önünüzde bir tek seçenek var: sivil siyaseti ayağı sağlam bir zemine kaim kılarak halkın iradesini siyasetin geçerli akçesi haline getirmektir
Kirliliğe paydos diyorsanız, erdem, onur ve ahlaka evet diyorsanız, dostluğa, kadirşinaslığa, feragate ve fedakârlığa gönül koyuyorsanız, muhabbete, sevgiye ve aşka eyvallah! diyorsanız, sahteye, sanala ve yalana dur diyorsanız, içi dışı bir olmanın vazgeçilmez bir erdem olduğuna inanıyorsanız etrafınıza bir kez daha fark ederek bakınız ve oynanan oyunları deşifre edecek siyasi, sosyal, ekonomik ve toplumsal adımları atmaya başlayın; bu gün dünden daha geç olabilir!