Barack Obama'nın ABD başkanlığına seçilmesinin yaydığı toz pembe yanılgılar tükeniyor. Yeni başkanın ABD'nin kirli işlerine bağlı kalacağı herkesçe anlaşıldı. Zira Amerikan siyasetinin çıkarlarını sınırlayacak türden değişmez ahlaki ilkeleri yok. Aksine, ABD'nin hareketli dış politikalarını çizen, oluşturan ve düzenleyen çıkarlardır. Amerikan dış politikasının değişmez tutumları siyasi, askeri, coğrafi ve dolayısıyla ekonomik ve özellikle de petrolü hâkimiyet altına almakla sınırlı.

Obama ilk olarak Nisan 2009'da NATO ve AB zirvelerine katıldı. Ardından selefi George W. Bush'un, ABD güçlerinin Irak'a geçişini önlemek zorunda kalan müttefik Türkiye'de zarar verdiklerini onarmak için bu ülkeye hareket etti. Obama'nın Ankara ziyareti Türkiye'nin Amerikan çıkarları ağı içinde işgal ettiği önemli konuma, eski bir NATO üyesi olması ve askeri katkısı açısından meziyetlerine işaret etti. Böyle bir katkı özellikle de Afganistan-Pakistan cephesindeki savaşta önemli. Türkiye'nin konumu ve üsleri Irak işgalinin hali hazırdaki durumu ve gelecekteki gelişmelerle de ilgili olarak önemli.

Kore'de ayda 21 sente savaştılar
Diğer yandan Sovyetler Birliği'nin yıkılması sonrası tek kutuplu eğilimin ortaya çıkmasından bu yana, ABD BM Güvenlik Konseyi'ni aşmaya ve daimi üyelerin vetosundan kurtulmaya çalışıyor. Washington bu nedenle NATO'nun kendi liderliğindeki bir örgüte dönüşmesine çabalıyor. Bu tür bir hedefin gerçekleşmesi için kaçınılmaz olarak Türkiye'ye ihtiyaç var.

bama'nın da bu çabaları sürdürdüğü açık. ABD başkanının bu temele dayanarak Türkiye ziyaretini erkene çektiğini ve selefleri gibi bu ülkenin AB üyeliğine desteğini teyit ettiğini gördük.

NATO'dan ve ABD'nin bencil çıkarları ağından çıkmak, Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı sonrası Washington için kökleşen konumu nedeniyle kolay değil. Türkiye 1950'de ABD'yi Kore savaşında desteklemek için 4 bin 500 asker göndermişti. Amaç Türkiye'nin NATO üyeliğini için Amerikan desteği almaktı. Türkiye'nin NATO'ya tam üyeliği 1952'de gerçekleşti. Bu ülke hızlı adımlarla silahlandırıldı. O dönemde ABD'nin kötü itibarlı başkanı Harry Truman şöyle diyordu: "Türkiye sosyal reformlara ve ekonomik ilerlemeye acil ihtiyaç duymasına rağmen, toplam harcamasının büyük kısmının savunmaya ayrılmasına onay verdi." İsrail oluşumunun gerçek kurucusu olan Truman, Türkiye hükümetinin savaş meydanlarına Amerikan askerleri yerine kendi askerlerini itmeye hazır olmasından memnundu.

Amerikalı milletvekilleri o dönemde, yabancı askerlerin maliyetinin kendi askerlerininkinden ucuz olduğunu anladı. Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin 24 Mart 1952 tarihli toplantısında komite başkanı Henry Cabot Lodge, "Avrupa'da yabancı askerlerin donanımına 6 milyar dolar harcadığımız ve aynı sayıda ABD askerine 50 milyardan fazla harcadığımız doğru değil mi?" diye sormuştu. General Alfred M. Guenther Senato'nun çıkarımını onayladı ve "Sizler de biliyorsunuz ki iki haftadır Türkiye'deydik. Büyük ölçüde hoşnutlukla karşılandık, Türklerden ve onların savaşçı asker sıfatlarından etkilendik. Fakat bu insanların ne elde edeceğini biliyor musunuz? Her asker için ayda 21 sent alacaklar. Maaşları bu!" diye açıklık getirdi. Komisyon üyesi Brian McMahon küçümseyerek ve alay ederek "Maaşlarını artırmışlar" yorumunu yaptı. General Guenther de Fransız askerinin günde 8 sent, Hollanda askerinin günde 20 sent aldığını belirterek sunumuna devam etti.

Pakistan'da destek istiyorlar
Türkiye Amerikan-Siyonist tuzağına düştü. Bu tuzak hem Türkiye'nin hizmetlerine ihtiyaç duyuyor, hem de Türkiye'yi küçük görüyor. Türkiye Erbakan döneminden bu yana bir süredir bu tuzağın içinde konumunu iyileştirmeye çalışıyor. Eski ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower Amerikan askerlerini kapsamlı savaşlara sürüklememekte kararlılık gösterdi ve birbiriyle savaşan Asya orduları kurmaya yöneldi. Kendisiyse uzun çatışmalara ihtiyaç duymayan nükleer ve uzay silahlarını geliştirmeye yoğunlaştı. Vietnam savaşının ardından bu eğilimi derinleştirmekte de başarılı oldu. İşte Pakistan ordusunun kendi halkına ve Afganlara yönelik operasyonları, Bush döneminin bozulmasını düzeltmesi beklenen Obama'nın döneminde gerçekleşiyor...

Bu bağlamda Obama'nın Ankara ziyareti, Amerikalıların yanında veya onların çıkarları için vekaleten savaşması amacıyla Türkiye'nin Amerikan ağında tutulmasını hedefliyordu. Washington zalim uluslararası tutumlarını yaklaşık 60 yıldır değiştirmediyse bile, acaba Türkiye bu tutumlara verdiği hizmette hâlâ 'sabit' mi? (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, 15 Temmuz 2009)

Kaynak: Radikal