Yeni başkan, Bush'un ABD'ye dayattığı sürgünü bitirmeli. Sorunlarla sadece onları havaya uçurarak yüzleşemeyeceğimizin farkına varıp, müttefiklerimizle barışmalı ve dünyayla işbirliğine dönmeliyiz

Bu yıl 109 profesyonel tarihçi arasındaki bilimsel olmayan bir anket, yüzde 61'inin George W. Bush'u Amerikan tarihinin en kötü başkanı olarak değerlendirdiğini ortaya koydu. Bazıları da, Bush'u, beceriksizliği İç Savaş'ın zeminini hazırlamış James Buchanan'ın ardından ikinci en kötü seçti. Ankete katılan tarihçilerin yüzde 98'inden fazlası Bush'un başkanlığını bir başarısızlık olarak gördüğünü ifade etti.
Bush'un başkanlığı, herhangi bir yolsuzluk ya da rüşvet skandalı yüzünden değil, büyük ölçüde ABD'yi zorla uluslararası toplumun dışına ittiği için çöktü. Kovboy diplomasisi ABD'yi 'yalnızlaştırdı'. Bush bir süpergücü, haydut bir ülkeye dönüştürdü. Kuzey Kore ve İran'ı tecrit edeceğine bizi tecrit etti.
İşte bu yüzden Başkan Barack Obama ya da Başkan John McCain'in birinci önceliği şu: Dünyaya yeniden katılmak zorundayız. Yeni bir başlangıcın sinyalini verebileceğimiz ve müttefiklerimizi 'yeniden dost olarak kazanabileceğimiz' üç genel yol var:

Hakikat Komisyonu'na ihtiyaç var

Guantanamo'yu yalnızca kapatmakla kalmayıp burayı yoksul ülkelerin başına bela olan tropikal hastalıklarla ilgili araştırmalar yapılan uluslararası bir merkez haline
getirmeliyiz. Böylelikle bu yer, çok taraflı yardımseverliğin bir örneği haline gelebilir.
Yeni başkan ayrıca 'terörle savaş'taki işkence ve diğer suiistimalleri soruşturmak için bir Hakikat Komisyonu kurmalı. Bu iki partinin de dahil olduğu değil, emekli generaller ve istihbarat yetkililerinin hâkim olduğu tarafsız bir heyet olmalı. Böyle bir heyet, adil ve (Demokratlarla Cumhuriyetçilerin didişmelerine sahne olmayacağından) ehil olarak görülecektir ve uygar dünyanın kurallarına
dönmeye istekli olduğumuzu vurgulayacaktır.
Yeni başkan ayrıca artık sorunlarla onları sadece havaya uçurarak yüzleşmeyeceğimizin de sinyalini vermeli. Askeri teçhizat çantası gerekli, ama 21. yüzyıl ihtilaflarında başvurulacak ilk seçenek bu olmamalı. İklim değişikliğini bombalayamazsınız. Kamu diplomasisine ve sosyal yardıma çok daha fazla önem vermeliyiz. Afganistan ve Pakistan politikamız, kısmen Usame bin Ladin'in Pakistan'daki desteğinin (yüzde 34) Amerika'ya verilen desteğin neredeyse iki katı (yüzde 19) olması nedeniyle bir rezalet. Kaçak bir seri katile karşı halkla ilişkiler yarışını kaybediyorsak, yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız olduğu aşikâr.
Yeni bir yaklaşım Ortadoğu'da barış için yoğun çaba anlamına geliyor. Karşıt ülkelerle de müzakereye girişmeliyiz. Clinton'ın Kuzey Kore'yle ilgilenme politikası
başağrısıydı, zira Kim Jong Il inatçıydı ve gizli bir uranyum programını başlatmayı denedi. Ama Kuzey Kore, Clinton yönetimi boyunca tek bir silah için bile nükleer malzeme üretmedi; Bush görevdeyken yarım düzineye yetecek kadar üretti. İşte skor: Clinton diplomasisi, 0 silah; Bush'un sövüp sayması, 6 silah.
 Aile planlaması dahil insani çabalar konusunda diğer ülkelerle işbirliği yapmalıyız. Bush'un bir aptallığı da, (müttefiklerimizi aleyhimize çevirerek) aile planlamasının BM Nüfus Fonu aracılığıyla desteklenmesinin reddedilmesi oldu. Doğum kontrolünün desteklenmesi konusundaki bu fiyaskonun sonucu, milyonlarca istenmeyen hamilelik ve kürtaj oldu. Bugün dünya genelinde politikaları Bush'tan daha fazla gereksiz kürtaja yol açmış başka birinin yaşadığını düşünmek güç.
Tüm eleştirilerime rağmen Bush'u sıralamaya koyarken söz konusu tarihçilerden daha nazik davranır, dnu Buchanan'dan sonra ikinci en kötü olarak değerlendirirdim. Bunun nedeni AIDS ve sıtmaya karşı milyonların hayatını kurtaran dış yardım programlarına başlaması. Bush'un AIDS programları güney Afrika'daki bölgeleri dönüştürdü, ama dünyayı öyle düşman etti ki, ABD bu önemli başarıdan kaynaklı itibarı hiçbir zaman elde edemedi.
Samimi konuşalım, daha çok yanlı bir politika dünyanın sorunlarını çözmeyecek. İran bizi sevdiği için nükleer programından vazgeçmeyecek ve onun düşüncesini değiştirmek için sağlam pazulara sahip olmak gerekiyor.

Yeni düzenin mimarı olabiliriz
Ancak küresel siyasi nüfuz olmaksızın, daha güçlü pazuları devreye sokacak kaldıraç gücünü bulamayız. Diplomatik ağır mesai olmaksızın askeri gözdağı zemininde ikna edici olamayız. 2. Dünya Savaşı sonucunda ABD, barış ve refahı yaymak üzere küresel kurumların inşasına öncülük etti. Şimdi Soğuk Savaş sonrasında yeniden düşünmemiz ve bu mimariyi yenilememiz gerekiyor.
ABD Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin parçası olmalı ve yeni bir iklim değişikliği anlaşmasının imzalanması için öncülük etmeli.
Yeni başkan, Bush yönetimi gibi görev kaçkını değil, bu yeni düzenin bir mimarı olmalı.
ABD sekiz yıldır kendi kendini sürgün ediyor ve bunun bir nedeni Bush yönetiminin birçok alandaki başarısızlığıydı, salıdan sonra dünyaya yeniden katılalım.

 

Kaynak: Radikal