Hem Afgan halkı hem de Afganistan'daki yabancı askerler geçen hafta zor günler geçirdi. Taliban'ın ülkenin kuzeydoğusunda bulunan Amerikan karargâhına sızması sonucu dokuz askerin öldürülmesi, Arzgan eyaletinde patlatılan canlı bombanın 20'den fazla sivilin ölümüne yol açması ve Meydan Vardak eyaletinde koalisyon güçlerinin konvoyuna artarda düzenlenen saldırılar, Taliban teröristlerinin güçlediğine ve gelecekte daha hain planlar gerçekleştirebileceğine işaret ediyor.
Taliban'ın nasıl hâlâ bu kadar güçlü kalabildiğini sorgulamadan duramıyoruz. Acaba Taliban'a yeni silahlar ve muhimmat mı sevk edildi de Afganistan'ın her yerinde böyle kapsamlı biçimde etkili olmaya başladı, yoksa Taliban'ın stratejisi güney cephesinden çıkarak tüm Afganistan'ı ateş çemberine almak mı?
Kendi Talibanı'yla da anlaştı...
Çoğu yorumcu, Pakistan'ın Taliban'la barış diyaloglarını olumlu buluyor ve bu görüşmelerin Afganistan'daki kanlı eylemleri durduracağını belirtiyor. Ancak bu diyaloglar sadece Pakistan'a yönelik Taliban eylemleri için geçerli olabilirken, Afganistan'da tam ters sonuca yol açıyor ve Taliban'a eylemlerini daha düzenli biçimde tüm ülkeye yayma imkânı sunuyor. Zira Pakistan'ın Taliban'a karşı başlattığı sınırlı operasyonlar aslında hareketi daha da hırçınlaştırdı.
Diğer yandan, Pakistan hükümeti Taliban'a karşı çok da kararlı bir biçimde harekete geçmedi. Amacı onları sadece Pakistan içinde eylem yapmamaları yönünde uyarmaktı. Nitekim İslamabad hedefine ulaştı ve böylece terörist grupla bir anlaşma yaparak hapiste bulunan bazı teröristleri serbest bıraktı, Taliban'a yönelik operasyonları durdurdu ve karşısında oa onların hükümete karşı hiçbir eylem yapmayacakları yönünde söz aldı. Bilinen gerçek şu ki, Pakistan Taliban teröristlerinin varlığından pek de rahatsız değil. Onlara, kime ne yaparlarsa yapsınlar Pakistan'a bir şey yapmasınlar zihniyetiyle yaklaşıyor.
Bilinen diğer gerçekse, Taliban'ın silahlanmasında ve güçlenmesinde Pakistan'ın inkâr edilemez rolüdür. Bunu Amerikalılar da biliyor ama bir türlü Pakistan'a karşı tavır koyamıyorlar. Zira çünkü bu gergin ve kritik ortamda Pakistan'ı karşılarına almak niyetinde değiller. Dolayısıyla Pakistan'ın bu yüzeysel dostluğuna bile önem veriyorlar. ABD'nin bu tavizkâr yaklaşımı sürdükçe Afganlar 'Taliban dönecek' korkusundan hiçbir zaman kurtulamayacak ve tabii ki hiçbir zaman terör eylemlerin de önüne geçilemeyecek. Bu durumda koşullar gün geçtikçe koşullar daha da ağırlaşarak vahim bir hal alacak. Böylece halkın yabancı güçlere güveni de azalacak ve sonuç Afganistan için kaos olacak.
Birçok yorumcu Afganistan'ın yeniden seçilen cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin bile bu emniyetsiz ortamının önüne geçecek bir stratejisi olmadığını düşünüyor. Zira sonuçta Afganistan'ı kaosa götüren zincirin uçları daima dışardaki düşman güçlerin ellerinde. Fakat şunu da unutmamak lazım ki, Afganistan'ın temiz suyunu bulandırmaya ve zehirlemeye çalışan Pakistanlılar ve Taliban dahil hiç kimse bu zehirli sudan hayat bulamaz. (Afganistan gazetesi Peyame Mücahit, 20 Ağustos 2009)
Kaynak: Radikal