AKP"de yeni aday listelerinin açıklanması akıllarda birçok soru işaretini beraberinde getirdi. Öyle anlaşılıyor ki AKP"nin yeni vizyonu çok uzun süre tartışılacak. Belki de toplum mühendisleri yeni AKP vitrini ve yeni vizyonu üzerinden hareketle Akademisyenler siyaset bilimcileri, sosyologlar ve özellikle altını çizmek istiyorum ilahiyatçılar da dâhil yeni AKP vitrinini bence masaya yatırmaları gerekecek.
TBMM"de bulunan 352 ismin 168"i yani yarısının listede olmayışı ve kurucu üyelerinden sadece 15"inin listede yer bulması, özellikle 1 Mart tezkeresinde muhaliflerin ve Milli Görüş düşüncesine yakın olan isimlerin tamamına yakınının liste dışı bırakılmasıdır.
Bunun yanında kamuoyunda muhalif ses ve parti içinde düzeyli, özeleştiri çizgisi ile anılan, demokratikleşme ve insan hakları sorunlarında öne çıkan Ertuğrul Yalçınbayır, Ersönmez Yarbay, Abdullah Çalışkan, Faruk Ünsal gibi isimlerin liste dışı bırakılmaları, akıllara birçok soruları beraberinde getiriyor. Oysa AKP içinde Güneydoğu sorununa demokratik ve bütünleştirici bir çözüme dayalı bakış ve düşünce arayışı içersinde olan ender isimlerden biri olan Faruk Ünsal"ın devre dışı kalışı AKP"nin güney doğu sorununu DTP"nin kucağına atmış olmadı mı?
Abdullatif Şener"in konumunu ve durumunu ayrı değerlendirme yapmak gerekirse de Sayın Şener"in bunu kamuoyu ile çok geniş ve net cümleler ile paylaşması gerekiyor galiba. Sayın Tayyip Erdoğan AKP"ye davet ettiği yeni isimler arasında Hızlı Sosyal Demokrat isimler göze çarpıyor. Örneğin Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga, İbrahim Yiğit, Erdal Kalkan vb... isimler. Acaba İnsan hakları, Demokratik uygulamalar, Güneydoğu ve Ortadoğu politikaları söz konusu olduğunda Sayın Tayyip Erdoğan ile ters düşme pozisyonları olmayacak mı?
Zira listede genel olarak devre dışı bırakılan isimlerin büyük çoğunluğu siyasal düşünce itibari ile Milli Görüş kanadı ve 1 Mart teskeresinde Tayyip Erdoğan"ı üzen isimler olarak anılmaları dikkat çekicidir. Hürriyet Gazetesinden Ertuğrul Özkök"e Sayın Başbakanın verdiği röportajda özellikle bugün Irak"ta zayıf duruşumuzun sebebini 1 Mart tezkeresinde gurubun tek parça duramamasına bağladı. Anlaşılan Sayın Başbakan AKP"de yeni dönemde sorun istemiyor. Farklı görüş ve bakış açısına asla tahammülü yok. Tabii 27 Nisan sonrası ve Dolma Bahçe görüşmesi Tayyip Bey de ciddi bir yol ayrımını beraberinde getirdi. Yeni bir vizyon ile önümüzdeki döneme girme kararı almış durumda.
Milli Görüş ile meclise güçlü giren AKP kendini Muhafazakâr demokrat olarak lanse etti fakat bu kavramın içini sağlıklı dolduramadı. Yaşadığı kriz süreçlerinde özellikle Irak, ABD ve Güneydoğu sorunlarında kendi içinde uyum ve ifade problemi yaşadı. Yeni aday listesi ve sıralamaya baktığımızda AKP Merkez Sağ"ın lideri yarışında ve daha farklı bir yapılanmaya doğru hem Liberal hem Sosyal Demokrat kimliklere ön sıralarda kapı açmış bulunuyor.
Araya serpiştirdiği laik kadın seçmen listesi AKP"nin yeni bir seyir izleyeceğini gösteriyor. Fakat topluma nasıl bir mesaj vermek istediği noktasında net ve açık bir ifade tarzı maalesef geliştirebilmiş değil. Asıl sorun burada başlıyor. Yol ve kader arkadaşlarına hatta camiaya net bir mesaj verebilmiş değil. Gerçi Tayyip Bey Milli Görüş gömleği ve referansım İslam değildir, sözü ile politikada; dünya ve Türkiye gerçeklerini baz alacağım, mesajını vermiş idi. Bu biraz takiyye olarak algılandı. Ne gariptir ki bu sözünü hem camia hem de laik çevreler aynı şekilde algıladı. Yani ne İsa"ya ne Musa"ya yaranamama durumu ile karşı karşıya kaldı Tayip Bey. Gerçektende Milli Görüş tabanının kafası iyice karışmış durumda. Bundan sonra ilke, inanç ve ideoloji partileri galiba tarihe karışacak gibi. Burada net olan tabloda muhafazakâr demokrat kimlikli milli görüş ağırlıklı isimlerin diskalifiye edildiğini görüyoruz.
Acaba yeni dönemde AKP siyasi kurmayları iktidara geldikleri Muhafazakâr Demokrat parti çizgisinden Liberal Demokrat Parti çizgisi ne mi kayacaklar. Yeni liste bunu gösteriyor
AKP"nin bu dönem işi çok zor gerçekten. Kriz dönemlerinde kamuoyunu bilgilendirme noktasında etkisiz ve zayıf kaldılar. Özellikle parti içi demokrasiyi sağlıklı işletememeleri AKP"nin merkez karar yönetiminin dar alanda çalışması, AKP"yi yaşadığı siyasi krizlerde kilitlenmesine sebep olmuştu. Aşırı kontrolcü ve dar çerçevede etkin isimler ile çalışan bir izlenim oluşturuldu. Mecliste çok önemli entelektüel birikimli ve sağlıklı düşünen üretken isimler maalesef etkin çemberi bir türlü kırıp AKP"nin üst sıralarında yer bulamadılar. Sol kökenli Sosyal Demokrat yeni isimler kadar dürüst verimli birikimli arkadaşların diskalifiye edilmesi Türkiye"de önümüzdeki süreçte yeni bir Siyasal İslam modeli ve hareketinin zamanın ve düşüncesi geldiğini göstermektedir.
Başbakan Erdoğan, milletvekili aday listelerinin belirlenmesinde "Milli Görüşçülerin tasfiye edildiği" iddialarıyla ilgili olarak şunu söylüyor: "Bizi farklı yerlere çekmek isteyenler var. Biz, sağın merkeze yakın olanlarına da, solun merkeze yakın olanlarına da açığız. Siyaset yelpazesindeki yerimiz toplumsal merkezdir ve muhafazakâr demokrat bir kimliğe sahibiz. Ne sağın, ne solun aşırılarıyla işimiz yok, yolumuz orta yol demiştik." Tabii politik sağ partiler AKP de dâhil 1950"lerden beri ABD, baskı, dayatma ve yakın markajı ile beraber politika yapma şansını buldukları için iktidar sürecinde her zaman tabanları ile zıt ve ayrışma hatta hayal kırıklıkları yaşamışlardır.
Tüm iktidara gelenler etken değil edilgen bir kimliğe bürünmenin zorlukları ile baş başa kalmışlardır. Gerek Orta Doğu, gerekse yeni dünya süreci, Türkiye de artık çok sürpriz ve farklı yapılanma mücadele ve model arayışlarını beraberinde getirecektir. Bunu önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz.