Birmanya'nın demokrasi yanlısı lideri Suu Kyi'nin ev hapsinin bitmesine günler kala saçma bir bahaneyle tutuklanması cuntanın ondan hâlâ korktuğunu gösteriyor. Ülke generallerin baskısı altında ezilirken uluslararası toplumun somut adım atması şart...
Birmanya'nın seçilmiş lideri ve demokrasi savunucusu Aung San Suu Kyi'ye, ev hapsinin bitmesinden yaklaşık iki hafta önce yeni suçlamalar yöneltildi. Bu bir tesadüf değil. Son 19 yılın 13'ünde o veya bu şekilde gözaltında tutulsa da, General Than Swe liderliğindeki cunta Suu Kyi'den ülkenin kaybedilmiş özgürlüğünün yaşayan bir sembolü olarak hâlâ korkuyor.
Son haftalarda, generallerin onu kilitli tutmak için bir bahane arayıp durduğuna dair işaretler vardı. Bunlardan biri, Suu Kyi'nin kişisel doktoru Tin Myo Win'in gözaltına alınmasıydı ki, kendisi şimdi 'hukukun ihlaline teşvik etmek'le suçlanıyor.
'Seçim' öncesi şaşırtıcı değil
Suu Kyi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği'nin üyeleri, liderlerine yöneltilen ve yaklaşık beş yıl hapis cezasına yol açabilecek suçlamaların, Suu Kyi'nin gelecek yılki ulusal seçimlerde hiçbir rol oynayamamasını güvence altına almak için göz göre göre uydurulduğunu söylüyor.
Ulusal Demokrasi Birliği, hem geçen yıl muazzam biçimde manipule edilmiş bir referandumun ardından uygulamaya konulan anayasayı, hem de cuntanın sözde demokratik yönetime doğru 'yol haritası'nı reddetmişti.
Sürekli ve şiddetli baskıya rağmen -ki buna 2 bin siyasi tutuklunun varlığı da dahil- Suu Kyi ve partisi generalin dikkatle hazırlanmış planlarını berbat etmeye yetecek kadar nüfuza hâlâ sahip. Bu da Suu Kyi'yi gözden düşürmeye ve susturmaya çalışmaya devam etmek için güçlü bir sebep.
Britanya'daki Birmanya Kampanyası'nın (Burma Campaign) yöneticisi Mark Farmaner'e göre, bir Amerikalı'nın Suu Kyi'nin evine tek başına yaptığı ve ev hapsinin şartlarını ihlal etme iddiasıyla tutuklanmasına yol açan davetsiz ziyaret cunta için bir 'talih kuşu'ydu. Farmaner bu Amerikalı'nın muhtemelen tek başına hareket ettiğini, fakat olayın Suu Kyi'yi tehlikeye sokmak için yetkililerce de tasarlanmış olabileceğini söylüyor. Ancak Farmaner, bu olay nasıl gelişmiş olursa olsun, generallerin zaten Suu Kyi'yi serbest bırakılacağı 27 Mayıs'tan önce yeniden tutuklamak için bir tür bahane bulmuş olacağını da belirtiyor.
Farmaner rejimin, Suu Kyi'nin yasadışı ve hem Birmanya yasalarını hem de uluslararası hukuku ihlal eder şekilde gözaltında tutulduğuna dair BM tarafından kısa süre önce dile getirilen bulguların aksini ispatlamaya can attığını söylüyor. Suu Kyi'yi bir kez daha mahkemeye çıkararak (ve onu neredeyse kesin biçimde suçlu bularak), kendi sapıkça mantıklarına göre yaptıklarını meşrulaştırıyorlar.
Hastalığının ne olduğu açıklanmamış olsa da, Suu Kyi'nin sağlığı son yıllarda iyi değil. Son haberlere göre halsizlikle ilgili şikâyetlerin ardından iyileşmeye başlamıştı. Fakat sağlık durumunun hâlâ hassas olduğu söyleniyor. Farmaner, "Kendisinin son ihtiyaç duyduğu şey, Asya'daki en kötü hapishanelerden birindeki dehşet verici şartlar. Bu çok endişe verici" diye konuşuyor.
Geçmişteki icraatlara bakıldığında, uluslararası toplumdan Suu Kyi'ye pek az somut yardım gelecektir. 2006'da BM'nin Birmanya özel temsilciliğine atanan eski Nijerya dışişleri bakanı İbrahim Gambari de dikkate alınan bir kişilik değil. Son ziyaretlerinde Than Shwe ve rejimin önde gelen diğer üyeleri onunla görüşmedi. Fakat yeni anayasayı ve generallerin 2010'da seçim düzenleme planlarını desteklemesi, onu muhalefetin de gözünden düşürdü. Farmaner, "Gambari iki tarafta da güven kaybetti. O bir topal ördek" diyor.
ABD ve AB Birmanya'ya karşı sırnırlı yaptırım uyguluyor. Fakat BM Güvenlik Konseyi üzerinden daha güçlü adımlar, büyük ticari ve kaynaksal çıkarları risk altında bulunan Çin tarafından sürekli engelleniyor. Zaman zaman endişe duyduğuna dair açıklamalar yayımlasa da, AB cuntanın davranışlarını değiştirmek için aktif biçimde çaba harcamadı.
ABD özel elçi atayabilir
Obama yönetimi de ocakta göreve gelmesinden sonra Birmanya'ya yönelik politikayı gözden geçirdiğini açıkladı. Bazı yetkililer, daha az ihtilafa dayalı bir yaklaşımın kazanç getirebileceğine dair fikir beyan ettiler. Fakat cuntanın süregelen ve muazzam derecede kötü insan hakları ihlalleri, geçen yılki Nergis kasırgası yüzünden evlerinden olan insanları göz ardı etmesi, narkotik ve insan ticaretine izin vermesi ve uluslarası kamuoyunu tümüyle küçümsemesi bu tür umutları söndürdü. ABD'nin sert duruşunu korurken generallerle temas kurmayı denemek için daha proaktif bir diplomatik yaklaşım benimsemesi bekleniyor. Bu yaklaşım özel bir ABD elçisi atanmasını da içerebilir.
Son birkaç saatteki vahim gelişmelerin ardından bu tür bir girişime -aslında her tür girişime- her zamankinden daha çok ihtiyaç var. (14 Mayıs 2009)
Kayak: Radikal