Dün bizim basınımızda yayınlanan "Çin, geleceğin en büyük ekonomik gücü" başlıklı düşüncelerimden, uluslararası haber bültenlerinin çoğu, sadece Biden tarafından Vina del Mar'da yapılan açıklamalara yönelik eleştirilerimi kesip almışlar. Yalnız EFE, verdiği haberin sonuna yazımın ana noktasına dair birkaç satır iliştirmiş. Çin'in dünya ekonomisindeki artan rolüyle yüzleşmek, Batı dünyası için kolay yutulur lokma değildir!

Ve bununla birlikte büyük basın yalnızca, ekonomik plan konusunda Çin'in gücünün artışından bahsetmeye devam edebiliyor. 29 Mart günü, DPA haber ajansı şöyle bildiriyordu: "Uluslararası başlıca döviz olarak, yeni bir "süper para"nın doların yerini almasını cesurca öneren Çin ABD'yi hazırlıksız yakaladı." Ajansa göre, Çin ABD'nin uluslararası mali sistem içerisindeki egemen gücüne karşı mücadele ediyor. Merkez Bankası, krizi ve dünya ölçeğindeki sonuçlarını, uluslararası para sistemine özgü risklerin ve iç kırılganlığın yansıması olarak değerlendiriyor. Ünlü ingiliz ekonomist John Maynard Keynes'in önceden, 40'lı yıllarda önerdiği dünya ölçeğinde bir para tezinden yana tutum alan Çin, bunun sayesinde mali sistemi değiştirmek istiyor.

Aynı bülten, "Çin, şimdiye dek ABD'nin egemenliğindeki bir yapılanma olan IMF'yi yöneteceği bir göreve can atıyor. G-20 zirvesinin öngörülerine göre, ulusal mali sistemlerin sorumluluğunu üzerine almak istiyor" diye bilgi veriyor.

"Batmadan yüzeyde kalan en büyük ülke olan Çin, özellikle krizin vurduğu fakir ülkeler için daha fazla etkili olmak istiyor."

Bülten bilindik bazı şeyleri yeniden hatırlatıyor: 740 milyar dolarlık Amerikan Hazine bonolarıyla Çin, ABD'nin en büyük alacaklısıdır.

Unutmayalım ki; ajans DPA'nın merkez bürosunun da bulunduğu Almanya, ABD politikalarının Avrupa üzerinde kendini gösteren yıkıcı etkisinden çok endişe duyuyor. İç üretiminden çok daha fazla yüzdelikte ihracat yapan, günümüzün endüstrileşmiş ülkesidir. Ekonomik kriz başka hiçbir ülkeyi Almanya kadar vurmamıştır.

Dünyadaki tüm halkların üzerine çullanmış bir ekonomik krize dair meseleler konusunda, uluslararası kamuoyu daha fazlasını bilmek hakkına sahiptir ve dahi bilmek zorundadır.

Kaynak: Prensa Latina