Arşiv gazeteciliğini severim. Teknolojinin tüm imkanlarına rağmen hali hazırda gazete ve dergileri kesip sakladığımı da itiraf etmeliyim.

Doğru yaparsanız, arşiviniz hafızanızdır. Elinizin altındaki yakın tarihtir.

Lakin, dünkü Habertürk'te Kutlu Esendemir imzası ve 'Demokratik açılımda dün dündür diyenler' başlığıyla verilen haber, arşiv üzerinden de saçma sapan işler yapılabileceğini gösteriyor.

Haberde 1995 yılında TOBB tarafından Prof. Dr. Doğu Ergil'e hazırlatılan 'Güneydoğu Raporu'na yönelik kimi gazetecilerin yaptıkları değerlendirmeler aktarılmış. Hemen ardından da aynı gazetecilerin bugün söyledikleri örneklenerek, sözüm ona düştükleri çelişki sergilenmiş!

***

Hodri meydan!

Hiç arşive gitmiyorum. Kutlu Esendemir'in haberindeki maddi hataları da doğru sayarak, onun verdiği metinler üzerinden konuşmayı kabul ediyorum.

Dün şöyle demişiz:

'Üniformalı, üniformasız, dağda veya karakollarda binlerce evladını yitiren ve onların ardında öfkeli milyonlar olduğunu göremeyen bir ülke

nin, 15 yılda bu konuda bir tanecik rapor yayınlayıp onu da kırk şaibe ile ortaya çıkarmasına ne denilebilir ki? Bu arada raporu hazırlayan Doğu Ergil'in aldığı paranın da 15 milyar olduğu söyleniyor. Ne fark eder ki. Şairin dediği gibi: 'Basarak kan deryasına yürüyor onlar.'  (Yeni Şafak, 11 Ağustos 1995)
Bugün de şöyle demişiz:

'Onbinlerce insanımızı ve hesap edemeyeceğimiz kadar maddi ve manevi kaynağımızı yitirdiğimiz bir dönemin sonuna mı geliyoruz? Şimdi şu sorunun cevabını arayalım. Akademisyenleri suçlayıp yaftalamak kolay. Peki Türkiye'nin en ciddi temsil derinliğine sahip kuruluşlarının başında gelen TOBB'un mesajlarına ne diyeceksiniz? Onlar da mı yandaşlığın

gereğini yapıyor?' (Hadi onu da ben düzelteyim, yazının tarihi 9 Eylül 2009 değil, 14 Ağustos 2009 olacak.)
***

Gördünüz mü nasıl yakalanmışız!

Öncelikle, dün yazdıklarımın da bugün yazdıklarımın da altına aynen imza atıyorum. Doğu Ergil'in hazırladığı rapor, gerek muhtevası, gerekse hazırlanış yöntemi açısından ciddi sorunlar içeriyordu. Ona yönelik eleştirilerimi koruyorum.

Bugüne gelince. Benim de katıldığım Kürt Çalıştayı'na getirilen acımasız eleştiriler ve '12 kötü adam' benzetmesi üzerine 'Akademisyenleri suçlayıp yaftalamak kolay. Gazeteciler zaten kolay lokma' diye yazmıştım. Bununla Doğu Ergil'i eleştirmek arasında nasıl bir ilişki, çelişki ya da benzerlik var, anlayan beri gel

sin!
TOBB konusunda yazdığım ise, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın açılımla ilgili bu kuruluşa yaptığı ziyaretle ilgili bir değerlendirme.

Daha okuduğunu anlamadan bunların hepsini aynı yere koyup, bizi 'Demirel' gibi davranmakla suçlayan da Esendemir!

***

İnsaf, gerçekten insaf!

Türkiye'nin en acımasız, en kirli ve en çok faili meçhul cinayetinin işlendiği döneminde, dağdakini ya da karakoldakini ayırmadan hepsine bu ülkenin çocukları diye sahip çıkmışız. 

Sonra da Esendemir'in ucuz polemiklerine malzeme olmuşuz.

Dün yanlış söylemişsem, bugün elbette onu savunamam.

Ama dün de bugün de, kan üzerinden siyaset yapanlara, maddi çıkar elde edenlere, ülkenin çocuklarını çatıştırıp bundan güç elde edenlere karşı çıktım.

Bugün de aynı yerdeyim.

Yeni Harman'daki Kutlu bunu anlayacaktır, eminim. Esendemir'i ona havale ediyorum.

Kaynak: Star