Ahmet Türk dün sabahki kısa telefon sohbetimizde, “İşlerin iyiye gittiğine dair işaretler var” dedi, hükümetle kısa adı BDP olan Barış ve Demokrasi Partisi arasındaki buluşmayı kastederek...

Evet, bu gerçekten olumlu bir adım.
Elbette abartmamak lazım.
Beklenti çıtasını fazla yükseltmek, sonradan yeni hayal kırıklıklarına zemin hazırlayabilir çünkü...

Ama yine de, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le, BDP’nin eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak arasında Erdoğan’ın TBMM’deki makamında gerçekleşen buluşma, Ahmet Türk’ün de belirttiği gibi, iyiye doğru gidişin bir işareti sayılabilir.  

Kürt sorununun şiddet ve silahla bağının koparılması açısından diyalog kapısını yeniden açabileceği için, bu bakımdan bir ilk adım olabileceği için olumlu bir gelişmedir.

Hükümetle BDP buluşmasında dikkatimi çeken bir başka nokta vardı. Bu da iki tarafın sergilediği üsluptu.

Hem Cemil Çiçek hem Selahattin Demirtaş, kameraların karşısında güleryüzlü ve yumuşak bir tutum içindeydiler. Geçmişle mukayese edildiğinde barışa açık, farklı bir dil yakaladıkları belli oluyordu.

Bunu önemsiyorum.
Eğer diyalog diyorsak, dilimizi mutlaka değiştirmek zorundayız. Diyalogtan yanaysak eğer dilimizi mutlaka yumuşatmak zorundayız.

Düşmanca bir dille barışı konuşmak mümkün değildir çünkü...
Diyalog kapısı açılacak mı, silahlar susacak mı sorularında düğümlenen bir konu daha var gündemde:
İmralı’nın tavrı...

Bu konuda hiç kuşkusuz merak konusu olan bir başka önemli buluşmayı gerçekleştirmek için Aysel Tuğluk’un hafta başında  İmralı’ya gitmesi bekleniyor.

Ahmet Türk’le birlikte kısa adı DTK olan Demokratik Toplum Kongresi’nin eş başkanı Aysel Tuğluk’un pazartesi günü İmralı’da Öcalan’la yapacağı görüşmeden ne çıkacak?
Bu konuda da beklentiler iyimser.
İyiye dönük işaretler var.

Ama yine de ihtiyatlı iyimserlik daha isabetli olabilir, zira bazen Apo’nun sağı solu belli olmaz diyenler haklı çıkabiliyor.

Ancak, İmralı tarafından gelen sinyaller de, demin belirttiğim gibi kötü değil, iyi...

Silahların susması ve bunun arkasına “Ne mayın ne operasyon!” diye iki taraflı siyasal irade konması ve bir sükunet ortamında uzun süreli bir ‘diyalog süreci’nin, ciddi bir ‘barış arayışı’nın başlatılması, sanıyorum, yalnız Ankara’da değil, yalnız Diyarbakır ve Kandil’de değil, İmralı’da da isteniyor.
Barış umudunun yükseldiği bir döneme girildiği söylenebilir.

Herkesin elini taşın altına koyması lazım barış arayışı konusunda...
Bu açıdan yalnız Başbakan Erdoğan’a değil, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da büyük görev ve sorumluluk düştüğünü belirterek yazımı noktalamak istiyorum.

Kaynak: Milliyet