Tartışma, Taraf Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’a ait olduğu iddia edilen şu cümleyle başladı:
‘Ergenekon öyle bir örgüt ki, ona üye olduğunu bilmeyenler var.’
Bu sözlerin öncesi nedir, sonrası nedir, hangi bağlamda dile getirilmiştir, bunları bir an için yok sayalım.
Zaten Yıldıray Oğur da kendi ağzından böyle bir cümlenin çıkmadığını, ancak o özet cümlenin kendisi için doğru bir bağlama oturduğunu dünkü yazısında ifade etmiş.
Bu arada söylenip söylenmediğini doğrulatma zahmetine katlanmayıp, dizi dizi yazılar kaleme alıp ekranlarda boy gösterenlere de cevabını vermiş.
***
Bundan sonrası için yola şöyle devam edelim.
Oğur söylemiş olsun ya da olmasın, bu cümlenin Ergenekon ve benzeri yapıları anlatmak için doğru ve önemli olduğunu düşünüyorum.
Eğer birileri bu cümleye bakarak Ergenekon sürecini (davasını değil, bunu özellikle belirteyim) hafife alıyorsa iki ihtimal var.
Ya gerçekten bu meseleyi sulandırmakla kendisini vazifeli saymaktadır.
Yahut bu tür konuların en hafif deyimle cahilidir.
Daha önce bu konuda yazdıklarımı bir cümleyle özetlemeye çalışayım.
Türkiye’de devlet aklı değişmektedir ve bu değişimin en önemli dinamiklerinden birisi Ergenekon’la ortaya çıkan yapılanmaların ve örgütlenmelerin tasfiyesidir.
İster dünyadaki farklı örneklere bakın, ister Gladio tartışmalarına, isterseniz bizdekilere. Farketmez.
Bu tür yapılanmaların temel özelliği, az sayıda insan gücüyle çok sayıda kişiyi, hatta toplulukları harekete geçirmektir.
Kimin hangi adımla ya da hamleyle sizi kullanmaya çalıştığını ayırdedecek kadar bu işlerden haberdar değilseniz, ister üye olun, isterseniz olmayın siz de o tezgahın bir parçası olursunuz.
***
Buradan bir başka tartışmaya küçük bir pencere açalım.
Memleketimizde bazı konular sıkça birbirine karıştırılıyor.
Mesela bir gazeteci için, MİT mensubu olmak başkadır, MİT’e yakın olmak başkadır, teşkilattan haber almak ise bambaşkadır. Ama sonuçta bu ilişki biçimlerinin herbiri, sizi bir şekilde teşkilatın hamlelerinin parçası haline getirebilir. Dolayısıyla da ‘Benim filan kurumla irtibatımı ispatlamayan bilmem ne olsun’ kabilinden yaklaşımların kıymeti yoktur.
İnsanın bir kurumla, yapıyla hatta devletle irtibatlı olması için illa da ona ait bir kimlik kartı alması yahut bordro düzenlenmesi gerekmez. Önemli olan o yapının hedefleriyle bir şekilde kendinizi ortak kılmanızdır.
Meslektaşlarımız arasında böyle hedeflere ‘adanmış’ nice büyüğümüz vardır. Bunun ispatı için belgeye filan ihtiyaç yoktur. Herkes hangi operasyonun parçası olduğunu bir şekilde köşesine yahut boy gösterdiği ekrana taşır.
***
Demek ki Ergenekon gibi yapılanmalarda ortada illa da üye kayıt formu dolduran çok sayıda isim aramaya gerek yok.
Bu meseleyi samimi olarak anlamak isteyenlerin zorluğu da burada aslında. Ortalığa saçılan çok sayıda belge, isim, birbirinden kopuk gibi görünen yapılar, tüm bunlar büyük resmi anlamayı güçleştiriyor.
Siz mal bulmuş mağribi gibi ‘Ergenekon öyle bir örgüt ki ona üye olduğunu bilmeyenler var’ cümlesinin üzerine atlayanlara bakmayın.
Onlar da bu işlerin ‘üye kayıt formu’ doldurmadan yürüyeceğini pekala bilirler.
Malzeme sıkıntısı çekiyorlarsa, işte onlara bir cümle de benden:
Ergenekon diye tarif ettiğimiz yapının bugüne kadar ortaya çıkan kısmından çok daha fazlası keşfedilmeyi bekliyor.
Kaynak: Star