ABD Dışişleri Bakanı Rice, 27 Şubat'ta Senato Tahsisler Komitesi'nde konuşurken, Irak-Türkiye sınırını 'Türkiye-Kürdistan sınırı' diye tanımlayarak 'diplomatik bir mayın tarlası'na girdi. Türk medyası Rice'ın sözlerini kınadı. Başbakan Erdoğan Rice'ın cümlesini 'yanlış' diye niteledi ve en azından Türkiye'nin Irak'ın bütünlüğüne bağlılığını sürdürdüğünü söyledi. Dışişleri Rice'ın sadece bir hata yaptığını savunsa da, Türkiye'nin endişelenmek için nedenleri var. Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Les Gelb'le Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı senatör Joe Biden'in hazırladığı bir plan, Irak'ta etnik ve mezhepsel federalizm öngörüyor; ülkeyi Sünniler, Şiiler ve Kürtler arasında özerk bölgelere bölüyor. Rice Kürtleri cesaretlendirdi Tam da Rice'ın gafını yaptığı gün, Biden Boston Globe'daki makalesinde planın 'Irak'ta iktidarın barışçıl bir biçimde paylaşılmasına, ABD'nin de ülkeyi çıkarlarını kaybetmeden çekilmesine yönelik bir anlaşmanın yol haritasını sunduğunu' söylüyordu. Fakat yanılıyor. Bir odada çizilen sınırlar beklenmedik sonuçlar doğurur. Dışişleri sözcüsü Sean McCormack Rice'ın hatasını düzeltmeye çalışırken bile, Kürdistan Demokrat Partisi lideri Barzani şöyle diyordu: "Türkiye, İran ve Suriye bağımsız bir Kürt devleti fikrine alışmalı." Barzani'nin kendine güveni anlaşılabilir; Iraklı Kürtlerin elde ettiği özerkliğin derecesi, savaş öncesindeki en çılgın tahminlerini bile epey aştı. Ankara'nın Irak'ın özgürleştirilmesine katılmaması Türklerin savaş sonrasındaki etkisini azalttı. Kuzey Irak'a atanan birçok Amerikalı yetkili, Kürt milliyetçiliğine duydukları sempati konusunda özür dilemekte isteksiz. Erbil'deki Koalisyon güçleri ofisinin başkanı Dick Nabb, üzerinde Kürt bayrağı bulunan kartvizitler bastırdı. Yine Erbil'deki Amerikalı askeri yetkililer Barzani'den hediyeler kabul etti. Rice'ın sembolizm konusundaki dikkatsizliği, Kürtlerin milliyetçi dürtülerini güçlendirdi. Irak'ın birliğini pekiştirmek ve Barzani'nin kendisiyle Bağdat'ta görüşmesini talep etmek yerine, Rice ilk Irak ziyaretinde Barzani'nin karargâhına gitti. Kürt yetkililer bu durumu, ulusal heveslerinin desteklenmesi olarak gördü. Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Cumhurbaşkanı Talabani, çetin müzakerecilikleri nedeniyle takdiri hak ediyor. Iraklı politikacılar anayasa üzerinde tartışırken, iki lider kendi milislerinin dağıtılmaması ve Irak ordusunun Kürt bölgesine konuşlandırılmasını veto etme hakkını elde etti. Bugün maddi anlamda da belini doğrultan Irak Kürdistan'ı kendi vizesini veriyor; yurtdışında Irak'tan ayrı temsil ediliyor. Barzani'nin yerel cep telefonu şirketi Korel'i yöneten yeğeni Sirwan, milliyetçi sebeplerden dolayı Irak Ulusal İletişim ve Medya Komisyonu'yla işbirliğini reddediyor, böylece de bölgesel Kürt yönetiminin sermayesi ülkenin geri kalanıyla paylaşılmıyor. Barzani 1 Eylül 2006'da Irak bayrağını yasakladı. Biden federalizmden kaçılamayacağı konusunda haklı. Fakat, federalizmin Irak'ın mevcut coğrafi bölgeleri yerine etnik ve mezhepsel bir bölünme üzerine kurulması gerektiği varsayımıyla hata yapıyor. Etnik bölünme güvenlik getirmeyecek. Komşularıyla barış aramak yerine, Barzani şiddetten vazgeçmeyi reddederken diplomatik meşruiyet arıyor. Kürt medyası da tahriklerle dolu; Irak Kürdistanı'na genellikle 'güney Kürdistan' diyor ve böylece Türkiye topraklarının büyük bir kısmının 'Kuzey Kürdistan' olması gerektiğini ima ediyorlar. Barzani'nin seçtiği Kürt bayrağı, 1946'da Sovyet desteğiyle İran'dan bağımsızlığını ilan eden fakat kısa bir süre hayatta kalan Mahabad Kürt Cumhuriyet'inin bayrağı. Erbil ve Süleymaniye'de satılan ve Kürt matbaalarında basılan haritalarda, Akdeniz' den Basra Körfezi'ne uzanan bir 'büyük Kürdistan' görülüyor. Barzani, bölgesini teröristler için güvenli bir yere dönüştürdü. Yönetimi PKK'yı destekliyor. Türkiye, Kuzey Irak Yönetimi'ni en fazla