Avrupa Parlamentosu seçimlerinde İngiliz Ulusal Partisi (BNP) için 900 bin İngiliz oy kullandı. İyi yaptılar. Harika. İngiliz olmaktan gurur duymak için bir başka sebep. Beni yanlış anlamayın, bir sonraki insan olarak gizlice ön yargıda bulunmuş gibiyim. Korunmacılık açısından bütün insanlar kendi kültürlerinin süper olduğunu düşünür, buna ırkçılık (ethnocentrism) denir. Önemli olan doğuştan gelen bu içgüdüye olumlu bir duygu eklemektir. İnsanlar arasındaki farklılıkları kutlayın.

Bu travmatik sonucun sebepleri nelerdir? Ekonomi mi? İş güvensizliği mi? İslam korkusundan mı? Hiçbir zaman olmayacağım bir şey varsa o da bir "Hıristiyan" olmaktır fakat İngiltere'deki fundemantalist vaizlerin söz konusu İslam ve Müslümanlar olduğunda herşeyi abartan medya vâsıtasıyla bazı davranışları ve konuşmalarıyla tüm inançlardan İngilizlerin kalbine Tanrı korkusu yerleştirdiği doğrudur. Yukarıda bahsedilenlerin hepsi bu saçma tercihe sebep oluyor. Sonra "Kahverengi Gelecek" basit korkusu. Hindistanlılar, Pakistanlılar, Bangladeşliler, Karayipliler ve Afrikalılar gibi açık tonlardan koyu tonlara kahverengi derili insanların nüfusu artıyor ve bazı beyaz derili İngilizler yakın bir gelecekte kendi ülkelerinde azınlık olacaklarından korkuyor. Türkiye gibi kendine göre çok kültürlü bir ülkede Türkler, Kürtler, Lazlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudilerle birlikte yan yana yaşıyorlar, fakat irtibatlı imparatorluğun bir sonucu İngiltere küresel çok kültürlü hale geldi. İngiliz ve Keltler Pakistanlılar, Afro-Karayipliler, Şarklılar ve Doğu-Avrupalılarla aynı uzayı paylaşıyor.

Eleştiride bulunanlar buradaki problemin entegrasyon olduğunu söylüyorlar. Azınlıklar baskın kültür korkusuyla kendilerini gettolaştırıyorlar. Bu ilk nesil için doğru olabilir, fakat üçüncü nesilde bu aynı insanlar kendilerine ait yeni kültürlerini kurdular. Örneğin Anglo-Pakistan kültürünün ötesinde yeni bir kültür meydana getirdiler. Bilinçli, İngilizce konuşan, manen modern, aşırı şehirli ve kızgın.  İddia ve gerçek. Yerli İngilizler de kızgın. Büyük şehirlerin merkezlerinin artık kendilerinin olmadığına kızgınlar. Kabul edelim üzgünüz, fakat çok uzak olmayan bir geçmişte siz onları sömürgeleştirmeye karar verdiğinizde Hindistan veya Güney Afrika'nın merkezleri de sizin değildi.

1940'ta yasaklanan İngiliz Faşistler Birliği'nin (BUF) kurucusu Oswald Mosley'den 70'lerde Ulusal Cephe'ye liderlik eden John Tyndall'e gelindi. John Tyndall'ın 1982'de kurduğu BNP'nin başında ise şu anda Nick Griffin var. Bu isimler Benito Mussolini veya Adolf Hitler gibi uluslararası tanınmıyorlar, fakat onlar aslında son yüzyıllardaki İngiliz Faşizminin başlıca simaları. İngiltere İngilizlerindir. Onlar için sadece bu. Onlarınki nefret politikası, ayrım, geri bakış, kendine hizmet, çılgın aşırı korumacılık. Nick Griffin Avrupa Parlamentosu'nda beş yıl İngiltere'yi temsil edecek. Bir kaç yıl önce geçirdiği bir kazadan sonra Nick Griffin'in sol gözü bir cam. Bir şaka duymak ister misiniz? Griffin sol  gözü cam olduğu için her şeyi aşırı sağdan görüyor. 

Griffin kurnaz bir yenilikçi olduğundan, ırk ayrımı sözlerini överek gerçek gündemini akıllıca gizliyor, ekonomik krizi nakite çeviriyor, bazı radikal sosyal gelişme varmış gibi kendi "üçüncü yolunun" vaizliğini yapıyor. Ülkesinde istenmeyen yabancıların temizlenmesi için sadece nefrete başvuruyor. Bütün o duygusal ya da siyasi doğru meseleleri bir tarafa bırakın. İngiliz kökenli olmayan bütün herkesin ülkeyi terk etmesi halinde İngiltere'nin tamamen çökeceğini görmüyor. Aslında sonuca götürüyor. Bütün bildiğimiz BNP'nin başlıca amacı da budur.

Böylece evet, biz önyargılıyız. Buna engel olamayız. Fakat tecrübe bize bir şey öğretmişse, o da doğal içgüdülerimizin üstesinden gelmek ve manen kurtulmak sık sık gerekli oluyor. Ancak böyle gelişebiliriz. Bu kendi kendine yardım değildir, doğal yoldur. İnsanın benlik duygusu politik görüşlerinden, dinden ve çok modern bir kurgu olan milliyetçilik hissinden daha güçlüdür. İktidar insanları yoldan çıkarır. İktidara gelen her insan için şüpheci olmalıyız. Çünkü onların o pozisyonda olmalarının başlıca sebebi orda olmamalarını gerektiren sebeple aynıdır. Evet, sizi izliyoruz. Barack Obama, Nicolas Sarkozy, Angela Merkel, Gordon Brown. Görmemeye çalışacağız fakat bir gözümüzü İğrenç Nick Griffin ve nefret politikaları üzerinde tutacağız.

Sean BW Parker, bu yazısını Dünya Bülteni için kaleme aldı