Her geçen gün laik Türkiye'yi yıllardır büyük bir yeterlilik ve güçle yöneten İslami köklere sahip AKP liderlerine olan saygı artıyor. Her geçen gün bu partinin lideri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendi halkı, Arap ve İslam ülkeleri halkları arasındaki konumunu yükselten aleni, açık, güçlü ve dürüst tutumlar alıyor. 

Saygın tutumlar günbegün artıyor. Hatta Mısır ve Arap halklarından belirli kesimler Gazze'ye yönelik saldırı sırasındaki açık siyasetleri ve tutumlarının etkisiyle onu Müslümanların yeni Osmanlı halifeliğine aday gösterdiler. Erdoğan halife olmayacak kesinlikle ancak onu halife gösterme yönündeki sembolik eğilim, halkların kalbinde bu adama yönelik büyük muhabbetin boyutunu gözler önüne seriyor. Halklar Erdoğan'ın kararları ve davranışlarıyla gönüllerindekini harekete geçirdiğini gördüler. Kendi yöneticilerinin yapmadığı bir şeydi bu.

Gazze holokostu sırasında Arap rejimlerinin tutumları bütün gerçekliğiyle su yüzüne çıktı ve halklar hiç kimsenin yönlendirmesi veya kışkırtması olmadan bu gerçeğe vardılar. Halklar aldatılmaları, bilinçlerinin çarpıtılması veya alay edilmesi mümkün olmayan derecede bir zekaya sahipler artık. Alçaltıcı suskunlukla da olsa kimlerin Gazze'nin mazlum halkının yanında yer aldığı veya saldırılarla kimin işbirliğini yaptığı gayet açıktı. Belki de Erdoğan liderliğindeki Türkiye hükümeti bu tutumların en iyisini yapılandırdı. Araplar bağlamında Katar hükümeti Gazze'nin desteklenmesi, saldırıların kınanması ve Arapların Gazze halkının Siyonist Nazilerden kurtarılması için olağanüstü bir zirvede toplanması girişiminde bulundu. Fakat maalesef bazı Araplar zirveyi ve Katar'ın övülecek çabalarını başarısız kılmaya çalıştı. Bu tutumlar halkların hafızasından asla çıkmaz ve unutulmaz. Erdoğan bugün NATO paktı toplantısı sırasında saygın tutumların onurlu siciline bir başka tutum daha ekledi. Ülkesinin Danimarka Başbakanı Rasmussen'in genel sekreterliğine karşı çıktığını cesurca ilan etti.

Doğal olarak Danimarka'nın ve bu adamın adı zikredildiği zaman hafızalar Allah'ın yarattıklarının en şereflisi olan Peygamberimiz'e hakaret eden karikatürlere gidiyor. Bu Türk karşı çıkışına dair ilk haberi okuduğum zaman sebeplerden birini karikatür krizi olacağını ifade etmiştim. O vakitler Danimarka Başbakanı büyük bir krize yol açan bu aptalca karikatürlerin arkasında yer alan cahil aşırılıkçı kimselerin yanında yer almıştı. Rasmussen Müslümanlardan özür dilemeyip sadece üzgün olduğunu dile getirerek sözde düşünce ve ifade özgürlüğünün yanında yer almıştı. Türkiye'nin NATO sekreterliği koltuğuna bu Danimarkalının seçilmesine itirazı Türkiye'nin iç konularıyla ilgili başka sorunlar yanı sıra karikatür krizindeki rolü sebebiyleydi.

Evet, Ankara'nın NATO paktı içindeki birçok üye kapsamında yer alan bir üyeden ibaret olduğunu ve Rasmussen'in adaylığına karşı çıkmasının oylamada etkili olmayacağını biliyoruz ancak bu karşı çıkışla birlikte rahatsızlık oluşturması ve ısrarcı olması iyi hesap edilmiş bir adım ve cesarettir. Bununla birlikte Rasmussen'in atanması Türkiye'nin bütün temkinli yaklaşımlarının tartışılması ve ABD Başkanı Obama'nın şahsi garantörler sunması sonrası kabul edildi. Velhasıl Erdoğan Asyalı, Avrupalı ve İslami büyük bir lider olarak belirdi. Katar gazetesi El Raya, 7 Nisan 2009
 
Kaynak: Zaman