Irak Kürdistanı'nın güçlü yöneticisi Mesud Barzani'nin 13 binden fazla Filistinli mülteciye kucak açmaya gönüllü olduğu, göçmenlere karşı cömertlik sergilediği ve Filistinlileri Kürt kardeşlerinin misafirleri kılmak istediği doğruysa, hiç kuşkusuz bir teşekkürü hak ediyor. O halde bu saygın siyasetçiye yürekliliğinden ve Filistinlilerin sıkıntılarına son vermek için ortaya koyduğu soylu gönüllükten dolayı binlerce teşekkür...
Fakat Irak'taki sessizlik duvarını yıkan soru şu: Ölüm timleri Saddam Hüseyin döneminde Irak'a gelen Filistinli mültecileri 'önceki rejimin kalıntıları' olarak cezalandırırken Barzani'nin vicdanı neredeydi? Kendi emrindeki peşmerge Saddam'ın Filistinli misafirlerinden intikam almak için bir Filistinli'yi en çok arananlar listesinin bir numarasına yerleştirirken Barzani neredeydi? Bu 'Arapçı' lider bütün işkence ve alçaltma yöntemlerini tükettikten sonra Filistinli mültecilerin sıkıntılarını hafifletmek mi, yoksa müttefiki ABD'yi uzayıp giden bir sıkıntından kurtarmak mı istiyor?
Kerkük'ü unutturmak için olabilir
Acaba Barzani, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın bölge ziyaretinde İsrail'in ve Oslo Anlaşmaları'nın Filistinlilere verdiği alanın yeterli olmadığını dile getirmesinin ardından mı mültecileri karşılamaya gönüllü oldu? Yoksa bütün petrol anlaşmalarında söz sahibi olan Barzani, Kerkük'teki etnik katliamın göz ardı edilmesi karşılığında ABD'nin ve Batı'nın sevgisini temin edecek bir anlaşma mı imzalamak istedi? Ya da kendisini adaleti savunan bir lider gibi göstermeyi mi amaçlıyor? Veya ABD'yi Kuzey Irak'ta hem parayı hem de güvenliği kontrol altında tutan oğlunu kendisinin yerine getirmesini onaylamaya ikna etmek için mi Filistinlileri kabul etmeye gönüllü oldu?
Barzani'nin oğlunun yabancı şirketlerle Kürdistan içinde ve dışında imzalanan petrol ve yatırım anlaşmalarında tek karar sahibi isim olduğu herkesin mâlumu. Saddam Hüseyin'in oğulları Kusay ve Uday iddia edildiği gibi Irak'ın imzaladığı bütün petrol anlaşmalarından hisse aldıysa, bu şımarık çocuğun petrol anlaşmalarındaki payından ödün vereceğini düşünmek için bir sebep yok. Hatta belki de Irak'ın şu an yaşadığı kaosun gölgesinde, bu oranın eski liderin iki oğlunun aldığı toplam oranı
aşması daha da doğru olacaktır!
Petrolü mü sağlama alacak?
Irak'a girdiğinde ele geçirdiği petrol bakanlığının bütün sırlarını muhafaza eden ABD, önceki rejimle Irak Kürdistanı'nın yöneticileri Barzani ve Celal Talabani arasındaki karşılıklı çıkarların kaydedildiği petrol anlaşmaları dosyasını açsaydı, herkesi rahatsız edecek gerçekler açığa çıkardı. Irak Kürdistanı yöneticisinin şartlar ne olursa olsun ödün vermediği bu oran, bu kez nakit olarak mı teslim alınacak yoksa 'bölge topraklarındaki her bir Filistinli karşılığında veraset' pazarlığıyla mı elde edilecek?
Barzani'nin elde edeceklerini iyice değerlendirmeden anlaşma yapması mümkün değil. Bu nedenle bir anda Filistinlilerin destekçisi haline gelmiş olması zor. Amerikan raporları, bölgedeki Kürt istihbaratıyla İsrail ve Amerikan istihbaratları arasındaki işbirliğini övüyor. Acaba Kürt Bölgesel Yönetimi'nin başkanı tarihe ve kimliğe yönelik gerkçekleştirilmiş en büyük saldırıya mı katılıyor? Barzani'nin Filistinlileri kabul ettiğini açıklaması, Filistinlilerin kendi toprakları dışında bir yere yerleştirilmesi düşüncesinin kabul edilmesine hazırlık çerçevesine mi giriyor?
Filistin'i sadece yaşlılar hatırlayacak
Barzani'nin açıklamasının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve müttefiki olan Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın Kudüs'te adı Filistin olan bir toprağı unutturma amaçlı en büyük beyin yıkama operasyonu bağlamında bir Yahudileştirme planını açıkladığı zamana denk gelmesi şaşırtıcı değil mi? Filistin bu mantıkla ve zehirli hediyelerle suların yuttuğu ve kumun örttüğü diğer medeniyetlerle aynı akıbeti paylaşacak; Filistin'in yok olmasına sadece bazı yaşlılar ağlayacak ve son nefeslerine dek ondan bahsedecek. Yaşlıların ölmesiyle insanlar unutacak ve Filistin adının gizlendiği yeni gerçeklere adapte olacaklar.
Netanyahu, İsrail'in başkentine dönüşen Kudüs'ten başlayarak işgal topraklarını Yahudileştirme kampanyasına önderlik ediyor. Siyaset mantığı çerçevesinde Kudüs'ün Yahudileştirilmesi ve Arapça isimlerin kaldırılması adil görülüyor. Kürt Bölgesel Yönetimi liderinin Filistinli göçmenleri kabul etmek için kucak açması da adil sayılıyor. İlki ülkeyi ve insanları Yahudileştirmeye, ikincisiyse göz yaşı ve kan akıtan anılara suikast düzenlenmesine hizmet etmeye çalışıyor. (Londra'da Arapça yayımlanan Arap gazetesi, 20 Temmuz 2009)
Kaynak: Radikal