Türkiye İsrail'in küstahlığına karşı koyarak Arapları bir kez daha utandırdı. Birçok Arap liderinin, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın İsrail'in politikalarını eleştiren ve Filistin halkıyla dayanışma sergileyen cesur tutumlarıyla kendilerinden üstün olması hakkında ne düşündüğünü tahayyül etmek zor. Erdoğan en son birkaç gün önce, Filistin sorunuyla ilgili kararlarının İsrail tarafından reddedilmesi sebebiyle BM'nin ıslah edilmesi çağrısında bulundu.

Gerginliği patlatan yıldırım, İsrail'in bir yıl önce yaptığı soykırım ve Türkiye'nin bu suçları açıkça kınamasıydı. Taraflar arasındaki 20 yıllık stratejik koalisyonu göz önünde bulunduran İsrail bu tutum nedeniyle şaşkına döndü. Ankara, AKP hükümetinden önce İsrail'i kızdırmaya cesaret edemezdi. Dahası, 2003'te Irak'ın işgali için Amerikan güçlerinin topraklarından geçişini reddettiği zaman yaşandığı gibi, Washington'ı da kızdıramazdı.

Geçen yıl Türkiye Filistin halkını destekleyen bir dizi tavır ortaya koydu ve Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirdi. Bazı Arap çevrelerinin Ankara'nın Filistin halkıyla dayanışmasının önüne engeller koymasıysa ironikti. Tıpkı 'Filistin'e yol açık' konvoyunun Gazze halkına ulaşmasının engellenmesinde yaşandığı gibi... Türkiye bu konvoyda temel bir role sahipti.

Türk-İsrail ilişkilerinin kötüleşmesindeki en son tur, İsrail dışişleri bakan yardımcısının Türk elçisine küstahça davranışının yol açtığı kriz. İsrailli yetkili Yahudileri savaş suçlusu ve çocuk kaçakçısı olarak gösteren Türk dizisine tepki olarak elçiyi kasıtlı bir biçimde aşağıladı.

Türkiye bağımsız karar alma gücüne sahip, saygınlığıyla gurur duyan bir devlet olduğu için hızla yanıt geldi: Ya elçi çekilecekti, ya da İsrail özür dileyecekti.

Türkiye İsrail'i uygun bir misillemeyle tehdit etti. Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e Davos'ta attığı tokat da hâlâ zihinlerde. Türkiye Başbakanı İsrail'i Filistinli çocukları öldürmekle suçlamıştı. Türkiye'nin, Erdoğan hükümetinden İsrail'in ortak tatbikatlara katılmasına karşı çıkması da zordu.

Kriz İsrail özür dilemesiyle soğudu, ancak ilişkilerde yaşanan derin bir çatlak söz konusu. Bu da Arapların lehine. Fakat felaket şu ki, Arap sorunlarının yanında yer almak isteyenler bizzat Arapların ihaneti nedeniyle başarısızlığa uğruyor. (Katar gazetesi Raye, 14 Ocak 2010)

Kaynak: Radikal