Türkiye, Avrupa Birliği yolundaki yürüyüşünü devam ettirecek mi? Öyle görünüyor.
AB ile ilgili olarak Erdoğan hükümeti programında siyasal kararlılık yine belirtilmiş durumda.
Bunun gereği yapılacak mı?
AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda da yer alan bu kuşkunun haklı bir yanı var. Çünkü Erdoğan hükümeti, AB reformları konusunda özellikle son bir yıldır fena halde yavaşladı, günlük deyişle ipe un serdi.
Ev ödevleri bizi bekliyor.
Geçen gün Brüksel'de açıklanan Türkiye raporu bu açıdan zengin örneklerle dolu. AB yolculuğunun rahatlaması ve hız kazanması için hangi adımların atılması gerektiği olanca açıklığıyla sıralanmış.
301 en başta geliyor.
Kıbrıs bir diğer konu.
Limanlarımız Güney Kıbrıs'a açılmadan AB sürecinin doğru dürüst işlemesi olanaksız.
Rapordan bazı bölümler:
"Türkiye, kültürel haklar alanında hiçbir ilerleme kaydetmedi."
"Türkiye, Avrupa standartlarında azınlıklara saygı, azınlıkların korunması ve kültürel çeşitliliğin sağlanması konularında hiçbir ilerleme kaydetmedi."
"Kürtçe yayın yapan dört yerel radyo istasyonu ve TV kanalı bulunuyor. Ancak film ve müzik programları dışında süre kısıtlaması uygulanıyor. Kürt dilini öğretecek eğitim programlarına izin verilmiyor. Ana dili Türkçe olmayan çocuklar, anadillerini Türk devlet eğitim sisteminde öğrenemiyor."
"Türkçe konuşmayan kişilerin kamu hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak için hiçbir önlem alınmadı."

"Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin kaygılar varlığını sürdürüyor."
"Milletvekillerine ve kamu görevlilerine tanınan geniş dokunulmazlıkların sınırlandırılması, siyasal parti ve seçim kampanyalarının finansmanına yönelik daha etkin yasaların çıkarılması öncelikli sorunlar arasında yer alıyor."
"Milletvekillerine, akademisyenlere, orduya veya yargıyla ilgili olarak Etik İlkeler Yasası'nın genişletilmesi konusunda hiçbir ilerleme yok."
"Yolsuzlukla mücadele politikaları için merkezi bir yapının kurulması hâlâ hayati önemde."

"Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban okulu hala kapalı."
"Ekümenik Patrikhane, kilisenin 'ekümenik' titrini her durumda kullanmakta serbest değil."
"Din özgürlüğü açısından bakıldığı zaman, pratikte, bu hakka tam saygı gösterilmesini sağlayacak bir ortam sağlanmadı."
"Siyasal partilere Türkçe'den başka dil kullanma izni yok."
"Din kültürü ve ahlak dersleri zorunlu."

"Silahlı Kuvvetler siyasal ağırlık koymayı sürdürdü. Silahlı Kuvvetler'in üst düzey mensupları, Kıbrıs, laiklik, Kürt sorunu gibi iç ve dış politika sorunlarına dair açık yorumlarını arttırdı."
"Genelkurmay, hükümetin açıklamalarına veya kararlarına açıkça tepki gösterdi."
"Genelkurmay, Nisan 2007'deki cumhurbaşkanı seçimine doğrudan müdahale etti."

"1997 tarihli gizli EMASYA protokolü hala yürürlükte. Genelkurmay Başkanı ve İçişleri Bakanı'nın imzaladığı protokol, belli başlı şartlar altında, iç güvenlik konularıyla ilgili olarak sivil yetkililerden izin almaksızın askeri operasyonlar düzenlemesine imkan tanıyor."
"Jandarma üzerinde sivil denetim uygulanması konusunda hiçbir ilerleme olmadı."

"Ordu bütçesi ve harcamaları üzerinde Meclis denetiminin güçlendirilmesi bakımından hiçbir ilerleme yok."
"Sayıştay, kendisine yönelik yasanın kabulünün askıda olmasıyla ordu mülklerini hala denetleyemiyor."
"Özetlenirse, ordu üzerinde idari sivil fonksiyonların ve savunma harcamasına yönelik Meclis denetiminin sağlanması konusunda hiçbir ilerleme sağlanmış değil."
Bütün bunlar ev ödevlerimiz!
Bir başka deyişle:
Demokrasi diyorsak, hukukun üstünlüğü diyorsak, insan hakları düzeni diyorsak, din ve vicdan özgürlüğü diyorsak, bütün bu ev ödevleri yapmaktan başka çaremiz yok.
Şu da bir gerçek:
AB raporu yumuşak bir üslupla yazılmış. Türkiye'nin özellikle Çankaya savaşları ve 27 Nisan Muhtırası'yla yaşadığı fırtınalı dönem, öyle anlaşılıyor ki, AB Komisyonu'nun Erdoğan hükümetine daha anlayışlı yaklaşmasına yol açmış.

Yine öyle anlaşılıyor ki, 22 Temmuz milletvekili ve 28 Ağustos Cumhurbaşkanı seçimleri AB Komisyonu'nda demokrasinin güçlenmesi olarak değerlendirilmiş, bu da Türkiye raporunu olumlu etkilemiş...
Dileriz, AB reformları yeniden Türkiye'nin gündemine damgasını vurmaya başlar.

Kaynak: Milliyet