“Suriye’nin Dostları” ilk toplantılarını Tunus’ta yaptıklarında, başlıca amaçlarının Suriye’de şiddetin durdurulmasını, ordu birliklerinin şehirlerden çekilmesini, insani yardımın güvenli bir şekilde başlatılmasını sağlamak olduğu beyan edilmişti. İki günlük görüşmelerden sonra yayınlanan bildiri de bu yönde ifadeler ve çağrılar içeriyordu.
Bu kez ufak bir isim değişikliği ile İstanbul’da toplanan “Suriye Halkının Dostları” şubat ayında Tunus’ta varılan mutabakatı bir adım daha ileriye götürdüler. Bir günlük toplantının sonunda yayınlanan bildiride, aynı çerçeve içinde istek ve beklentiler dile getirildi, çağrılar yapıldı. Buna ilaveten bundan sonra izleyecekleri strateji ile ilgili bazı prensip kararların alındığı da açıklandı.
Ne var ki bu kararların oldukça muğlak olduğunu ve nasıl uygulanacağının belli olmadığını da belirtmek lazım.
* * *
Bu kararlardan biri BM ve Arap Birliği özel temsilcisi Kofi Annan’ın misyonu ile ilgili. Eski BM Genel Sekreteri’nin Esad rejimine sunduğu 6 maddelik planı bir türlü uygulamaya konamadı. Esad bunu kabul ettiğini söylediyse de, kan dökmeye aynı hızla devam ediyor.
İstanbul’da toplanan “Dostlar” artık bu duruma bir son verilmesi ve Esad’a bu planın gereklerini yerine getirmesi için daha fazla bekleyemeyeceği uyarısında bulundular. Ancak belirli bir mühlet ya da tarih bildirmediler ve bu sürenin “ucunu açık” bıraktılar.
“Dostlar”ın yaptıkları uyarının arkasında durmaları için Annan ile anlaşarak, artık Esad’a ateşi kesmesi ve 6 maddelik planın öngördüğü şartları yerine getirmesi için, süre içeren bir ültimatom vermesi lazım. (Dün akşam gelen haberlere göre Esad, Annan planını 10 Nisan’a kadar uygulamayı kabul etmiş. Göreceğiz.)
Ancak bu noktada da, şartlar yerine getirilmediği takdirde, “Dostlar”ın ne gibi tedbirler alacaklarına dair bir “B planı” hazırlamış olmaları gerekir ki, bu da mevcut değil anlaşılan...
* * *
İstanbul zirvesinde alınan diğer bir karar, Suriye’deki direniş hareketine “meşru müdafaa” hakkının tanınması ile ilgili.
“Suriye Halkının Dostları” koalisyonuna dahil olan ülkelerin çoğunun Esad rejimine karşı, halk ayaklanmasını destekledikleri biliniyor. Zirveden sonra yayınlanan bildiride Esad’ın giriştiği kıyıma karşı halkın “öz savunma” hakkına sahip olduğunun belirtilmesi, silahlı direnişe açık destek anlamına gelmektedir.
Bu kuşkusuz Suriyeli muhalifleri ve özellikle “Hür Suriye Ordusu”nu cesaretlendirecektir. Ancak bu destek pratikte nasıl olacaktır? “Dostlar” ayaklananlara silah yardımında bulunacaklar mı?
ABD başta olmak üzere birçok ülke, bunun söz konusu olmadığını açıkladılar. Buna karşılık bazı Körfez ülkeleri daha aktif askeri destekten yana. Esad ateşi kesmezse, “Dostlar” direnişçilerin “meşru müdafaa” hakkını kullanmaları için bir şeyler yapmayacaklar mı?
* * *
İstanbul zirvesinde yapılan konuşmalar, Esad rejiminin önümüzdeki birkaç gün içinde tutum değiştirmediği takdirde, onu zorlayacak adımlar atılacağını gösteriyor. Diplomatik alanda “Dostlar” Güvenlik Konseyi’ni yeniden devreye sokmayı deneyecekler ve özellikle Rusya’yı ikna etmeye çalışacaklar. Bundan sonuç alma olasılığı zayıf. Velev ki Beşar Esad fikir değiştirip “Dostlar”ın çağrısına ve taleplerine uysun.
Kaynak: Milliyet