ABD'nin terörle savaşta zaferi 'kalpleri ve zihinleri kazanmak'tan geçiyor ama medya ve siyasiler Müslüman karşıtlığını körüklerken bu imkânsız. Gallup'un son araştırması, bu önyargıların temelsizliğini ortaya koydu

Kalpleri ve zihinleri kazanmak -Bush yönetimi, dış politikayla ilgilenenler, hatta ABD ordusu bile bunun küresel terörizme karşı zaferin kilit noktası olduğunda hemfikir. Fakat Amerikan 'kamuoyu diplomasisi' ABD'nin imajını düzeltmek konusunda pek az ilerleme kaydetti. Sorunun ABD'nin Müslümanlara dair cahilliği olduğunu pek azı teslim etmiş görünüyor.
Amerikalılar, Müslümanların düşünceleri hakkında ne kadar çok şey biliyor? Anketlere bakılırsa fazla değil. Belki de şaşırtıcı olmayan bir biçimde, Çoğu Amerikalı (yüzde 66'sı), Müslümanlara karşı en azından bir miktar
önyargıya sahip olduğunu itiraf ediyor; beşinden biri 'büyük miktar' önyargıya sahip olduğunu söylüyor. Yaklaşık yarısı Müslüman Amerikalıların bu ülkeye 'sadakatine' inanmıyor; dördünden biri de bir Müslüman'la komşu olmak istemiyor. Bu önyargı bizi neden ilgilendirmeli?
Öncelikle, terörle savaşın altını oyduğu için: Yanlış teşhisler koyuluyor ve kötü reçeteler zarar veriyor. İkincisi, bu durum Amerikan diplomasisinin söylediğinden başka şeyleri kastettiği izlenimi veriyor. Diplomatlar, Müslümanları ABD'nin onlara saygı duyduğuna ve terörle savaşın İslam'ı yok etmeyi amaçlamadığına ikna etmeye çalışıyor. Onların görevleri, sağcı radyo kanallarında Müslüman karşıtı hissiyatların sık sık yayımlanıp internet yoluyla dünyada dinlenmesi nedeniyle sonsuz miktarda zorlaşıyor.
Son olarak, halkın cehaleti seçim zamanında Amerikan demokrasisini zayıflatıyor. İyi bilgilendirilmiş vatandaşların temsilcilerini seçtiği bir durumdan ziyade, halk korku taktikleri karşısında savunmasız bırakılıyor.
Demokratların başkan aday adaylarından Obama'ya yöneltilen siyasi saldırılara bakmak yeterli. İslam'la herhangi bir bağ iması -örneğin, 'Hüseyin' göbek adı- başkanlığa uygun olmadığını öne sürmek amacıyla kullanılıyor. Müslüman karşıtı hissiyat hem yanlış bilgilendirmeyi ateşliyor, hem de ondan besleniyor.
Gallup'un, 1.3 milyar Müslüman'ın yüzde 90'ından fazlasını temsil eden bir nüfus arasında altı yıldan uzun süre boyunca gerçekleştirdiği araştırma şunu gösterdi: Müslümanlara dair bilginin çoğu (Amerikalı siyasetçi ve uzmanların çığırtkanlığını yaptığı görüşler) yanlış. Gallup Amerikalıların yüzde 72'sinin şuna katılmadığını ortaya koydu: "Müslüman ülkelerde çoğunluk, erkek ve kadınların eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünür." En muhafazakâr Müslüman toplumlarda bile çoğunluk bu değerlendirmeyi çürütüyor: Suudilerin yüzde 73'ü, İranlıların yüzde 89'u ve Endonezyalıların yüzde 94'ü, erkek ve kadınların eşit haklara sahip olması gerektiğini söylüyor. Kadınların aile müdahalesi olmadan oy vermesi gerektiğine inananların oranları şöyle: Endonezya'da yüzde 87, Mısır'da yüzde 91, Lübnan'da yüzde 98. Müslümanların teröre gösterdiği anlayış ne durumda? Çoğu, İslam'ın şiddeti diğer inançlardan daha fazla özendirdiğini söylüyor, fakat sivillere düzenlenen saldırıları kınamaya en az Amerikalılar kadar hazırlar. Amerikalıların yüzde 6'sı sivillerin hedef alındığı saldırıların 'tümüyle haklı olduğunu' düşünüyor. Suudi Arabistan'da bu oran yüzde 4. Lübnan ve İran'daysa yüzde 2.
Dahası, Müslümanların küçük bir azınlığını -sadece yüzde 7'sini- 11 Eylül saldırılarını mazur görecek kadar Amerikan karşıtı bir noktaya getiren şey dindarlık değil, siyaset. Gallup Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde, 11 Eylül'ü düzenleyenlere sempati duyanlarla duymayanların dindarlığı arasında istatistiksel bir fark görmedi. Açık uçlu bir soruyla 11 Eylül'e nasıl baktıkları sorulduğunda, saldırıyı kınayanlar insani ve dinsel nedenler gösterdi. Saldırıları mazur gören hiçbir katılımcı meşruiyet zemini olarak Kuran'ı kullanmadı. Aksine, siyasi çıkarımlara dayanarak, ABD'yi emperyalist bir güç olarak nitelediler veya onu dünyayı kontrol etmeyi istemekle suçladılar.

Çoğu Müslüman terörü reddediyorsa, terör neden Müslüman topraklarında ortaya çıkıyor? Bu konudaki sonuçlar, terörün herhangi bir şiddet suçu gibi olduğunu ortaya koyuyor. Şiddet suçları ABD'de de yaşanıyor ama Amerikalıların genel olarak cinayet veya saldırıyı kabul ettiğine dair bir gösterge yok.

Sesi duyulan aşırılıkçılar azınlıkta

Yine de, Amerikan halkı bu yanlış algılamalardan dolayı suçlanamaz. Amerikan televizyonundaki haberlerin çoğunluğunun İslam'la ilgili yayınları olumsuz. Amerikalılar her gün, algılamayı kanıtların değil, sesi daha çok çıkan aşırılık yanlılarının şekillendirdiği Müslüman çoğunluklu ülkelerle ilgili haber bombardımanına tutuluyor.

İki taraftaki aşırılık yanlılarının İslam ve Batı'yı nasıl tartışacağımızı dayatmalarına izin vermek yerine, sıradan insanların seslerine dikkatle kulak vermeliyiz. Terörle savaştaki zafer buna bağlı.

 
Kaynak: Radikal