Ne olmuş? Uluslararası net doğrudan yatırımlar, Ocak - Şubat döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 80,4 oranında düşüşle, 1 milyar 592 milyon dolara gerilemiş...

Ocak ayında, 976 milyon dolar toplam net uluslararası doğrudan yatırım girişi olurken, bu miktar, Şubat ayında 616 milyon dolara inmiş...

Hálbuki...

Geçen yıl, Ocak - Şubat döneminde, toplam net 8 milyar 102 milyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi olmuştu...

* * *

Türkiye'nin iktisadi olarak en derin derdi, kalkınmasını finanse edecek sağlıklı bir kaynak üretememesidir...

Küreselleşmenin böylesine ivme kazanmadığı dönemlerde biz bu konuyu 'tasarruf oranları' çerçevesinde ele alıyorduk... Ülkenin tüketime gitmeyen kaynakları olan tasarruflar yatırıma gider, bu yatırımlar da kalkınmanın yolunu açardı... Ama o kaynaklar yetersiz ise de zorlanırdın...

Son zamanlarda küreselleşme hızlandı ve dünyadaki sermaye fazlası tasarrufu yetersiz ülkelerin imdadına yetişir oldu... Ama bunun için gerekli şart 'küreselleşmeye uyum' olarak ortaya çıktı...

Toplumların yeniçağa yönelik uyumları artınca, gelen doğrudan yabancı sermaye de yükseldi...

Biz de cumhuriyet dönemi boyunca gelen sermayeyi son dört yılda egale ettik, hatta geçtik bile... Ama... Bu devede kulak bile değil...

Şöyle söyleyeyim ki anlaşılsın: 1954 yılından 2004 yılına kadar bize gelen tabancı sermaye 18 milyar dolar oldu... Halbuki Çin'e bir yılda gelen sermaye miktarı 60-70 milyar dolar...

Türkiye bilmeli ki tasarruf ya da bir başka değişle doğrudan yabancı sermaye konusunda çok ciddi bir zıplama yapamadıkça istediği noktaya hiç bir zaman gelemeyecek... Çünkü en temel sorun, yatırımı finanse edecek ekonomik kaynak yaratma sorunudur...

* * *

Yabancı sermaye evrenselleşme, dünyalaşma, küreselleşme iradesini belirli bir tutarlılık içinde götürmeyen ülkeye gelmiyor...

Bizim için yüksek duran ama dünya ortalamasının çok altında olan yabancı sermaye miktarı da düşüyor...

Neden?

Hem AK Parti AB sürecinde ısrarlı olmadı ve işi sağlıklı götüremedi, hem de Ankara'nın eski zihniyeti dışa açılmaya muhalif... Sanki 1930'lu yılları yaşamamızdan çok daha mutlu olacak gibi...

Nitekim... Yabancı sermaye yatırımları düştüğünü öğrendiğimiz gün...

Anayasa Mahkemesi'nin yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin iptal kararının yürürlüğe girmesi nedeniyle, yurt genelinde satışların geçici olarak durdurulduğunu öğrendik...

Buna göre, yeni yasa yürürlüğe girinceye kadar yabancılara gayrimenkul satışı yapılmayacak.

* * *

CHP, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu'nun 3'üncü maddesinin (d) ve (e) bentleri ile (f) bendinin ikinci tümcesinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açmıştı.

Davayı esastan görüşen Yüksek Mahkeme, Kanun'un, 3'üncü maddesinin (d) bendini iptal etmişti.

Kendini 'sosyal demokrat' diye niteleyen bir parti, yerküre dünyalaşırken, özünde 'diğerine' karşıt ise...

Hukuk da 'Türk'ün Türk'den başka dostu yok' anlayışında ise... Dünyalaşma hareketleri sizi içine neden alsın ki?
* * *

Ben dünyanın 'mezrası' olacağım inadının en büyük faturası ise...

Kaçınılmaz olarak 'yoksul halka' çıkıyor...

Nitekim... Türkiye'de Ocak 2008 dönemi itibarıyla işsizlik oranı yüzde 11,3 oldu.

İşsizlik, 2008'in ilk ayında 11 ayın en yüksek seviyesine çıktı.

Bu dönemde tarım nüfusundaki azalış sürerken, genç işsizliğindeki artış da dikkat çekici.

Türkiye genelinde işsiz sayısı, Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artarak 2 milyon 567 bin kişiye çıktı.

* * *

Türkiye'de olup bitene bir de...

'Dünyalaşmak' isteyenlerle...

'Mezralaşmak' isteyenler arasındaki çekişme olarak bakın...

'Dünyalaşma' ahengi artınca işler tıkır tıkır yürüyor... Türkiye kanatlanıyor...

Tersi olunca...

Doğrudan yabancı yatırım tepetaklak oluyor... Yabancı karşıtlığı şahlanıyor...

Olan da en çok yoksullara, tutunamayanlara oluyor... İşsizlik patlıyor...

* * *

Türkiye'nin en ürkütücü yanı yoksulluğu...

Bundan ürkmeyen ve buna aldırmayan eski Ankara zihniyeti de, maalesef yoksulluk ve işsizlik kadar korkutucu...
 
 
Kaynak: Star