aranan PKK'lı teröristlere pasaport sağlamakla suçluyor. Türk yetkililer, Barzani'nin partisinin bölgesinde altı PKK üssünün bulunduğundan şikâyetçi. ABD'nin peşmergelere verdiği silahlar da PKK'nın eline geçti. Barzani PKK'nın Kuzey Irak'ta hareket etmesine pek az kısıtlama getirdi. Ekim 2006'da, iki PKK lideri Erbil'de tedavi gördü, üç ay sonra da yine Erbil'de bir lokantada fotoğrafları çekildi. Bu arada, PKK Türkiye'ye saldırı düzenlemeye devam ediyor. Barzani sınırdaki silah kaçakçılığını kendi peşmergeleriyle veya Irak ordusuna izin vererek durdurmayı reddediyor. ABD sınırları aşabiliyorsa... Türk yetkililer açısından, PKK'ya karşı koymak birinci öncelik. Haziran 2004'te İstanbul'daki NATO zirvesinde, Bush PKK'nın ortadan kaldırılacağı sözü verdi. Rice da sözü tekrar etti. Fakat ABD Dışişleri, ancak Kürt teröristler Türkiye'de bomba patlatıp, sadece Türkleri değil, bir düzineden fazla Avrupalı turisti de öldürdükten sonra terörle mücadele özel temsilcisi olarak Joseph Ralston'ı atadı. Ralston'ın atanması dek sembolik düzeyde kaldı. Geçen ay, Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, ABD ulusal güvenlik danışmanı Stephen Hadley ve Başkan Yardımcısı Dick Cheney'le, PKK'ya karşı gerçek mücadele talep etmek için görüştü. Ralston özel bir görüşmede gazetecilere ABD'nin bu talebi yanıtlayacağına inanmadığını söyledi. Türk yetkililer haklı olarak neden ABD'nin terörist yakalamak için sınırları aşabildiğini fakat kendilerinin bunu yapmaması gerektiğini soruyor. Türkler, özellikle de Biden planına destek artarsa bunu yapabilir. 1973'ten bu yana Türkiye'de ilk kez cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri aynı yıl yapılacak. Seçim yılı milliyetçiliği yangın çıkarabilir. Barzani'nin kullandığı dil ve PKK terörü de yangına yakıt sağlıyor. Bir yandan da, Irak anayasasına göre Kerkük'ün statüsünü belirlemek üzere yıl sonunda referandum yapılacak. Hem Barzani hem de Talabani Kerkük'ü Kürtlerin 'Kudüs'ü diye niteliyor; fakat burada pek çok etnik kökenden insan yaşıyor. Kürtler Türkiye'nin kararlılığını kavrayamıyor. Çok sayıda Iraklı Kürt, peşmergelerin Türk ordusunu Kuzey Irak dağlarında yenebileceğini söylüyor, ama yine de olayın buraya varmayacağına inanıyor. Fakat 1998'de Suriye Türklerin PKK'ya verilen desteğin kesilmesi talebini ciddiye almayınca benzer bir ihtilaf yaşanmıştı. Türk ordusu sınıra konuşlanmış, Türkler hakkında daha aklı başında görüşlere sahip olan Hafız Esad da, PKK lideri Öcalan'ı sınır dışı etmişti. O dönemde Türk yetkililer, ABD'den yeşil ışık gelsin veya gelmesin Suriye'ye girmeyi planladıklarını dile getirmişti. ABD sempatisini büyütüyorlar Barzani Amerikan sempatisinin anlamını da büyütüyor. ABD Türkiye'nin Irak'taki PKK kamplarına saldırısını hoş karşılamayabilir ama durumu anlayacaktır. Avrupa'nın onay vermemesine yönelik korku da Ankara'yı saldırıdan alıkoymaz. Çok sayıda Avrupalı lider Türkiye'nin AB üyeliği konusunda umutlanmaması gerektiğini zaten söyledi. Anketlere göre de, Türkler AB üyeliğine eskisi kadar taraftar değil. Irak'a ek asker gönderme planı başarı elde etmeye başlamışken, Senato liderlerinin ülkenin bütünlüğünü baltalaması ironik olur. Biden-Gelb planı kâğıt üzerinde belki de iyi görünüyor. Fakat Oslo Anlaşması ve daha önce seçim yapılmamış bir yerde seçim düzenleme ısrarı da öyleydi... İki durumda da aynı Aşil topuğu iyi niyetleri baltaladı: ABD'nin tahrik ve teröre karşı 'sıfır tolerans' konusundaki isteksizliği. Iraklı Kürt liderler PKK'ya yataklık etmeyi sürdürüyor. Bu desteğin aktif veya pasif olması önemsiz çünkü terörü desteklemenin kabul edilebilir bir yanı yok. NATO müttefiki Türkiye'nin güvenliğini baltalamak sorumsuzca. Iraklı Kürt liderler teröristleri kovmadan ve Irak dışındaki çıkarlardan vazgeçmeden, Kongre'nin Irak'ta etnik federalizmi cesaretlendirmesi bölgeyi karmaşaya atma riski taşıyor. (American Enterprise Institute'da uzman, 19 Mart 2007)