Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin İran'a karşı ekonomik yaptırımların yaklaştığından dem vurdukları bir zamanda İran nükleer dosyası krizinin fitilinin çekilmesi amaçlı Türkiye-Brezilya girişimine dair konuşmalar artıyor.

Brezilya devlet başkanının ve dışişleri bakanının Tahran'a yaptığı ziyaretler, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dışişleri bakanının Tahran ziyaretinin aynı zamana denk gelmesi, İran Dışişleri Bakanı Muttaki'nin Ankara ziyareti, 2009 Aralık başından bu yana İran nükleer dosyası gelişmelerine hakim olan gerginliği yatıştırmasıyla birlikte Batılı ülkelere ve özellikle de ABD'ye taşınabilecek düşüncenin belirlenmesini hedefleyen çabalardır.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Muhammed el Baradey'in İran'daki zenginleştirilmesi düşük uranyumun enerji üretimi için kullanılmaya hazır zenginleştirilmiş uranyumla değiştirilmesi etrafında sunduğu öneri etrafında dönüyor. Bu sunumun temel amacı, İran'ı uranyum zenginleştirmesini durdurmaya ikna etmek. Atom Enerjisi Kurumu, ABD ve AB, uranyum zenginleştirmesini İran'ın nükleer askerî programına götürecek yolda kendi programını geliştirme yönünde ilerlemesinin göstergesi olarak görüyor. Rusya ve Fransa'nın uranyum değiş tokuşunu yürütecek ülkeler olarak sunduğu önerisi Tahran ile Paris ve Moskova arasındaki güvensizlik sebebiyle İran tarafından reddedilmişti.

Batılı ülkeler bu reddi bekliyorlardı. Zira önerinin sunulma yöntemi, İran cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yaşanan gelişmeleri işleve koymayı hedefliyordu. Amaç ise Ahmedinejad hükümetinden bir tür ödün koparmaktı. Bu okuma kesinlikle dikkatli bir okuma değil. Çünkü İran hükümeti daha sert bir tutum ortaya koydu ve hatta yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum ürettiği tehdidinde bulundu. Ardından ileride daha yüksek oranlarda üreteceğini açıkladı.

Bu artan gelişmeler, Rusya ve Çin'in desteklediği yaptırım kararına doğru giden gerginlik karşısında Güvenlik Konseyi'nde daimi olmayan iki üye ülke sıfatıyla Brezilya ve Türkiye'nin rolü belirdi. İki ülke Tahran'la iyi ilişkilere sahip ancak daha da önemlisi, iki ülkenin üzerinde bulunduğu siyasi coğrafya. Brezilya, Latin Amerika'da yükselen bir güç ve Washington'la iyi ilişkileri var. Türkiye de Ortadoğu'da etkin bir güç ve Washington'la iyi ilişkileri bulunuyor.

Bu iki ülke, topraklarında uranyum değişiminin yapılacağı ülkeler olarak Fransa ve Rusya'nın yerini almayı önerdi. İran'ın açıklamalarına göre girişim, uranyum değişiminin yapılma yeri dışında Tahran'dan kabul gördü. İran Dışişleri Bakanı'na göre bu sorun çözülürse öneri uygulanabilir hale gelecek. Bu iki çabanın- yani yaptırımlar dayatılması çabası ve Türk-Brezilya arabuluculuk çabası- bir araya gelmeyecek paralel bir hat içinde yürümesi dikkat çekiyor. Bir başka ifade ile her iki çaba arasında 'İran'ın bu öneriyi kabul etmesi durumunda yaptırım kararının alınmasının erteleneceğine' dair bir sözle bulunmuyor. İran ister onay versin ister reddetsin yaptırım kararı çıkacak. Bu yüzden bu arabuluculuğun başarı şansı görünmüyor. Çünkü basit ifade ile Washington veya Avrupa ülkeleri tarafından bu öneriye başarı şansı verme eğilimi yok. Yeni yaptırım kararının geçmesi, Türk-Brezilya girişimini işlemez kılacaktır. Bu durum, İran nükleer dosyasını kriz ve muhtemel ihtimaller açısından ilk sıraya koyacaktır.

Bütün bunlar birçoklarının görmezden geldiği bir varsayımı teyit ediyor. O da İran ve Batılı ülkelerin krizinin sadece nükleer program sorununda saklı olmadığıdır. Washington ve Batı ile İran arasındaki birçok dosya çözüm bulmadıkça diplomasinin başarı umudu sürekli azalacaktır. Ürdün gazetesi Al Ghad, 12 Mayıs 2010
 

Kaynak: Zaman