Toyota’nın birkaç otoban kazası için bunca yaygaraya maruz kaldığına inanan var mı?
Saçmalık. Eğer senato masum insanların ölmesi konusunda bu kadar endişeliyse neden ABD komutanı Stanley McChrystal’ı 27 tane daha masum Afgan’ı daha öldürmesini teşvik etti?
Yaşananlar kan dökülmesiyle alakalı değil ama “güvenlik önlemleri” ile hiç alakalı değil. Bu tamamen siyasal bir konu. Tamamen Makyavelci güç siyaseti. Toyota’ya yapılan bir saldırı Japonya’nın en önde gelen ihracat ürününe saldırı demektir. New York Times’tan bir alıntı gerçekte neler olduğunu açıklıyor:
“Japon ekonomisi 2. Dünya Savaşı’ndan beri en kötü gerilemeden çıktı fakat hala tökezliyor. Japonya ekonomiyi deflasyondan çıkartmak ve uzun dönemli büyümeyi teşvik etmek için daha çok çaba göstermeli.” Standart&Poor raporunda böyle yazıyor.
“Rapor, mali genişlemeyi ve fiyatlardaki azalmayı durdurucu önlemleri almadığı takdirde Japon hükümetinin azalacak olan ekonomik politikalarının esnekliği hakkındaki görüşümüzü yansıtıyor.” “Japonya Demokratik Partisi’nin aldığı kararlar beklediğimizden daha yavaş bir mali düzenlemenin gerçekleşeceğini gösteriyor.” Standart&Poor raporunda böyle yazıyor
(Japonya’nın yüksek borç yükü kredi derecelendirme şirketlerinin ikazına yol açıyor- Japan’s High Debt Prompts Credit Rating Warning. Hirako Tabuchi ve Bettina Wassaner NY Times)
Başkan Barack Obama’nın Çarşamba günü benzer endişeleri taşıyan bir konuşma yapması bekleniyor. Bu konuşmada ülke içi teşvik ve destek programlarının durdurulması yönünde yapacağı çağrıyla hükümet harcamalarının çığırından çıktığına yönelik eleştirileri baskılamayı düşünüyor. İrlanda’da ve Yunanistan’da yaşanan bütçe sorunları ulusal borç kavramının gündeme taşınmasına da yardımcı oldu.
Japonya’nın yeni liberal hükümeti deflasyonla düşük faizler ve genişletici maliye politikaları gibi geleneksel yollarla mücadele ediyor. Fakat Washington bunu istemiyor. Neo-liberal siyasetçiler ve sağ kanata bağlı think tank kuruluşları daha fazla işsizliği, daha fazla borç batağını ve daha fazla iflası tetikleyecek olan, sıkı tasarruf önlemleri alınmasını öngören bir “mali düzenleme” istiyorlar. İşte bu yolla Batılı şirketler ve banka patronları devamlı bir şekilde gelişmekte olan dünyaya müdahale ediyor ve bu dünyayı devamlı bir şekilde krizde tutuyor. Buna “Şok Doktrini” diyorlar ve bu düşünce yaklaşık 20 yıldır IMF’nin harekât planını oluşturuyor. Japon hükümeti, Washington Konsensus’u destekçilerince mali deli gömleğine konularak zayıflatılmak isteniyor. Bu şekilde kamu hizmetlerinin ve varlıklarının hızla özel kesim tarafından devralınması hedefleniyor.
Medyanın kullanıldığı gibi Kredi Değerlendirme Kurumları da Japonya’ya karşı sürdürülen ekonomik gerilla savaşının bir parçası. Bu yolla Japonya’nın ekonomik kararlarını yeniden düşünmesi isteniyor. (Not: Japonya’nın borçlarını ödeyememesi gibi bir durumu yok çünkü borçlarının çoğu kendi para biriminde ve 1 trilyon doların üzerinde döviz rezervi var) Toyota’ya yapılan saldırılar Tokyo’ya eğer Washington’un emirlerine uymayan ülkelere neler yapabileceğini göstermesinin bir yolu.
New York Times’dan sorunu özetleyen bir alıntı:
Başbakan Yukio Hatoyama’nın hükümeti “ ev sahipliğini destekleyen sosyal programları” destekledi… Meclisin alt kanadı ekonomiye destek olmak için bu mali yılın sonuna kadar 7,2 trilyon yen veya 80,3 milyar dolarlık bir ek bütçeyi onayladı… Ve gelecek sene aşırı refah harcamalarıyla rekor sayılabilecek trilyon dolarlık bir bütçeyle hükümet harcamaları daha da büyüyecek.
Batı seçkinleri, çalışan ve sıradan kesimlerin yaşam standartlarını yükseltici politikalara asla hoşgörüyle yaklaşmayacaktır. “Sosyal program” uygulamaları veya “refah toplumu” kavramı geleneksel kapitalizmin baş düşmanlarıdır. Bu seçkinler gelir dağılımın yukarıdan aşağıya olmasını değil aşağıdan yukarıya olmasını istiyorlar. Onlar sınıf savaşı istiyorlar. Başbakan Yukio Hatoyama Amerikan güç odaklarıyla karşı karşıya geldi ve bu odakların gazabını bütün ölçeğiyle hissediyor. Kamuoyu yoklamalarında başbakanın verilen destek yüzde 37’e gerilemiş durumda ve gerilemeye devam ediyor. Mesaj gayet açık: Washington’la uğraşırsan bitersin.
Kaynak: Counterpunch
Dünya Bülteni için çeviren: Harun Coşkun