Bütün hastalıklara yüzde yüz tedavi garantisi veren bir doktor, hastanın iyileşmemesi durumunda muayene ücretinin 5 katını iade edeceğini vaat eden bir duyuru asmış...
Tabii olarak bu afiş, hastalar kadar uyanıkların da ilgisini çekmiş. Uyanık bu ya, hem aylak hem kurnaz… Bir koyup beş alma beleşçiliğiyle tedavisinin imkânsız olduğunu düşündüğü bir şikâyetle çıkmış doktorun huzuruna:
“Efendim yediğim hiçbir şeyin tadını alamıyorum. Öyle ki ne yediğimi bile bilmiyorum. Birçok doktora gittim beni sömürdüler, derdime çare de bulamadılar.”
“Muayene ücretini ödediniz mi?”
“Ödedim efendim. Ama iyileşemezsem bana 5 katını geri ödeyecek misiniz?”
“Hiç merak etmeyin. Alacaksınız” diyerek asistanına seslenen doktor;
"Kızım 8 numaralı kutuyu getir ve hastaya ondan bir kaşık ver" der.
Hasta kutudan bir kaşık alınca yüzünü gözünü buruşturarak doktora; "Ama efendim bu bana yedirdiğiniz ....ok" deyince doktor;
"Hah işte şimdi tadını almaya başladığınıza göre iyileştiniz" diyerek hastayı gönderir.
Hasta olmadığı halde ilaç diye yediği ...oka mı yansın, verdiği muayene parasına mı yansın? 5 alacam diye cepte ki birini de kaybeden hasta, daha farklı kurnazlıklar, kolpalıklar düşünmeye başlar ve iki hafta sonra tekrar doktorun huzuruna çıkar;
“Efendim hafızamı kaybettim, birkaç dakika önce olup biteni bile hatırlayamıyorum”
“Ne zamandır böyle”
“Efendim hatırlamıyorum zamanını, san ki doğduğumdan beri”
“Muayene ücretini ödediniz mi?”
“Ödedim efendim. Ama iyileşemezsem bana 5 katını geri ödeyeceksiniz değil mi?
Doktor yine tabii ki diyerek asistanına;
"Kızım 8 numaralı kutuyu getir" diye seslenince, hasta büyük bir tepkiyle irkilerek;
"Hayır o kutuda ...ok vardı ben ondan almam" diye bağırır.
"Bakın hafızanız yerine geldi" diyen doktor hastasını gönderir...
Aynı adam birkaç hafta sonra cinsel iktidarsızlık şikâyetiyle doktorun huzuruna çıkar. Doktor yine en etkili ilaç olan 8 numaralı kutuyu asistanından isteyince zıvanadan çıkan hasta;
"Hay senin 8 numaralı kutunu ...................m aşağılık herif" diye bağırır.
Doktor; "Evet ancak iktidar sahibi biri böyle küfreder. Geçmiş olsun iyileştiniz" diyerek hastayı gönderir...
Gelgelelim 8 numaralı kutunun efsunkâr kudretine.
80 bilmem kaç yıllık Cumhuriyet tarihi çok şey öğretti bize. Her defasında farklı iyileşme ümidi ile başına gittiği sandıklardan nasibine ..ok çıkan bir millet...
Her ne kadar kimileri, sandıkta körüklediği Zümer cehennemi ile milleti ürkütse bile, yedeğinde taşıdığı 8 numaralı kutuyu cennet meyvesi diye ikram etmekten hicap duymuyor.
Bu millet oldu olası yalandan hasta. Ama her defasında bir koyup beş almak için yediklerini de unutacak kadar malul.
Zengini yeşil kartlı, fakiri parti pankartlı, soytarısı devlet kokartlı.
Siyasi partilerin bugüne değin yazdığı reçete hiç değişmemişken (8 Nolu Kutu) nasıl oldu da bu hastalıklarla bu kadar uzun yıllar ayakta kalabildi bu millet. Bunca şeyi yemesine rağmen.
Hasta ise niye hep aynı doktora gider?
Hasta değilse, kaybetmesine rağmen niye hep aynı şeyi yer?
Her defasında doktorların “Aç ağzını yavrum” talimatına, iki çenesini birbirinden koparırcasına "aaaaaaaa" diyerek açtı ağzını, yumdu gözünü... En çok, "laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti" olmakla iftihar etti ama yediği ..ok yanına kâr kaldı.
Cehennem vehm edenlerle cennet vaat edenlerin prospektüsü farklı olsa bile sundukları ilaç aynı;
8 numaralı kutu.
Ama ilginç olan, hasta olmadığı halde ve bir koyup beş alma derdi taşımadığı halde bunu kaşıklamak isteyen kaprofagi hastalarının fanatik çokluğu.
Kaprofagi nedir?
Erich From der ki bu hastalar, “8 numaralı kutudaki ilaçla yaşarlar”
Dün yazımda ifade ettiğim yaklaşık 145 sorun... Özeline girelim;
8 Numaralı kutudan hangi hastalıklara çare çıkar bilmiyoruz ama;
1. Bu kutudan başörtüsüne özgürlük çıkmaz.
2. Bu kutudan dindar bir Cumhurbaşkanı çıkmaz
3. Millet iktidarı çıkmaz.
4. “Türkiye” ile “Meclisi” arasında sıkışan “Büyük Millet” çıkmaz.
5. Fatih ve Yavuz Selim mezarından kalkmaz, Mısır ve Suriye yeniden işgal edilmez.
6. Civciv çıkmaz kuş çıkmaz.
Hastalar buraya!
Kızıııım!...
8 numaralı kutuyu getir.