Arkadaşlarımız Anadolu'nun muhafazakâr bilinen illerinde küçük bir inceleme yaptı.
Ramazan ayında yolu buralara düşen biri, eğer niyetli değilse veya turistse yemek yiyecek yer bulabilir mi, diye.
Gelen rakamlar, çok iç karartıcı değil.
Hemen bütün illerde ramazan ayında yemek yenebilecek bir lokanta bulmak mümkün.
Yemek yiyenlere özel bir baskı oluyor mu, onu bilebilmek mümkün değil elbette.
Erzurum'da ramazanda açık kalan pastanelere yönelik saldırı bilgileri var ama onun dışında başka baskı bilgisi bize ulaşmadı.
Çok sayıda lokantanın ramazanda kapandığı bir gerçek.
Ancak bunda tatil yapmak, gerekli tadilatı gerçekleştirmek, açık kalınca iş yapamamak gibi kaygıların da ağır bastığı biliniyor.
Anadolu'da ramazan ayında içkili lokanta bulmak ise pek mümkün değil.
Üniversite kantinleri ise hizmete devam ediyor.
Sonuç itibariyle Anadolu'da İstanbul'dan farklı bir yaşam biçimi var ama bu yeni gelişen bir olay değil.
Farklı gelişmeler de var elbette.
Mesela muhafazakârlığın kalesi olarak bilinen Konya'da çok sayıda açık lokanta var.
Konya'da eski dönemlerde ramazanda sigara içenler bile taciz edilirdi, bugün lokantaya gidip yemek mümkün görünüyor.
Ancak içki tüketimine yönelik rakamlar, sadece muhafazakârların değil, toplumun ağırlıklı bir bölümünün ramazan ayını bir arınma dönemi olarak gördüğünü gösteriyor.
Çünkü rakamlara göre, içki tüketimi 100 ise, ramazan ayında bu 20'lere kadar iniyor.
İletişim araçları geliştikçe, insanlar televizyonda farklı yaşam biçimlerini izledikçe farklılıklarla bir arada yaşama kültürümüz de gelişiyor belki de.
Açık Toplum Enstitüsü bu dönem muhafazakârlık üzerine geniş kapsamlı bir araştırma yapmaya hazırlanıyor.
Bu araştırmada gerçek durumu daha net görebiliriz herhalde.
Bugün için söylenebilecek olan, kimilerinin çizdiği gibi bir tablonun olmadığı yolunda.

Siyasiler niye sessiz kalıyor?

Hrant Dink suikasti türküsü sonunda yargıyı harekete geçirdi.
Soruşturmadan ne çıkacağı belli değil ama yargının devreye girmesi yine de olumlu bir gelişme.
Bu olayda rahatsız edici olan siyasilerin tepkisizliği.
Her konuda söyleyecek sözü olanlar bile sus pus.
Burada en çarpıcı olan ise iktidar partisinin suskunluğu.
Bir yurttaşın ölümüne övgüler düzülmesine sessiz kalınması, altını sürekli çizdiğim gibi, bu ülkede sorunun sadece yasalarla değil, zihniyetlerle de ilgili olduğunun en büyük göstergesi.
Bu türkü, sessizlikle geçiştirilemeyecek kadar önemli bir olay.
Bu tip olaylar karşısında seslerini çıkarmayanlar, demokratik sürece sahip çıkmıyor demektir.
Demokratlık başta azınlıklar olmak üzere herkesin hakkına sahip çıkmaktır aynı zamanda.

Fenerbahçe'nin averajı

Galatasaray, Fenerbahçe'nin toplam golünden bir fazlasını tek maçta attı.
Savunması sağlam denilen Fenerbahçe'nin yediği gol sayısı da attığı ile eşit.
Tribünler giderek seyrekleşiyor.
En büyük gücü seyircisi olan takım, bu desteğini bu yıl çok arayacak gibi görünüyor.
Inter maçında bu tablonun değişeceğini ümit ediyorum ama Fenerbahçe'nin bu yıl ligde taraftarına saç baş yolduracağını görmek için kahin olmak gerekmiyor.

 

Kaynak: Sabah