“Hakikati gören bir kişi, sırf başkaları rahatsız olacak diye bunu dile getirmekten çekiniyorsa, ya ahmak, ya budaladır. Kuşkusuz herkes topyekün yanılıyor olamaz. Ama ya gerçekten herkes yanılıyorsa?”
Daniel de Foe
Uu uuuuuuu
Abuuuuvvvvvv…
Bizans'ın çocukları bir tarafta, Fatih'in çocukları diğer tarafta. Üremeye karşı korunan diğerlerinin O.. çocukları her tarafta.
Gurabahane-i Laklakan oldu bu talihsiz memleket.
Kendi evlatlarını gayr-ı meşru sayacak kadar sulandı siyasetin beyni. Zaten beyni de yoktu böyle bir siyasetin.
Neler oluyor bu memlekette?
Bakanlar Kurulu'nda alınan bir kararın Şeriate uygun olup olmadığını kabinesindeki mollalara soran o firaset, kendi çocuklarına “piç” demenin hükmünü neden sormuyor?
Yoksa onlar dinin değil de (Osmanlı Şeyhü'l İslamları gibi) padişahların fetva kulluğunu mu yapıyorlar?
Kendini bilmezin biri çıkıp da “Kim ulan Kazlıçeşme'de toplanan bu it oğlu itler” dese, hamiyet üzre bir milliyetperverlik hâsıl olur mu?
Ya da “babaları kim?” diye bir soran olsa, vaktiyle babalık yapanlar bu velayeti kerhen ve mecburen de olsa üzerine alır mı?
Kazlıçeşme'de çağlayanların, çağlayan'da ağlayanlara olan borcu hiç bitmeyecek mi?
Birileri, "75 milyon insana sesleniyorum. Hepiniz aslında Milli Görüşçüsünüz. Sen Sultan Fatihin, Mevlana'nın torunusun. Köle olacak, yok olacak bir millet değilsin..” diyerek ortalığı velveleye verirken, Bizans'ın ya da “O'nun Bu'nun çocukları”nı da bu 75 milyona dahil ediyor mu?
Aslında 75 milyon insanın aynı görüşte olduğu bir coğrafyada Bizans"ın çocuklarına yer kalıyor mu?
Bu mudur acaba tarik-i siyasette seyr ü sefer etmenin payandası?
Velev ki öyle olsa, herkes, “Fatih'in ya da Mevlana'nın çocuğu” olmak gibi, kan bağıyla tayin edilmiş bir nesebe mecbur mu? Bu bir Ahd-i Atik dayatması ya da faşizm değil mi?
Yıllardır “Allah, Kitap, Peygamber” diyen derbederlerin duası, parası ve oyu ile Gulgule-i Cemden bir dil yaratanlar, devr-i şadiden gussa-i mateme düşerken; Viyana kapılarından gerisin geri hüsranla dönüp ve fakat çöl coğrafyalarındaki sahipsiz Müslümanları yine Allah, kitap, peygamber propagandası ile vergiye bağlayarak yüzyıllarca hâkimiyet süren ecdadının son temsilcisi kadar vakur durmayı becerebilecekler mi?
Mi?
Bu milletin tarihini “cumhuriyet öncesi” ve “cumhuriyet sonrası” diye birbirine düşman tarihlere bölen, İktidar için birinin nimetini, iftihar için diğerinin ganimetini sömürmeyi iş haline getiren bir siyaset, asaletten delalete doğru soysuzlaşmaya mahkûm değil mi?
Mi?
Bu ülkenin Müslümanları hangi dine inanıyor? Neden herkes böyle cerahat dolu bir meseleyi din kültürü ve ahlak bilgisiyle değil de siyaset maslahatı ile ele alıyor?
“Camilerde siyaset, meydanlarda” din çelişkisiyle her iki koldan da milleti abandone eden ve “Allah” diyenlere “İllallah” dedirten din-devlet-millet teslisini hangi onurlu itiraz bertaraf edecek?
Ya bunları akıl edemeyecek kadar beyinsiz, ya da hazmedemeyecek kadar dinsiz isem hangi zat-ı mübeccel ilzam eder, siyasetten beri olan bu itirazımı?
Zatına kol saatinden daha yakın duran bir kurmayına “Şevki Yılmaz nerede?” diye sorduğumda “O dünyalığını tamamladı. Kendine ait bir villa'da sefasını sürüyor” şeklinde aşağılayıcı bir cevap alıyorsam ve diğer yandan Şevki Yılmaz'ın çocuklarının bu davaya hizmet etmek için Avrupalarda bir sürü internet sitesi üzerinden bu davanın tebliğini yaptığını sonradan öğreniyorsam aklımı ve inancımı hangi kapıya köpek diye bağlamalıyım?
Hiçbir istifhama yer bırakmadan ve hiçbir istimdada yeltenmeden açıkça söylemem gerekiyor ki, dinci ya da dindar değilim.
Ama hiçbir dinin bu kadar ucuz pazarlanmasını kabul edecek kadar da hıyar değilim.
İt dalaşı ya da horoz dövüşü olarak nitelenen siyasi çekişmelerin alabildiğine insan şuuruna kezzap döktüğü bir dönemde, siyaset gündeminden uzak durmak adına edilen yeminlerin tutulması keçinin arpa perhizinden daha zordur kuşkusuz.
Kimin kaç vekil ya da yüzde kaç oyla iktidara geleceği hiç umurumda değil.
Böyle bir fitneye itiraz etmek için Bizans çocuğu olmaya gerek yok. Tam aksine
Fatih"in torunları buna itiraz etmeli…
Kaldı ki Bizans çocuğu olsa ne olur?
O din değil mi ki sizin inandığınız, inançsız ve müşrik bir topluluğa karşı Bizans"ın çocuklarını savunan ve onun yenilgisine matem tutan?
Cennet ve huri ayetlerini okuyup, zekât ayetleriyle din tebliği yapanlar yoksa RUM suresini atlayarak mı geçiyorlar?
Bizansın çocuklarına karşı size ekran ve meydanları serbest kılanlar, timsahın alt ve üst çeneleri değil mi?
Fatih diyorsunuz. Yine o değil miydi; papaza, hahama ve imama serbestlik tanıyan ve her birini kendi tapınağında görmeye tahammülü olan o ecdad?
Bu 75 milyonun tamamı milli görüşçü ise “Trenlerle, otobüslerle getirdikleri toplama adamlarla meydanı dolduruyorlar” şeklindeki bir ifade, Kazlıçeşme"de toplanan Bizans çocuklarının Tel Aviv ya da Atina"dan getirildiklerini mi ima ediyor?
Prof. İlhami Güler'e soruyorlar:
“Hocam Kur'an öz olarak insanlığa ne diyor”
İlhami güler düşünür, düşünür ve cevap verir;
“Kısacası adam olun. İt oğlu it olmayın ulan diyor” der.