Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinden Bahreyn’deki yönetimi, siyasi tutukluların serbest bırakılması, sosyal adalet ve eşitliğin sağlanması, anayasal reformlar, yolsuzlukla mücadele gibi acil reformlar yapmaya ikna etmek anlamında, tüm tarafların razı olacağı çözümlere varılması için ülke halkına destek olmalarını beklerdim. Zira vatanın bütünlüğü, bir bireyin veya grubun iktidarda kalmasından daha önemli.

‘Koşulsuz ulusal diyalog’
Geçen hafta medya organları, Suudi güçlerini Bahreyn’den çekme emri verdi. Kuveyt de emre uyarak deniz güçlerini çekti. Reform isteyen barışçıl gösterilere karşı koyması için KİK’ten çağrılan askeri güçlerin varlığı üzerindeki örtü kalktı böylece. Bu durum planlı değildi. Kamu ve özel mallar üzerindeki tehlikelerin artması, siyasi yönetimi KİK’teki ortaklarından yardım istemeye sevk etti. Amacım sebepleri bulmak değil, bütün taraflara ve özellikle de elinde gücün tüm araçları olduğu ve ulusal reform araçlarına sahip olduğu için, siyasi yönetime bu süreci aşma çağrısı yapmak. Aynı zamanda reform isteyen ulusal güçlerin bölgedeki siyasi sistemlerin yapısının bilincinde olması gerek. Önemli olan, vatana, vatandaşların hak ve yükümlülüklerine ve siyasi karar organına katılıma yoğunlaşmak.
Bahreyn’de ‘koşulsuz ulusal diyalog’ başlatıldığı açıklandı. Bu diyaloğa tüm siyasi güçlerden ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler, Bahreyn’de ‘kapsamlı reforma’ başlamak için bir anlaşmaya varmak amacıyla katılıyor. Bahreyn’de reform konusu dışında devletin Arap bireylere veya gruplara vatandaşlık vermesi konusu yer alıyor. Bazıları bu alanda nüfus bileşeninin bir mezhebin lehinde ve diğerinin aleyhinde olması endişesini gündeme getiriyor. Bu kimseler yanlış düşünüyor. Ülkenin çıkarı, mezhep veya bireylerin ve hatta yöneticinin çıkarlarının üstünde. Bu yüzden Arap Körfez bölgesini, 16 milyon civarındaki yabancı işçi tufanı sarıyor. Oysa ortada bir Körfez nüfus kıtlığı var ve kıtlık, KİK’teki karar alma organları tarafından nüfus boşluğunu doldurma yönünde cesur bir karar alınmasına muhtaç durumda.

Arap işçi protesto etmiyor
KİK ülkeleri, Arap kardeşlerimizden meslek ve nitelik sahibi kimselere, on yıldır Arap Körfez topraklarında ikamet edenlere vatandaşlık vermeli. Allah bizlere zenginlik, geniş topraklar ve az nüfuz bahşetti. Niçin vatandaşlığımızı Arap kardeşlerimizden ehil insanlara vermekte cimrilik ediyoruz? Ki biz onlara muhtacız, onlar da bize. Körfeze gelen Arapların, beraberlerinde ideolojilerini ve siyasi kültürlerini de getirdikleri, iç barışa zarar verecekleri söyleniyor. Canlı deneyimlerden dolayı diyebiliriz ki Arap işçiliğinin hiçbir Körfez ülkesinde grev yaptığı, güvenlik güçlerine karşı koyduğu, özel ve kamu mallarına saldırdığı kaydedilmemiştir. Oysa Asya işçiliği tarihinde, bazı talepleri gerçekleştirmek amacıyla karışıklıklar, protestolar, kamu ve özel mallara saldırılar kaydedilmekte.
Sonuç olarak, milletlerin gücü nüfus yoğunluğunda, kaynakların ve aktif alanların bolluğunda saklı. Nüfus yoğunluğu hariç hepsi de Arap körfezimizde var, ancak bu nüfus boşluğunu doldurma gücümüz de var. Acaba bunu yapabilir miyiz? (Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, 5 Temmuz 2011)

Kaynak: Radikal